Futbolda rakibi küçümsemenin zaman zaman acı tecrübelerine bir çok kez tanıklık etmişizdir. Ancak doğru söylemek gerekirse son yıllarda kendisiyle boy ölçüşemeyecek takımlar karşısında hem de evinde Trabzonspor büyük kimliğinin dışına çıkmasını da görmenin acısını çekmişizdir. Dün akşam bunlardan bir tanesine daha ne yazık ki tanıklık ettik.

Futbol otoriteleri tarafından düşecek 3 takım arasında ismi sıkça zikredilen Gençlerbirliği karşısında Trabzonspor’un ortaya koyduğu futbolu ahlanarak, vahlanarak izledim. İşte burada Trabzonspor’un büyüklüğünü tartışıldığı dönemde bile Bordo-Mavili formanın ağırlığı hiçbir zaman hafiflemez. Gençlerbirliği karşısında da formanın ağırlığı bir puanı getirdi desek yeridir. Çünkü Trabzonspor’da sahada elle tutulur bir futbolcuyu görmek ne mümkündü. Bir ara kendi yarı sahasından çıkmakta bile zorlanan bir takımın zirve hayali kurması ne kadar inandırıcı gelebilir. Kendimizi kandırmayalım.

Açık söylemek gerekirse Gençlerbirliği daha organize Trabzonspor kalesine geldi. Kenarda Ünal Karaman’ın tiyatro izler gibi saha içerisine müdahale edememesi hatlar arasındaki kopukluğu net bir şekilde gözler önüne serdi. Bir kere kadro tercihinin yanı sıra orta alanda yorulan oyuncuların yerine ‘Doğan Erdoğan gibi bu bölgeye dinamizm katacak bir futbolcuyu yanında oturtmakta neyin nesi Ünal hoca’ diye avazımızın çıktığı kadar bağırasımız geliyor. Bir kere 71 dakika Avdijaj’a sabretmek başlı başına yanlışların en büyüğüydü Karaman için. Sahada gezinen genç oyuncu bu haliyle Trabzonspor’un oyuncusu olmadığı gerçeğini de kabullenmemiz gerekiyor. Abdülkadir Parmak’ı ben ilk kez bu kadar kötü gördüm. Mikel’in zaten sahada varlığı yokluğu belli değil. Sosa’da da özgüven patlaması yaşanınca rakip sizi böyle cezalandırır!

Özellikle Sörloth’ta anlam veremediğim bir düşüş var. Kendisine altın tepsiyle sunulan gollük fırsatlarını bu şekilde heba etmesi şaşırtıcı ve düşündürücü bir durum. Aklı sanki burada değil. Ünal Karaman bana göre Sturridge’ye 45 dakika sahada görev verebilirdi. İşte dediğimiz gibi o sihirli dokunuşu bir türlü yapamadı Karaman. Dediğimiz gibi Trabzonspor’da öne çıkan oyuncu bu maçta şuydu diyemeyiz.

Kimse kusura bakmasın. Trabzonspor bu futbolla ligde hedeflediği noktayı rüyasında görür. Bu kadar açık söylüyorum. O nedenle herkes kendine çeki düzen vermeli. Getafe ile Perşembe günü oynanacak maçta bu görüntü ile sahada yer alırsa Trabzonspor vay halimize. Karaman burada dersine iyi çalışacak takıma gerekli yüklemeyi hem fiziksel hem de psikolojik yapacak. Aksi halde İspanya’da işimiz zor.

Son olarak hakem Mete Kalkavan’a bir iki kelam edelim. Kalkavan Sturridge’ye yapılan faulü vermeyerek Trabzonspor’un galibiyetine engel olmuştur. Bu açık net. Şimdi yönetim esip gürlemesin. Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın Beşiktaş’ın istemediği hakemler maçlarında düdük çalamıyor. Trabzonspor’un belalısı olan Kalkavan nasıl olur da bu maçta görev alabilir. Bence yönetim bunun muhasebesini kendi içinde yapsın.