6-10 Eylül tarihleri arasında Türkiye’nin en meşhur tarih, kültür, tarım ve sanayi şehirlerinden biri olan Kahramanmaraş’taydım. Üç gün beni oraya davet eden Kahramanmaraş eşrafından Bağrıaçık ailesinden iş adamı ve eğitimci İbrahim Bağrıaçık beyin evinde misafir kaldım. İbrahim Bağrıaçık beyle 1966-1970 yılları arasında Kayseri’de üniversitede birlikte okuduk. Trabzonluları çok severdi. Kendisiyle Üniversiteler arası maçlarda okul takımında futbol bile oynamıştık. Diyarbakır stadındaki maçımıza bile birlikte gitmiştik. O hatıralarımız halâ durur.

Kendisi 71 ben ise 70 yaşımdayım. Eşim de benimle birlikte idi. Tansiyonlu mansiyonlu arkadaş hatırına gittik. Samsun Sivas üzerinden 18 saatte şehre vardık. Fakat gelirken Sivas ve Erzincan üzerinden 12,5 saatte Trabzon’a vardık. Ben arkadaşımı görmek yanında Türkiye’nin en şanlı tarih şuuruna sahip olan şehirlerimizden biri olan Kahramanmaraş’ın tarih ve kültürüne de hayranlığım vardı. Sütçü İmamın Fransız bayrağını kale burcundan indirmeden, Fransızları Maraş’tan kovmadan kale yanındaki Ulu camide Cuma namazını halka kıldırmaması sadece Türkiye değil dünya tarihine de geçtiği için bu çok önemli tarih ve kültürün belgelerini de elde etmek, Kahramanmaraş’ın Trabzon’dan Yıldızlı’ya kadar uzunlukta olan en uzun ve en geniş TRABZON CADDESİ’nin bugünkü halini de görmek istiyordum. Çok şükür bütün bunlara muvaffak oldum.

İbrahim Bağrıaçık bey 7 Eylül Perşembe günü sabahı bizi Kahramanmaraş otobüs terminalinden alarak deniz seviyesinden 1200 m. Yüksekteki (şehre on beş dakika uzaklıktaki) yayla- bağ evlerine götürdü. Şehrin çevresindeki dağlar hep Toroslar’ın uzantıları idi. Bu nedenlere onlara Âhir(Son) dağlar deniliyordu. Elli küsür sene önceki arkadaşlığımız sonrası görüşmemiz çok duygusal oldu. Uzunboylu, Kadir İnanır tipli çok yakışıklı bir arkadaştı. Şimdi saçları dökülmüştü. Kahramanmaraş’ta öğretmenlik sonrası fabrikatörlük bile yaptı. 18 devleti gezdi. Türkiye’de mal satmadığı şehir kalmadı. Trabzon’a bile geçmişte geldiğinde Çarşı Camii mahallesinde görüşmüştük. Şimdi ise bütün servetini okutup ilim ve iş adamı yaptığı çocuklarına bırakmış; sadece Kur’ân-ı Kerîm tefsirlerini okuyarak İslâmî ilimlerle meşguliyetle vakit geçirmektedir. Emeklidir.

Birkaç saat istirahatin ardından öğle namazına kalktık. Kahramanmaraş’tan konuştuk. Şehrin kitaplarına ve belgelerine göz attım. İbrahim beye çeşitli sorular sordum.Kahramanmaraş ve halkı hakkında istişareler ettik. Geceyi de Trabzon ve Kahramanmaraş tarihi hakkında sohbet ederek geçirdik. Hatıraları tazeledik. Çok mutlu olduk. Trabzon –Maraş kardeşliği ne güzelmiş meğer.. İkinci günü İbrahim beyin özel arabasıyla şehri karış karış gezdik. Cuma günü olduğundan Türkiye’nin en büyük 3. camii olan yapılışı 25 yılda tamamlanan on beş bin kişilik ABDULHAMÎD HAN camiinde Cuma namazını kıldık. Malumunuz buranın açılışını Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan yapmıştı. Kahramanmaraşta tebrik ettiği mühendis-mimar bayan da İbrahim Bağrıaçık beyin kızı idi. Şehrin hakim bir tepesinde olduğundan her taraftan turistik olarak da görülüyordu. Biz vaktiyle Boztepe Osmanlı camiini de böyle her taraftan (uçaktan.,otobüsten,gemiden) görülebilen bir cami yapılsın demiştik de olmamıştı. Bugünkü küçüğü yapılmış, onun yerini maç sahası yapmışlardı.

