Adam zamanında “Eşeğini sağlam kazığa bağla, ondan sonra git uyu!”  demiş.

Doğru demiş.

Aklını kullanarak iş yapanın zarar ettiği nerede görülmüş.

Ama bizde öyle mi?

Hangi işimiz var ki, sonradan tornistan yemiyor?

Bir iş için karar veriliyor. Yasa çıkarılıyor, Yönetmelikler hazırlanıyor.

Bir bakıyorsun, uygulamada aksaklıklar, şikâyetler var.

Haydaaa!..

Sil baştan değişiklikler yap. Ek maddeler ekle yeni yasa çıkar.

Demokrasi algımız ve de uygulamamız da öyle...

1970'i yılların “koalisyon krizli” dönemini yaşayanlar bilir.

TBMM'yi oluşturan çoklu partilerin birbirleriyle anlaşamaması nedeniyle hükümet krizler yaşandı.

Bu yılların modası "milletvekili transferi" ile hükümet kurmaktı.

12 Eylül 1980 darbesi oldu. Meclis çatısı altında  “Çoklu Parti” oluşmasın diye  “Seçim Yasası” ve “Siyasi Partiler Yasası” düzenlendi

Amaç; “koalisyon krizi” yaşanmasın!..

Sonra ne oldu?

Hesapta Meclis'e giren parti sayısı iki olsun; ya da azami üçü geçmesin.

Bunun için seçim yasası ile seçmen oylarına baraj getirildi.

Mümkün mü?

Evdeki hesap çarşıya, yani siyaset piyasasına uymadı yine..

Uymaz, çünkü bu düşünce ve bu kafa ile yasa yapıp uygulamaya koyanlar demokrat değillerdi.

Şimdiki manzara da ortada: Daha önceki seçimlerde mutlaka değiştireceklerini söyleyen günümüz siyasetçileri bu kez de seçim yasasını demokratikleştirmeyi unuttular. Ya da işlerine gelmediği için oy pusulası üzerinden "ittifak"  bağlantısı ile seçime girip iktidar koltuğuna oturmayı doğru buldular kendilerine.

Denizde seyreden bir amiral gemi ve arkasına bağlı filikalar...

Hiç başka değil!

Görünen o ki; TBMM'de -belki de- tekrar çok partili bir dönem başlayacak...

Koalisyonlar dönemi de...

İnsanın aklına 1970'li yılların hükümet krizleri geliyor. Geliyor ve böyle bir dönemin tekrar yaşanmaması için dua ediyor.

Ama bir gerçek ki, gidişat “çok partili” bir TBMM topluluğu...

***

Kısacası, dış dünyada aleyhimize gelişen olaylar yetmiyormuş gibi bir de TBMM'de koalisyonlu günlere doğru gidiyoruz.

Üstelik demokrasiyi sağlam bir kazığa bağlamadan...