Küresel kâbus senaryolarının senaristleri, Türkiye’de artık yeni bir aday bulmak durumunda. Küresel şebekleri darbe üstüne darbe yiyince küresel abonelerine, patronları fena kızıyor.

Zannım o ki çok kızılanların başını eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül çekiyor. Peşinden Davutoğlu, Arınç, Çelik gibi bir dizi insan bunu akip ediyor olmalı.

Darbe başarılamayınca ve vaziyet bu minvale evrilince baş patron tabii ki hemen taktiği de değiştirdi. Referandumun yasal sonuçlarıyla 2023'e odaklanan Türkiye'yi hangi kişilerle bu odağa ulaştıracaklar, bilinmez. Tayyip Erdoğan mı Abdullah Gül mü yoksa bunların dışında İYİ Parti senaryosu mu kazanacak?

Referandum öncesinde malum çevrelere Gül'erek Davut yıldızlı bayrak gönderenler de etten önce kazana düştüklerini şimdi anlamışlardır. Türk milleti bu coğrafyada ta ilk günden beri hep pusularla, ihanetlerle, sinsiliklerle karşılaşarak bugüne gelmiştir. Tapınak şovalyeleriyle başlayan kanalizasyon siyaseti bugün de cinsiyet değiştirmeden sürüyor. Tabii şu da bir gerçek ki Türk milleti düşmanı iyi tanıyor. Başvurdukları metotları iyi biliyor. Yeter ki bizi idare eden akıl, tarihin aklını kendi aklına katsın. Türkiye stratejik derinlikçi bir hiçle oyalanmasaydı bu bölgede daha erken ön alabilirdi. Yani Suriye devletinin yanlışlarını ilişkileri keserek değil bir şekilde teması sürdürerek izole etme yolunu benimseseydi ne Süleyman Şah türbesini kaçırma garabetini yaşardık ne de Salih Müslim gibi bıyıklı canavardan bir yardım talep ederdik. Bütün bunlar geride kaldı. Endonezya'da profesör olmuş aklını büyük satan bence dünya politik gerçekliği içinde esamisi okunmayan malum adam da şimdi teskere aldığına göre İran'ın, Irak'ın ve Suriye'nin şimdi Türk'ün güzergahında olmasına bir mani yok. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan önceleri Erzurum'da yaptığı konuşmada Suriye ile görüşüldüğüne dönük ilk sinyali vermişti. Sonra yine Esad konusunda ters şeyler söyledi. Ben yırtına yırtına iki yıldır yazıyorum. "Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamadan ne Irak'ın ne Türkiye'nin ne de İran'ın toprak bütünlüğünü sağlamak mümkün değil." diye. Netice olarak dikenli bir yol takip edilse de son tahlilde hedefe varılacak ışık göründü. Bizim özümüzden olan Türkmenler hem Suriye'de hem de Irak'ta benliklerini kaybetmeden yaşayacaksa yaşadıkları devlet içinde bunu sağlamak hiç de imkansız değildi. Bize Batı'nın kurduğu terör tuzağı, aslında bölgede ayrışmalara vesile olarak bölgenin üç asli unsuru olan Arap, Fars ve Türk milletlerinin kendi içindeki meseleleri danışarak çözmesine değil savaşarak çözememesine zemin hazırlamak içindi. Bu numarayı yutan ya da bu numarayı hazırlayanların yandaşı olarak ihyasını temine memur içimizdeki bizden görünümlü zebaniler, şükür ki devreden çıkarıldılar. Aslında Başkanlık seçimlerinde tekrar devreye girmek istiyorlar ama ne kadar başarırlar orası muamma!

Şayet FETÖ ve onun içimizde halen var olan atmosfer yoklayıcıları uzaklaştırılmasaydı çok değil iki yıl içinde Türkiye bölünürdü. Yani 100 yılı tamamlamadan Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet buharlaşır, suç da "ortak karaktere dayanmadan kuruldu" denilerek Atatürk'e yüklenirdi. Şeytandan taktik alanların şerrinden Allah'a sığınırız. Maalesef bizim coğrafyamız çok mümbit şahsiyetler yetiştirdiği gibi çok da Tapınak şövalyesi bakiyesi bakayalar barındırıyor. Bunu basını takip edenler rahatlıkla görür. Hem hükümet yanlısı gazeteler içinde hem de malum gazeteler içinde sinimlenmiş bu gizil varlık, az izanı olanlarca kolayca görülmektedir. Her şeye rağmen işler büyük Türk milleti için artık yoluna girdi. 2023'te terör belasını aşmış, bölgesinde istikrar abidesi haline gelmiş bir Türkiye hayal değil. Yeter ki ziyalanmış umutlar yeniden bulutlanmasın...