Kahraman Maraşlılar Abdulhamit Han camisi yaptılar. Biz Trabzon’daki Abdulhamit Kışlasını, Cami ve hamamını harabe haline getirdik.

Namazdan sonra öğle yemeğini yedikten sonra yine şehri gezmeye devam ettik. Bilhassa Kahraman Maraş’taki TRABZON CADDESİ’Nİ çok inceledim. Maraş’ı neredeyse bir baştan bir başa geçen en geniş en uzun cadde. Buna ekli nice Bulvarlar var. Onlar da Trabzon Bulvarı. Belediye Başkanının reklamları çok.” Müjde: Trabzon Caddesinde Trabzon Bulvarı yaptırıyoruz” ilânlarını her yerde gördük. Trabzon’dan Yıldızlı’ya kadar dört bölümlük uzun cadde. Ucunda Kıbrıs meydanı var. Orada meşhur Maraş dondurmaları yapılmaktadır. Biz Trabzonda Trabzon adına bir şey yaptıramıyoruz.Kahramanmaraşlı hep Trabzon adını kullanarak eser bırakıyor.Biz Trabzon Boztepenin alnına Doğudan batıya her yerden görülen her harfi telefon direği büyüklüğünde TRABZON yazısını yazdıramadık ki Holivuddaki yazı gibi her yerden görülsün. Bir de Trabzondaki Maraş Caddesine bakınız.Beş tane dolmuş durağı ile doldurulmuş. Şehir trafiği de doğudan batıya iken batıdan doğuya çevrilmiş.Tersine belediyecilik bir yana tersine tepetaklak şehircilik.Yürümez efendim.Tarihe aykırı..Halka aykırı.Hakka aykırı...Halbuki Kahraman Maraşlı dünyaca meşhur şâir ve edip üstâd Necip FâzılhKISAKÜ- REK’in 1936 da çalıştığı iş bankası da bu sokakta.Yani Trabzondaki Maraş Caddesinde.Bunlar ne çabuk unutuldu? Kahraman maraştaki TRABZON CADDESİ hep bayraklarla doludur.İşte o Caddeden bir görüntü.

Sonra Kahraman Maraş kalesine çıktık.Fransız bayrağı yerinde dalgalanan Müslüman Türk bayrağını alkışladık. O zamandan kalma tarihi top da buradadır.Sonra 1454 tarihli Camii Kebir ve Ulu Cami denilen Selçuklu-Osmanlı camisini gezdik. Bu camii bizim Ataparkta(Gülbahar Hatun Mahallesinde) medfun olan Ayşe Gülbahar Hatunun babası Dülkadir oğlu beyliği hükümdarı Alaüddevle 1501 tarihinde tamir ettirmiştir. Çünkü burasını babası (Ayşe Gülbahar Hatunun dedesi) hükümdar Süleyman bey yaptırmıştır.

Maraş'tan Trabzon'a gelen Zülkadir(Kadir ve Kudret sahibi= Kur’ân elifbasında” Z “harfi “D” de okunduğundan “Dülkadir” de denir) Dülkadir Sülâlesi de Saçaklızâdeler Sülâlesi de,Kısakürek sülâlesi de burada yaşamaktadır. Kahraman maraşta her taraf tarih ve kültür dolu idi.Tarihi eserler,birbirinden güzel yemekler, kitaplar..Hoşsohbet insanlar.Hiç hısızlık olmayan ve terörist hiç giremeyen n bir şehir.İki defa şehre değil dağlarına gelmek istediler,halkın ihbarı ile hemen öldürüldüler. Fransız giremedi terörist nasıl girsin.?Hüner ve sır asıl buradadır.Öyle bir kahramanlık şehriki Valilik ve Belediye hep Atatürk’ün 12 Şubat 1920’de ki zaferleri nedeniyle kendilerine verdiği Kahramanlık Madalyasını hem şehrin geniş bir meydanına anıt yaptılar. Hem de Valilik ve Belediye simgesi yaparak şehrin bütün reklamlarında sembol olarak kullanıyorlar.

