KİM OLMALI?

Vatandaşa dokunacak.
Vatandaşa kapısını ardına kadar açacak.
Vatandaşın derdiyle dertlenecek.
Usulsüzlüğe ve ranta bulaşmayacak.

Rüşvet çarkına girmeyecek.
Çözüm üretecek.
Yukarıdan bakmayacak.
Üst perdeden konuşmayacak.
Orta akılla yönetecek.

Yöneteceği şehrin insanları tarafından sevilecek ve kabul görecek.
İlçe belediye başkanlarıyla birlikte ahenk içerisinde çalışacak.
Partili, partisiz ayırt etmeden herkesi kucaklayacak.
Gülecek, gülümseyecek.
Mega projelerle değil, şehrin dokusuna uygun olan küçük dokunuşlarla takdir edilecek.
Uçmayıp, ayakları yere sağlam basacak.
İşte böyle birisi Büyükşehir Belediyesi’ni yönetmelidir.
Şimdi diyeceksiniz ki, var mı sizin söyleyeceğiniz bu niteliklerde olan bir isim.
Ben de size diyeceğim ki, vallahi de billahi de var.
Üstelik, hemen şurada; yanı başınızda.
İsim vermeme gerek var mı?

KRİZ VAR MI YOK MU?

Proje üretmeyen.
Proje yapmayan.
Proje vaat etmeyen.

Birisi belediye başkanı olur mu?
Evet olur beyler.
Benim kastetmek istediğim, büyük mega projelerdir.
Hani hepimiz bas bas bağırmıyor muyuz, ‘Kriz var aman dikkat edin’ diye.
Kemerlerinizi sıkın, küçülün diye de fetvalar vermiyor muyuz?
Yaşanan ekonomik krizden dolayı verilecek mega proje vaatlerinin bana göre hepsi havada kalır.

Elbette, şehrin acil ihtiyacı olan projeler hayat bulacaktır.
Elbette, şehrin ihtiyacı olan projeler üzerinde çalışmalar yapılacaktır.
Bunlara itirazımız olabilir mi?
Benim söylemek istediğim, Büyükşehir Belediye Başkanlığı için işte şu isim acayip proje üretir, Trabzon’u uçurur gibi kafa bulandıracak söylemlere kimsenin aldanmamasıdır.
Kimsede bu saatten sonra öyle büyük projeler beklemiyor.
Kısa ve net.
Projeden çok vatandaşımızın morale, sevgiye, saygıya, hoşgörüye, kendisine dokunulmaya ihtiyacı var.
Zira, büyük projeleri zaten gerekli bakanlıklar hayata geçirmeye çalışıyorlar.

ADAY KUYRUĞU

Nedir bu!
Millet aday adayı olmak için adeta ekmek kuyruğuna girmiş gibi kuyrukta bekliyor.
Allah için belediye başkanlığını ananısın ak sütü gibi helal etmiş isimler var aday adayları arasında.
Hiç alakası olmayıp hak etmeyenler de var.
Ya defolu olup aday olmak isteyenlere ne demeli?
Ya adları dosyalara girip arşivde bekleyenlere ne diyeceğiz?
Onlara mutlaka bir iki sözümüz olacaktır.
Bu gün aday adaylığı için başvuru tarihinin son günü.
Hayırlısıyla bugünü bir atlatalım.
Sonrasına bakacağız tabi ki.

İRADE ŞART

Altın yumurtlayan tavuk kesilir mi?
Kaşla göz arası o tavuk ne yazık ki kesildi!
Tavuğun gözünün yaşına bakmadan kesimini gerçekleştirdiler.
Yazık oldu.
Günah edildi.

TONYAKOOP kötü yönetimin kurbanı oldu.
Ve üretime ara verip kepenklerini indirdi.

Tekrar kepenklerini açmak için büyük bir mücadelenin içerisine girdiler.
Ha kepenkler açılır mı açılmaz mı orası meçhul.
Kepenklerin açılması için işin içerisine siyasi irade girmelidir.
Fabrikaya destek olunup, istenilen şartlar kooperatife sağlanmalıdır.
Dünyanın en güzel tereyağını üreten Tonya yöresine ayda 400 Milyarlık bir ekonomik girdi sağlayan bu fabrikayı gelin tekrar hayata geçirmenin mücadelesini hep birlikte verelim.
İnanın kazanan yine kendi insanımız olacaktır.

NEDEN HEMEN YAPILMASIN?

Raylı sistemin hayata geçirilmesi için çalışmaların yapıldığını biliyoruz.
Konuyla ilgili Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Akkaya da açıklama yaptı.
Ancak ben olaya şöyle bakmak istiyorum.
Hafif raylı sistemin yapımına ilk etapta Ganita ile Akyazı Stadyumu arasında başlanılabilir.
Neden mi?
Çünkü o hat sistemin yapımı için müsait.
Raylı sistemin yapılmasıyla birlikte inanıyorum ki sadece yazın yaşam alanı olarak kullanılan sahil bandın senenin her ayında halk tarafından tercih edilip kullanılacaktır.
Şehir içerisinde yaşanan trafik sorunu da bununla birlikte çözüm bulacaktır.
Hemen belirteyim, vatandaşın sahil bandını senenin her mevsiminde ve her ayında kullanması için o alanlara sosyal alan ve donatılar da inşa etmek şart.

İHTİYAÇ ARKADAŞ İHTİYAÇ!

Dün Çok Amaçlı Spor Salonu’na arkadaşlarımızı ziyarete gittim.
Salona yaklaştığımda salonun çevresinde kuyrukta bekleyen insanlar gördüm.
Oluşan kuyruk öyle böyle değildi, epeyce uzundu.
Sonra salondan içeri girdim.
Arkadaşlara, ‘hayırdır ne var salonda’ dedim.
Arkadaşlarımız İzmir’den gelen sirk ekibinin gösterisinin olduğunu söylediler.
Yani bizim çocukluğumuzda fuar alanında gördüğümüz şeyler yaşanıyordu yeniden.
Kısa sürede salon tıka basa çoluk çocuk doldu.

Ve ardından gösteri başladı.
Düşünebiliyor musunuz küçük bir gösteriye çocuklarımız ne kadar aç ve susamış durumdalar.
Gösteriyi seyrederken gözleri cıvıl cıvıldı çocuklarımızın.
Kim ne derse desin, orada yorumladığım ve gördüğüm tek şey şu olmuştur ki, Trabzon’un böyle gösterilere ve gösterilerin yapılacak olduğu sosyal donatılara müthiş derecede ihtiyacı var.
 Ama ne yazık ki şehrimizde bunlar yok!
Dolayısıyla her zaman yazılarımda sosyal belediyecilik vurgusu yapmaktayım.
Daha bir ay önce, Ortahisar Belediyesi sosyal belediyecilik anlayışıyla Türk Yıldızları’nı getirip vatandaşlarımız için gösteri yaptırmıştı.
O sahil ağzına kadar, gösteriyi izleyen vatandaşlarımız tarafından doldurulmuştu.
Demek ki küçük büyük fark etmiyor.
Herkesin özlemi böyle yapılan gösteriler veya eğlenceler.