Arkadaşlarımdan bazıları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine "evet" dediğim için beni hain ilan ettiler. Oyumla AK Parti'ye güç vardiğimi ima ederek "milliyetçilik" duygularıyla örtüşmeyen bir yere savrulduğumu savundular.

Bu zandan dolayı "Ne kadar haksız, mesnetsiz ve yüzeyseller". Şimdi tarafı olmakla imtiyaz elde ettiklerini düşündükleri İYİ Parti'de karar kılan bu arkadaşlara sormak gerekir. Ben Türkiye için Başkanlık sistaminin bölünmez bütünlük açısından çok değerli olduğunu düşündüğümden "evet" demiştim. Haksız mıyım? Bir kişi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre hükümeti kurması için "yüzde elli artı bir" almak zorunda. Peki bu koşullarda bölücü zihniyetin iktidara duhûlü mümkün mü? İnsaflı arkadaşlar "Doğru söylüyorsun, Türk kimliğine saygı duymayan hiçbir görüş hükümet olamaz görünüyor" demeye başladı. Hatta değerlendirmelerini biraz daha ileri götüren bazı arkadaşlar "Bu sistem sayesine AK Parti bile Atatürk'te birleşmek durumunda kaldı" diyerek benim ihanet değil iyi bir öngörü ile hareket ettiğimi söylemeye başladılar.

Tabii bana karşı önyargılarını yıkamayan, "statükocu eğilime mahküm" arkadaşlar "tavırlı" tutumlarını hala yenebilmiş değil.

Şimdi bu arkadaşlara tesir eder mi bilmem ama "evet" dememim gerekçelerini bir kez daha yazayım:

1- Milliyetçi-ülkücü cenah, sittiin sene iktidara gelemeyecekken şimdi CHP'yi yüzde bir geçip AK Parti'nn karşısında birebir kaldığında Türkiye'yi yönetme şansına sahip.

(Ben bunu öngördüğüm için ihanet içinde miyim!)

2- Bölücülerin oyunun yüzde onbeşlere dayandığı bir vasatta bir parti iktidar olabilmek için bunlarla koalisyon kurabilirdi ve PKK dolaylı da olsa iktidara taşınırdı. Nitekim 7 Haziran sonrası Erdoğan'ı düşürmek için MHP'ye başbakanlık teklifinde bulunanlar dolaylı da olsa iktidar ortaklığı şansını zorladılar. Bereket versin Bahçeli "Başbakanlık" heveslisi değildi de ülkücü camia bir felaketten yırttı.

(Böyle bir akıbet gerçekleşmedi diye ben ihanet içinde miyim!)

3- FETÖ ihaneti gibi ihanetler Başkanlık sistemi içinde neşvünema bulamaz diye ben "evet" verdim. Eski sistemde nalına mıhına vurmak mümkündü. Bundan böyle memleket çift başlı idare edilmeyeceği için sorumluluk da sağa sola yüklenemeyecek. Kim ise başta, o beş yıl sonra def edilebilecek.

(Bunları düşündüğüm için "evet" demişsem ben ihanet içinde miyim!)

Ey beni yargısız infaz edenler, sizin peşine takıldığınız İYİ'ler olmaz ama ancak bu sistemde bir şansa sahiptir. Meral hanım, "Neden bu sisteme karşıyım" , "Başkan olmak istemiyorum" denmiyor da "Arkadaşlar beni Başkan görmek istiyor" gibi sözümona kerhen bir tavır icra ediyor.

"İstemem yan cebime koy" anlayışı benim kitabım da olmadı, olmayacak da...