Kahraman Maraşlılar Atatürk’ün verdiği kahramanlık madalyasını şehre amblem yapmışken biz Atatürkün tarihi Osmanlıca nutkunu kent Konseyinde başkanlığa sunmamıza rağmen Atatürk meydanına heykelinin yanına halâ astıramadık. Turistler bu Osmanlıca belgeyi okusalar ne iyi olurdu.Zira Atatürk burada dünyada Trabzonlular gibi müstesna insanlar görmediğinden söz ediyor. Ve “TRABZON ERMENİSTAN MAHRECİ OLMAYACAKTIR” diyor.. Demiryolunu vasiyet ediyor.Ayrıca Trabzon Büyükşehir Kent Konseyinde hazırladığım” Atatürk’ün üç defa Trabzon’u Ziyareti Hatıraları” kitapçığını halâ Konsey Başkanlığı yayınlamadı. İki sene oldu. Bir de Maraşlılara bakınız. On bin Fabrikayı bile tarih şuuruyla kurup zengin olmuşlar. Trabzon tarihini kaybedeli,tarihinden uzaklaşalı küçülüyor ve de sürünüyor..İnsan diyor ki: “Acaba Trabzonda Belediye var mı?” Fatih, Yavuz, Kanuni, Abdulhamit ve Atatürk’ten öğrenelim yeniden. Onlara soralım.. Bakalım bugünkü Trabzonlulardan razılar mı? Şehirdeki 12 liralık zehir şarap bile yayla lokantalarında, tesislerde yüz elli liraya satılır oldu. Buraya turist gelir mi? İÇKİYE DAYALI TURİZMDEN TRABZONA HAYIR GELİR Mİ? YERALTI TURİST TESİSLERİNİ AÇ- MAYI HİÇ DÜŞÜNMEZLER. BUNCA ZENGİN İŞ ADAMI TRABZONA TEK FABRİKA KAZANDIRAMADI.KAHRAMAN MARAŞ SANAYİ YÖNÜNDEN DE KAHRAMAN VESSELÂM..

Bu konularda ben en duyarlı adam olarak şimdiki Trabzon Valimiz Sn Yücel Yavuz beyi gördüm. Umarım O’nunla Trabzonlular çok güzel -müstesna-yenilikler yapacaklardır. Kahramanmaraşlılar ekmeğe ve geçime o kadar önem veriyorlar ki şehrin en yüksek yerlerinden birine (Abdulhamit camii yanına) ekmek anıtı bile diktiler.

