Bugünün virüs ateşinin bizi nerelere taşıdığı tüm Dünyayı sardığı insanların bu belâdan kurtulmakta nerede ise aciz kaldığını görmekteyiz. Bana güre asrımız bugün ilahi bir ikaz yaşamaktadır. Bunu düşünürken yine Kuran’dan okuduklarımdan aldığım bir kaç nota göz attığımda bir de ne göreyim aynen bugün asrımızda malum hileler ve azgınlıkları ortada fazlası ile var.

Bakın Hz. İbrahim devrinde Nemrut milleti(Asur) putlara tapmada, kibirde, kendilerini beğenip diğer güçsüz milletlere zulüm etmekte aşırı gitmişler onlara Cenabı Allah Hz. İbrahim’i yolluyor. Sonrası hepinizce malum Nemrut’u da burnuna soktuğu minicik bir sivrisinekle öldürüp milletini tarihten siliyor. Ad kavminde zenginlerin fakirleri, güçlülerin zayıfları ezdiği millet idiler. Şuara suresi 136. Ayeti ifadesinde olduğu gibi “Bize ister nasihat et ister etme bizim için fark etmez” diyecek kadar kulaklarını peygamber Hud’a tıkadılar.

Peki bugünün insanları da kulaklarını peygambere ve Allah’ın nasihatlerine  tıkamamışlar mı? Semud kavmi: Bu millete Salih peygamber yollanmış onlarda kibir, zulüm, putperestlikte aşırı gitmişler, tüm ilahi nasihatlere kulaklarını tıkamışlar sonunda şiddetli deprem ve gökten gelen müthiş bir ses(sayha) ve yıldırımlarla helak oldular. Lut kavmi: Halkın tüm ahlaki değerlerden koparak özellikle erkek-erkeğe ve kadın-kadına olan ilişkileri normal hale getirip ahlaki çöküntülerini görmezlikten gelecek duruma düşmüşler. Sonradan üzerlerine taş ve pişmiş balçık yağdırılarak helak edildiler. Medyen ve Eyke halkı. Kendilerine ticarette hileyi, tartıda ve ölçüde tüccarların insanları aldatmasının maharet addedilecek derecede azıttığı bir kavim millet. Kuran ifadesi ile Şuayip onlara “Ey milleti ölçüyü ve tartıyı doğru yapın…” diye ikaz etti. Kendilerini düzeltmediler. Üzerlerine taş yağdırılarak helak edildiler.

Burada bahsedilen kavimler hep bireysel olarak belâya uğratıldı ve inanmış düzgün insanlar ise kurtarılmıştır. Tarihte tek olarak umumi olduğu iddia edilen felaket ise Nuh tufanıdır. Bunun da sebepleri belli.

Şimdi bizim çağımıza geldiğimizde Nemrut’un Sivrisineğinden de küçük bir canlının musallat edilmesi ile durum ortada izaha gerek yok. Şimdi bir bakalım. Zamanımızda zulümden ve ahlaksızlıktan ne eksik var?  Zengin fakiri eziyor, servetler bir elde toplanıyor, güçlü milletler zayıf milletlere zulm edip onların tabii kaynaklarının üzerine çöküyor. Adam kayırmak, makamların erbabına değil adamı olana verildiği malum, insanlar adaleti değil menfaate dayalı zulmü destekliyor.

Zalimler muteber olmuşken mazlumlar kapı dışarı ediliyor. Bu sadece bizde değil tüm Dünya’da böyle. Ahlak desen İnsanlar erkek mi kadın mı belli değil, seks azgınlığı, çıplaklık aldı başını vs. Ticarette kaç kişi aldığı yediği malın doğru, dürüst ve hilesiz olduğundan emin olarak evine geliyor. Arıcı, bal yerine insanlara sahte ürünü yedirir. Tatlıcısı şerbete invert şurup katar. Pazarda poşete on tane elma koyan pazarcı en az ikisini çürük sıkıştırıyor, Balıkçı desen üstüne birkaç tane iri, altına kokmuş  ve ince balıkları sokuşturur. Tartı ve ölçüleri ise Allah’a emanet. Taksici taksimetresine ya hile katmış veya bilmediğiniz yerde sizi evinize uzak yollardan dolaştırıp fazla para alır. Belki insanlar heykellere tapmıyor ama menfaatleri ve parayı kendilerine put edinmemişler mi? Para için her zulüm ve rezillik mubah(!) olmadı mı?

O zamanki helak olan milletlerden fazlamız var noksanımız yok öyle değil mi? Kime kim Tanrıdan bir haber verirse onu aşağılarsınız, öyle değil mi? Neyse buna da şükür, konu çok daha uzun akıllı olana bir işaret yeter.

Allah beterinden saklasın. Evde kalırken kendinizi de muhasebe edin.