Eskidik mi ne, hep maziden örnek verip, ayar tutturmaya çalışıyorum. Ama başka çare de yok, örnekleme yapmak için...

Eskiden bugünkü gibi iletişim olanakları nerede?  Yok ki!..

Kasabaları bırakınız, illerde bile sayılı kişilerin radyosu  vardı işyerinde ya da evinde... Devlet radyosu olarak Ankara ve İstanbul radyoları haberleri verirdi. Bu iki radyonun yayınları hava koşullarına göre kimi zaman parazit nedeniyle dinlenemezdi.

Bugünkü gibi günün "ana haber bülteni" saat 13.00'te  verilir, "dünyadan/yurttan haberdar olmak isteyenler radyoların başına üşüşürlerdi.

"Acansa saati", yani haber saati gelmişti çünkü...

Ajans haberleri okunmadan önce herkesin elinde köstekli saati olur, tam saat 13.00'te verilecek "Memleket Saat Ayarı" için kulaklar gong sesinde olurdu.

- Dongggg!.. diye bir gong sesi sonrasında saatlerin ayarına bakılır, bozuk ayarlı saatler düzeltilirdi.

Memleket saat ayarında bozukluk olmazdı bu yüzden...

Şimdi öyle mi?

Bakıyorum da,  "Yaz-Kış Saat Ayarı" diye bir huzursuzluk var toplumsal anlamda...

Öğrenciler sabahın karanlığında okula gidiyor. Diğer bir grup öğrenci yatsı vakti, gece eve dönmek durumunda kalıyor.

Veliler haklı olarak endişeli...

Sabahın köründe, gecenin karanlığında öğrencilerin ev-okul yolunda olması kimi endişelendirmez ki...

Hele de günümüzdeki sapıklık olayları, cinayetleri yaşayıp gördükçe...

Enerji Bakanı Albayrak, yaz saati düzenlemesinin Danıştay tarafından durdurulması konusunda; "Sadece usulü ilgili... Düzenlemeyi yapıp aynı istikamette (yönde) devam edeceğiz" diye açıklamada bulunması velilerce nasıl yorumlandı bilemem ama, benim anladığıma göre "eski tas, eski hamam" uygulama devam edecek.

Bakan Albayrak'ın yaptığı açıklamadan, bugünkü saat uygulamasının sanayi kuruluşlarının verimliliğini artırdığını anlıyoruz. Teknik konudur, bu konuyu herkesin bilmesi de olası değil.

Ancak, öğrencilerin durumu söz konusu olduğunda eski deyimle "memleket saat ayarı"nın sadece bir Bakanlığın görüşü ile değil, Milli Eğitim Bakanlığı'nın da buna katkıda bulunarak  verilmesinin doğru olacağı kanısındayız.

Adı geçen iki bakanlığın bu konuda bir mutabakata varmalarında yarar görüyoruz.

***

Kimi konularda bizim kuşağın şanslı bir öğrencilik dönemi yaşadığına inanıyorum. Ne saat uygulasından doğan bir yakınma, ne okul kitaplarında tutarsızlık, ne Cumhuriyet'e karşı bir görüş aşılama hainliği, ne öğretmenlerimizde Atatürk'e ve Cumhuriyet'e ihanet  düşüncesi vardı.

Kuzu kuzu okullarımıza gider, öğretmenlerimizden aldığımız/edindiğimiz bilgilerle yarınlara umutla bakardık.

Ulus, ülke, insan, doğa, hayvan vb. ne denli sevgi, heyecan varsa benliğimize nakşederek dolu-dolu bugünlere geldik.

Ahhh... Nerede o günler... "Memleket saat ayarı"da bile gün-günü tutmuyor.