Trabzon’da artık her alanda ciddi manada sıkıntılar yaşanıyor.

Hem sportif hem ekonomik hem de siyasi alanlarda büyük bir çöküntü gözlemliyoruz.

Şöyle ki Trabzonspor’umuzun ligde aldığı mağlubiyetler, şehrin üzerine bir kabus gibi çöküyor.

Bu yeni olan bir durum değil tabii. Yıllardır hep böyle. Fırtına sahadan galibiyetle ayrıldığı zaman şehir cıvıl cıvıl. Ama mağlubiyetle ayrıldığında insanlar karamsar ve mutsuz.

Şehirde zor durumda olan esnaf bile işlerini umursamaz hale geliyor.

Dükkanına girdiğiniz esnaf, neredeyse müşteriyi kovacak.

İnsanlar, alışveriş yapmak istemiyor. Bu da sıcak paranın dönmesine engel oluyor.

Hele şu kış aylarına girerken işler durgunlaşırken Trabzonspor’un da sahada kötü sonuçlar alması işlerin daha da kötüye gitmesine neden oluyor.

Şehirdeki AVM’lerle savaş vererek güçlükle ayakta durmaya çalışan küçük esnaf neredeyse kepenk indirme aşamasına geliyor.

Yeni dükkan açanlar ise açtığına bin pişman olarak birkaç ay sonra iflas ederek dükkanını kapatıyor.

Şehirde vatandaşların banka kredi borçları almış başını gidiyor.

Duruma çare bulmak için ise kimse kılını kıpırdatmıyor. Herkes sus pus. Yetkililerin ağzını bıçak açmıyor.

Şehirde ‘Her koyun kendi bacağından asılır’ mantığıyla hareket ediliyor. Artık insanlar kendini düşünmekten komşusunu düşünemez hale geldi.

Böyle giderse Trabzon artık mutsuzluklar şehrine dönüşecek.

BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN!

Siyasi olarak baktığımızda şehrin milletvekilleri, Sivil Toplum Kuruluşları, şehrimizin siyasi il başkanları, muhalefetin temsilcileri ne yazık ki kendi kabuğuna çekilmiş.

Yatırım adası, şehir hastanesi ve Mobilya Kent Projelerinin onaylanmasının ardından herkes de bir rehavet. Sanki şehrin sorunları hallolmuş, başka sıkıntımız yokmuş gibi.

Oysa şehrimizin birçok sorunu varken şehrin dinamiklerinin bu anlamsız sessizliğine şaşırmamak elde değil.

İsterseniz birkaç tanesi yazalım. Daha önce de yazmıştık, tekrar hatırlatalım.

Şehrin çözüm bekleyen trafik sorunu var. Kavşakların yeniden düzenlenmesi var. Ama icraat yok.

Ayrıca Samsun, Ordu’da ve Rize’de Güney Çevre Yolu Projeleri başlamasına rağmen şehrimize trafik sıkıntısına çözüm anlamında büyük katkı verecek olan aynı projeye başlanamamış bile.

Kaldırımlar işgal altında. Turizme yönelik projeler ağır aksak ilerliyor. Teleferik yapılacak dendi ama hep söylemde kalıyor. İcraata geçen yok. Sadece Beşikdüzü’nde başlandı. Uzungöl’deki imar karmaşası devam ediyor.

Bu sorunları artırabiliriz. Başta şehrin milletvekilleri olmak üzere birçok STK başkanları bu sıkıntıları dile getiremiyorlar. İşinin hakkını veren STK başkanları hariç. Onları toplum çok iyi biliyor. İsimlerini tek tek saymaya gerek yok.

‘Aman konuşursam zarar görürüm’ diye birçok yetkili susmayı tercih ediyor.

Makam kaygıları taşıdıkları için. Bu durumda da şehir kaybediyor. Hesap soran olmadığı için kangrene dönen sorunlar kolay kolay çözülemiyor.

Şehir menfaati adına yapıcı eleştirileri ve eksiklikleri dile getirenlere ilgili yetkililerin tahammülsüzlüğü had safhada. ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ mantığı ile hareket ediliyor. İyi ama yapıcı eleştirilere kulaklarınızı tıkarsanız, bu şehirde sıkıntılar nasıl çözülecek? Ne yani her şeyin en iyisini siz mi biliyorsunuz?

Her neyse sözün kısası, artık şehrimizde birçok alanda işin hakkını verebilen, liyakatli insanların göreve getirilmesi gerekiyor. Siyasi ve sportif alanda başarı istiyorsak bu şart olmuştur. Kimsenin adamı değil şehrin adamlarına ihtiyaç var.

Makam kaygısı taşımadan şehir menfaati adına masaya yumruğunu vurabilen kişilere fazlasıyla ihtiyaç var.