Ben bunlar kadar şu gerçeklere de hayran kaldım. Şehir 650 bin nüfuslu. Yarısı 12 Şubat Belediyesi, yarısı Dulkadiroğlu Belediyesinin yönetiminde. Bizim Trabzon’daki Ortahisar ve de Büyükşehir Belediyesi gibi iki belediye ama bizim Trabzon Belediyeleri o şehrin Belediyelerine göre çok pasif. Çünkü: bu şehirde halktan gelen elli bin civarındaki şikâyetin %90’nı çözdüler. Caddelerin hepsinde Çınar ve çam ağaçları var. Adeta bir Çınar şehri. Bizde ise Osmanlı Valisi kadri Paşadan kalan dev Çınar ağaçlarından sadece Meydanda ve Çömlekçide iki tane kalmış. Ötekiler kesilmiş.. Belediye her yaz kurduğu seyyar dev havuzlarda tam altı bin çocuğa yüzme öğretiyor. Trabzon’da denizle halkın irtibatı bile kesildi. “Hoş geldin Bebek” projesiyle binlerce yeni doğan çocuğa hediye paketi veriliyor... Çok sayıda üstü kapalı pazar yerleri yapıldı. Biz Kent Konseyinde diye diye Kadınlara bile bir modern sebze pazarı yaptıramadık. Emekliler için şehrin dışında TOKİ emekli evleri yapılmış. Trabzon emekliler Derneğinin üç bini aşkın Emekli Konut Evleri müracaatları Bakana sunulmasına rağmen halâ bekletiliyor. Efendim yer yokmuş.. Başka şeylere oluyor.. Dağlara çıkınız bari dağlara.. Caddelerde estetik güzellikler o kadar çok ki.. Saatten siteler kuş evlerine kadar. Bunları burada sayıp dökemeyiz. Elli civarında mahallede çok amaçlı BİLGİ VE KÜLTÜR EVLERİ var. Biz Kent konseylerimizde üyeyiz. Diye diye Belediye Başkanlarımıza ve Kent Konsey başkanlarımıza, İl Kültür ve Turizm Müdürlerimize bir tanecik yaptıramadık. Akyazı Kütüphanesi bile halâ kapalı. Resmi makamlar kendileri hiç ilgilenmiyor. Hem de resmi hizmet yerleri bunlar..Görevi olanlar görevlerini yapmıyorlar. Kahramanmaraşı gördüm de hayıflandım..Haksız mıyım? Şehirde 25 tane TAZİYE EVİ yaptılar. Hem bayanlar ve hem de erkekler için ikişer katlı. Yer tasarrufu için katlı. Ben ilk yapılanı içine girerek inceledim. Bir vatandaş vefat etti mi apartmanlarda izdihama gerek kalmıyor. Cenaze sahipleri buraya geliyor. Bütün cenaze masrafları belediyeden. Zengin ailelerde bu evlere devamlı yemek, erzak gönderir. Buranın çayhane ve yemek hanesi var. Artanlar yoksul varsa onlar çağrılıp onlara dağıtılır. Zayi olmaz. Üç gün taziye sürer. Burada sabır konuşmaları olur. Ben bizzat buradaki vefatlara rastladım. Vatandaşlarla da görüşerek sabırlar diledim. İşte görüntü;

Hele hele Recep Tayyip Erdoğan beyin Vakıflar, Belediyeler ve Valilikle burada yaptırdığı Kapalı çarşılar çok dikkatimi çekti

Böyle işlek yere turist gelip para bırakmaz mı? Böyle yerler zenginleşmez mi?

Çünkü: Trabzon’da hiçbir kapalı çarşı yoktur. Olanlar Han şeklindedir. Bedestendir. Trabzon’a âcilen iki-üç üstü kapalı çarşı yapılmalıdır.

Buranın eşrafının toplandığı münevverler toplanma yeri de var. Ben de bunlar arasına katıldım. Orda ikram olarak yemek yedik. Bu ilim yerine KÖŞK diyorlar. İlim olmayan yere Köşk demiyorlar. Burada bana Trabzon’daki Maraş Caddesi soruldu. Ben de anlattım. Trabzon Caddesinde ve burada halkın Maraşta Trabzon Caddesini tarihe mal eden rahmetli Trabzonlu Kahramanmaraş valisi Necmeddin Karaduman’ı ne kadar çok sevdiklerine bizzat şahit oldum. İşte burada bir görüntümüz.

Necip Fazıl Kısakürek merhumun adına burada özel cadde ve özel Kültür Sanat evi var. Bizim Trabzonda Bedri Rahmi Eyüboğlu şöyle dursun ölü ve diri tarihte iki bin civarında yazar-şâir ve sanatçı yetiştiren bütün Trabzon şairlerinin hepsine birden bile bir tek Kültür ve Sanat evi yapılmamıştır. Halbuki: Necip Fazılın Türkiye çapında yetiştirdiği çok şâir ve edipler var. Meselâ:rahmetli Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt,Alaaddin Özdenören gibi..Onların adının verildiği yerler de ayrı.Tarihte 2. İstanbul olan,M.Ö.Küçük Asya denilen Anadolunun Başkenti Trabzon’a yakışıyor mu bu gafletler.. Bu okumaz-yazmazlıklar? Bir de Necip Fâzıl Sanat evine bakınız.

Necip Fazıl’ın adı özel çınarlı geniş ve uzun bir caddeye de verilmiştir. Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğanı özel bir ziyaretimde bunları kendisine bizzat aktaracağım. Bu üvey evlatlıklardan bıktık artık. Maaş alan görevliler maaşlarını hak etsinler artık.. Bu şehre kıydıkları kıyımlar yeter.. Bakalım Trabzon öz evlatlarını ve öz tarihini öğütmekten ne zaman vazgeçecektir?

