Bu tabir hiç hoşuma gitmese de,bazen sizi mecbur bırakıyor. Biri iki gün önce ziyaretime gelen Trabzonspor’un eski futbolcularından Raci Özkara, sohbet esnasında biri Polonya milli takımıyla Almanya’da oynanan hazırlık karşılaşması, diğeri de Trabzonspor’un ikinci bitirdiği sezonun sondan ikinci maçında İstanbul’da Beşiktaş’la oynanan final niteliğindeki son-dan ikinci maç.

Raci Hoca matematik mühendisi, aynı zamanda aile boyu futbol genleriyle yaratmış aile bireylerinden birisi.

En büyük Abi Sebat’ta oynayıp tahsil için Ankara’ya gidip futbolu bıraktı. Bugünkü Spor Müdürümüz Servet Özkara.

Diğer taraftan sadece Trabzonspor’un değil, Türk futbolunun stoperdeki mihenk taşlarından, Bordo-mavili formayla 15’e yakın kupa kaldırmış Hüsnü Özkara..

Son numara Raci Özkara, orta saha, önlibero, ihtiyaç duyulduğunda stoper oynamış Trabzonspor’da.

O’nun da futbol hayatı kısa sürdü. Lakin kısacık futbol hayatında futbol rehberliği olarak örnek gösterilecek kareler yaşadı.

Raci Hoca anlatırken tüylerim diken diken oldu.

Trabzonspor, Almanya hazırlık kampında o sezon finali son anda kaçırıp Dünya üçüncüsü olan Polonya ile hazırlık maçı oynuyor. Polonya ‘nın kadrosunda dünya çapında oyuncular var, Özellikle forvetindeki Gadoha, Lato, Deyna üçlüsü tozu dumana katıyor. Tüm Avrupa peşlerinde. Trabzonspor bu takıma karşı başa baş oynar ve müsabaka 0-0 sonuçlanır. Karşılaşmanın bitmesine yakın Raci Hoca kaşına aldığı bir darbe ile yere düşer. Kaşı boydan boya yarılmış, gözü kapanmıştır ve oluk gibi kan akmaktadır. Herkes telaş içindedir. Raci hoca, gelen sedyeye hemen binmek istemez, acele etmesi için kendisine çıkışan abisi Hünü’ye de şunları söyler: Fena bastırıyorlar, biraz oyalanayım da oyun soğusun.

Kısa kesiyorum Raci Hoca’nın bir de şöyle bir olayı var; Trabzonspor, sezonun sondan ikinci maçında şampiyonluk için yarıştığı Beşiktaş’la İstanbul’da oynayacaktır. Bu maçı kazanırsa son maçında berabere bile kalsa şampiyon olacaktır. Maçtan bir gün önce Raci Hoca kolunu kaldıramaz. İlkine inanmayıp ikinci bir doktora götürürler sonuç aynı. İki yerde kırık var. Raci Hoca kolunu yarım alçıya alması için doktora yalvarır. Çünkü tam alçıya alınsa hakem oynamasına müsaade etmeyecektir. Sahaya da uzun kollu forma giyerek çıkar ve alçıyı hakemden kaçırır, 0-0 sonuçlanan karşılaşmada iki yerden kırık koluyla 90 dakika sahada kalır. Bunları anlatırken gözlerim doldu, boğazım düğüm düğüm.

Trabzonspor’un bu noktalara nasıl geldiğinin, Trabzonlu çocuklar için Trabzonspor’un Trabzonsporluluğun ne demek olduğunun sadece bir örneği bu olaylar.

***

Trabzonspor olması gereken kongreye gidiyor, herkese hayırlı olsun.

Umarız, Trabzonspor her şeyiyle, ekonomisiyle, saha sonuçlarıyla, temsil gücüyle, yakışır bir şekilde yönetilir.

Sadece şunu belirtmek istiyorum, Trabzonspor sadece Trabzonluların yönetemeyeceği kadar büyük bir markadır. Mikro milliyetçilikten uzak, doğrulardan yana tavrımızı her zamanki gibi sürdüreceğiz.

Bizim tek kaygımız Trabzonspor’un mevcudiyetidir. Buna katkıda bulunacak herkesin saygıyla yanındayız, zarar, istismar, şahsi çıkara yönelecek yola sapacak herkesin de topla, tüfekle karşısındayız.

***

Maça gelirsek;

Yukarıda belirttiğimiz gibi Trabzonsporluluk ruhunun çok arandığı bir maç oldu dün akşamki karşılaşma.

Hırs yok, mücadele yok, futbol desen hiç yok.

Rıza Hoca ile başlayan hatalar sahada da sürünce, “Kötü başladığınız işten iyi sonuç beklemek hayalcilikten başka bir şey değildir“ sözü de bir kez daha kanıtlandı.

Özellikle Rıza Çalımbay’ın başta Kucka olmak üzere dışarı alması gereken oyuncuları ısrarla sahada tutması ilginçti.

İşin asıl ilginç yanı da, çok kötü bir performans sergileyen Kucka’nın uzatmalarda attığı mükemmel gol oldu.

Öyle sanıyorum ki bu maç, yeni yönetimin düzeltmesi gereken işlere biraz daha ekleme yaptı!