Yerel seçimlere doğru yaklaşılıyor. Birkaç ay sonra her partiden birçok kişi belediye başkan adaylığından tutun da meclis üyeliğine kadar aday adaylığını açıklamak için birbirleri ile yarışacak.

İşin ehli olsun olmasın, liyakat kurallarını uysun veya uymasın birçok kişi ‘Ben adayım’ diyecek.

Makam ve koltuk sevdalıları yine öne atılacak. Ülkeye ve şehre hizmet aşkından çok kendi menfaatleri için savaş verecekler.

Daha şimdiden bize ulaşan öyle isimler var ki şaşırmamak elde değil. Bırakın belediye başkanlığı yapmayı, meclis üyeliği veya muhtarlık yapabilecek kapasitesi olmayanlar göreve talip olduklarını söylüyorlar.

Elbette işin ehli olan, liyakat kurallarına uyan, ‘Halka hizmet Hakka hizmettir’ ilkesini benimseyen tertemiz aday adayları var ama bu adaylarımız bir elin on parmağını geçmeyecek kadar azdır.

Şu bir hakikat ki isteyen parayı bastırdığı takdirde istediği partiden aday adaylığını açıklayabilir.

Belki kanunen bir engel yok.

Ancak biz de diyoruz ki eğer işin ehli değilseniz veya ehli olsanız dahi eğer niyetiniz halisane değilse hizmet etmekten çok kendi menfaatinizi düşünüyorsanız lütfen belediye başkanlığına, belediye meclis üyeliğine hatta muhtarlığa dahi adaylıklarınızı açıklamayın.

Keza partiniz sizi kazayla aday gösterip özellikle belediye başkanlığına aday gösterirse bu milletin başına bela olacaksınız.

Bu yüzden hem ülkenize, hem şehrinize, ilçenize, hem yöneteceğiniz halkınıza, hem de kendinize kötülük etmeyin.

Bazı makamların sorumlulukları ağırdır. Taşıyamazsınız.

Eğer işin hakkını veremezseniz, ranta çanak tutarsanız, koltuğun büyüsüne kapılıp halkı unutursanız bunun vebalini çok ama çok ağır olur.

Bu yüzden ben derim ki üç kuruşluk dünya menfaati, makam ve koltuk hırsı için kendinize de vatandaşa da kötülük etmeyin. Yol yakınken vazgeçin. Kazanan hem ülke hem de siz olursunuz.

Yüzbinlerce vatandaşın vebalini yüklenmek kolay bir iş değil.

Bu manada tüm siyasi partilere de çok büyük görev düşüyor. Şöyle ki aday adayları arasında hakikaten hizmet aşkıyla dolu olan, dürüst, vizyon ve misyon sahibi, adaletli, ranta izin vermeyen, kimseye iltimas geçmeyen, vatandaşın derdiyle dertlenen, makam ve koltuk kaygısı olmayan, hırs ve ihtiraslarına yenilmeyen, yapıcı eleştirilere tahammülü olan, halk ile iç içe olan, sevilen, sayılan, ağırlığı olan, liyakatli kişileri belediye başkan adayı göstersinler.

Sırf Ankara’da bağlantıları kuvvetli diye kimse aday gösterilmemeli.

Artık bu vatandaşın sabrı kalmadı. İnsanlar, hak ettikleri hizmetleri almak istiyor. Adaletle yönetilmek istiyor.

Bu millet, Hz. Ömer’in “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu” sözleriyle vatandaşın derdiyle dertlenen, adil yöneticiler, idareciler istiyor.