Yıllar sonra bir öğretmen Milli Eğitim Bakanı oldu. Sayın Ziya SELÇUK Bey çok büyük bir sorumluluk aldı. Çünkü sistemi olmayan, kadroları ayrıştırılmış bir bakanlık. Buna rağmen olumlu büyük beklentiler var. Biz de eksikliklerin tamamen olmasa da büyük çoğunluğunu düzeltileceğine inananlardanım.

            Sözleşmeli öğretmenliğin bir an önce kaldırılması gerekir. Öğretmenlik özel bir meslektir. Bunu devletin kadrolu ve sürekli personeli yapabilir. Sözleşmeli öğretmenleri inceleyince 4 yıl çakılı olarak çalışıp 4 yılın sonunda kadroya alınabilecekleri, kadroya geçirildikten sonra 2 yıl daha aynı yerde çalışmaları gerekmektedir. Bu sürelerde bırakın normal yer değiştirmeyi mazeret durumuyla bile görev yeri değişikliği hakkı verilmemektedir. Sayısız haksızlıkları içinde barındıran sözleşmeli öğretmenlik aynı öğretmenler odasındaki öğretmenleri bölerken, özellikle de tayin hakkı olmaması bölünmüş aileler, mutsuz çocuklar ve eşler oluşturmaktadır. Artık sözleşmeli öğretmenlik sözleşmeli köleliğe dönmüştür. Tüm sözleşmeli öğretmenler kadroya alınmalıdır.

            Mülakat sistemi gerek öğretmen alınımında gerekse yönetici atamalarında tümden iptal edilmelidir. Mülakat sistemi denetimi imkansız bireysel inisiyatiflerin çokça kullanıldığı bir hal almıştır. Yıllarca üst seviyede eğitim alıp üniversiteyi bitirip KPSS’de başarılı olan bir öğretmen adayının bir heyet karşısında öğretmenliğe atanması için alakalı alakasız mülakata alınmasının izahı olamaz. Ayrıca yönetici atamalarında milimetrik hesapların yapılarak sözde mülakat puanların verildiği heyetler, eğitim barışının tamamen çökmesini sağlamaktadır. Gerçi insanlardaki zaafların, yalakalıkların ortaya çıkmasını sağlamış olması tek iyi tarafı olmuştur. Öğretmenlikte ilk atamada KPSS sonuçları, yönetici atamalarında yeni yapılacak-soruları çalınmamış yazılı sınav baz alınarak yapılmalıdır.

            Öğretmenlerimize 3600 ek gösterge verilmelidir. Verildiğinde şuan 130bin civarında emekliliği gelmiş öğretmenimizin en az 100bini emekli olur. Ayrıca da 70bin civarında ücretli öğretmenin çalıştığını göz önüne alırsak, ilk yıl 100bin devamında da 50biner atamalar yaparak 400binin üzerinde öğretmenlik hakkı bulanan gençlerimize istihdam sağlamış oluruz.

            Performans değerlendirme sistemi şu haliyle tamamen kaldırılmalıdır. Eğitim öğretim başlarken somut kriterlerle belirlenmiş değerlendirme çizelgesi öğretmenlerimize verilerek yılsonunda objektif şekilde değerlendirme yapılmalıdır. Rotasyon tehdidini de öğretmenlerin sırtından almak gerekir. Okul normları olduğu gibi işlenip il içi tayin sıralarını şeffaf bir şekilde uygulanması yetecektir. Yıllardır da çeşitli olmaz nedenlerle uygulanmayan bağımsız mahkemelerin verdiği kararlar uygulanmalıdır.

            Memur, hizmetli ve diğer personellerin görev tanımları somut olarak yapılmalıdır. “Amirin vereceği diğer görevleri de yapar” şeklindeki insanlık dışı tamamen amirin eline bırakılmayacak durumlar acil olarak düzenlenmelidir.

            Alan değişikliğinden tutun, görevde yükselme sınavları, kariyer basamakları, kılık kıyafet düzenlenmesi, nöbet görevi gibi birçok konu tüm paydaşlarının da katılımının sağlandığı toplantılarla bilimsel olarak çözümlenmesi gerekmektedir. Ayrıca yeni nüfus yoğunluklarına göre yeni bir okullaşma hamlesi başlatılması sınıf sayılarını 40’tan 21’lere kadar indirilmesi hedeflenmelidir.

            Değerler eğitiminin herhangi bir dernek vakıf tarafından değil, milli eğitimin görevli öğretmenleri tarafından yaptırılması gerekmektedir. Değerler eğitimi adı altında okullarımıza ne oldukları belli olmayan grup, cemiyet, dernek gibi yapılar giriyor. 15 Temmuz tecrübesi yaşamış olarak en önemli konumuz bu olmalı değerler eğitimini sade ve sadece öğretmenlerimiz tarafından vermelidir.

            Bakanımızın tecrübesi bu yazdığımız konuları tespit etmek ve çözümlemek için yeterlidir. Tabi ki rahat bırakılıp, müdahale edilmediği sürece. Dilimiz döndüğünce ve gücümüz yettiği kadar eksiklerin giderilmesi için bakanımıza tam destek veriyorum.