Bu şehirde sekiz Baraj iki nehir(Ceyhan-Aksu) vardır. Ceyhan üzerinden geçen tarihi köprü halâ korunmaktadır. Bizim Beşirlideki Kemer İpekyolu köprüsü ise yıktırılacaktı Aygören Vadisi Derneği olarak durdurduk. Fakat halâ üzerine Tarihi İpekyolu köprüsü yazdırılmadı. Halbuki bu şehirin İpekyolu tarihinin uzantısı ve hatırasıdır.İşte Ceyhan üzerindeki korumaya alınan tarihi köprü.

Bu nehir üzerinde öyle güzel yemek yerleri yapılmış ki bizim Trabzon’da hiçbir akarsu üzerinde yok. Nehir üzerine dev kayıklar konulmuş, sabitleştirilmiş. Kayıkların üzerindeki lokantalara girilip denizde gibi yemek yeniyor. Biz de kayıklı lokanta denizde bile yok. Varsa gösterilsin bakalım. Dahası var: Kahraman Maraş Türkiye’nin en büyük sanayi şehirlerinden biri. Tam on bin fabrika var burada. Fabrika, leblebi değil. Bunlarda çalışanları da konuşturdum. Adam yirmin artı yirmi bin tam kırk bin kişiye iki vardiyalı çalıştırarak ekmek veriyor. İş adamı tek kişi. Böyle binlerce iş adamı var. Ya Trabzon’da tek bir fabrika kurulamadı. Kahramanmaraş’ta sadece 118 iplik fabrikası var. Bursa bile ipliği bu şehirden alıyor. Trabzon’da da İplikçi Ali Efendiyi herkes bilirdi. Şimdi ne oldu? Trabzon Valiliğinin Osmanlıca kayıtlarındaki kumaş-İplik-Kiremit-Bisküvi-çömlek- Deri–fındık fabrikaları bile yok oldu. Osmanlı Trabzon- İstanbul-İzmir-Antalya–İskenderun arasında denizi bile kullanırdı. Gemi yolculukları vardı. Osmanlıca belgeleri elimizde. Şimdiki Trabzon’da hiç deniz kullanılmaz. En süper A-4 kağıt fabrikaları bile Kahramanmaraş’ta. Sadece hamasi bir kahramanlığa itibar etmiş değil. Sağlam bir sanayi ve ekonomi şehri burası. Demiryolu ta 1948’te ulaşmış şehre. Hayran kaldım.

Dilerim Trabzonlular bunlardan ders alarak çok kısa zamanda yeni çalışma hamleleri başlatır. Fakat ilkönce şimdiki çıkarcı zihniyeti değiştirmelidir. Ayder’de 12 TL olan kuymak Trabzon turizm yerlerinde 25 TL olursa buraya turist de gelmez. Trabzon her konuda kendine düzeltmeli asıl Uluslararası geçerli tarih ve kültürüne dönmelidir. Kozmopolit zihniyetten ve uyduruk şehircilikten kurtulmalıdır. En büyük uyanışı da Tarih, kültür ve Turizmle sanayide yapmalıdır. Aksi halde Trabzon bugünkü Trabzonlulardan davacıdır. Zira, asıl davacı Tarih ve vatandır. Buna rağmen Maraş’tan öce kahraman ve gazi olan Trabzon’a halâ bir Kahramanlık ve Gazilik madalyası da verilmemiştir. Hayret. Trabzon Milletvekilleri tarih bilmezler ki..

Trabzonlu Cihan hükümdarı Muhteşem Kanuni sultan Süleyman Han’ın portresini bile bir Urfa milletvekili TBMM’ye astırmıştır. Trabzon milletvekilleri nerede? Trabzon’daki Yavuz’un anası Ayşe Gülbahar Hatun’u hiç ziyaret ederler mi? Bunun içindir ki Kahramanmaraş ve Kahraman Trabzon tarih-Kültür ve Sanat hattı daima açık kalmaya, daha köklü tarih-kültür ve sanat kardeşi olmaya devam edecektir.