İnsanlar hayatlarını istekleri doğrultusunda yaşayabilmek için iyi bir meslek sahibi olmaları gerekir. Günümüzde meslek seçimi konusunda insanlarımızı inceleyince ancak %10’luk bir dilimin kendi istek ve taleplerine göre meslek seçimi yapmış olduğu görülmektedir.

Gelişmiş medeniyetler insan kaynaklarını en iyi ve en düzenli değerlendirir. Bilimsel olarakta çocukluktan itibaren hem bulunduğu toplumun beklentileri hem de kendi kapasitelerini dikkate alarak meslek seçimi yapılmalıdır. Tabii bu seçime ailelerde eşlik edince işler karışmaktadır. Toplumun geleceği olan gençleri cocukluğundan itibaren belli kriterlerle yetiştirip sonrasında da kapasiteleri dikkate alınmayarak tam bir dayatmayla meslek tercihleri hem ülke menfaatlerine zarar verirken hemde psikolojisi bozuk mutsuz bir neslin oluşmasını sağlamaktadır. İllaki paydaşlardan biri aile olmalıdır. Ancak bu paydaşların asıl belirleyicisi tarafsız eğitim uzmanları olmalıdır.

Bu yıl üniversiteye girişte TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) uygulanacaktır. 850 bin gencimiz isteyerek veya istemeyerek belli bölümlere yerleşecek ve bulunduğu bölüm gereği bir meslek sahibi olacaktır. Bu işi inceleyince nerdeyse doğumdan itibaren hatta bazı uzmanlara göre annenin hamileliğinden itibaren gelişen olaylar gençlerimizin geleceğini belirlemektedir. Tabi ki çevre şartlarının yanında kalıtsal özelliklerde karşımıza çıkmaktadır.

Toplumsal olarak belli olguları ortaya koymalıyız. Kendi yapamadıklarımızı çocuklarımızda yaptırmak yerine onların kendi istek ve taleplerini dikkate alarak mutlu olacakları bir yolda onlara yardımcı olmakla başlayabiliriz. Herkesin doktor olamayacağı veya olmaması gerektiği bu millete doktorun yanında öğretmenin, terzinin, mobilyacının, manavın vs gibi işini iyi yapan bütün meslek sahiplerinin olması gerektiği anlatılmalıdır.

Eğitim sürecinde, çocuklar doğumdan itibaren en az 3 yıl annesi tarafından baş başa eğitilmeli sonrasında devletin kontrolünde 3 yıl okul öncesi eğitime alınmalıdır. İlkokula gelen çocuklarımıza 4 yıl boyunda değişmeyen sınıf öğretmeninin kontrolünde çeşitli branş öğretmenleri tarafından eğitim verilmelidir. Ortaokulda ise çocuğun ilgi ve yetneğine göre, insan kaynakları uzmanları ile eğitim uzmanlarının yapacağı çalışmalar doğrultusunda bir mesleğe veya meslek grubuna öğrencilerimiz yönlendirilmelidir. Bu organizasyona veliler öğretmenler devlet temsilcileri de katılarak oluşacak karara her kesim uymalıdır. Sonrasında da meslek tercihine göre lise ve üniversite eğitimi alınmalıdır. Yani simdilerde uyguladığımız gibi üniversite sınavına girelim gelen puana göre hangi meslek olacakmışız bakarız demenin önüne geçilmelidir.

Biz ideal eğitim sisteminden bahsederken kısa vadede ise ülkemizde kanayan yara meslek liselerimiz cazip hale getirilmelidir. Devlet bu konuda ya büyük şirketlerle meslek liselerini anlaştırıp meslek liselerinde o şirkelerin ihtiyaçlarına göre eğitim vererek mezun olan öğrenciye iş garantisi verilmeli ya da üniversiteye geçişte kendi alanıyla ilgili ek puan uygulanmalıdır. Hatta nasıl ki özel okullara gidişte burs veriliyorsa meslek lisesine gidişte de burs sistemine geçilmelidir.

Yıllardır eğitim sistemimiz değişmektedir. Bu değişimler sayesinde ne mutlu bir nesil ne de beyin göcü olarak anılan değerlerimizin başka ülkelere gitmesini engelleyemedik. Bu da milletimizi bilim konusunda geri kalmasına neden olmaktadır. Yeni sistemde bilim insanı olabilecek gençlerimize sahip çıkıp çalışmalarını ve eğitimlerini sürdürecekleri ortamları sunmak bir vatan borcudur.

Eğitimimiz; tüm paydaşlarının katılacağı toplantılarla bilimsel olarak ortak akıl ürettiğinde, yeni neslin yönlendirilmesi ilgi alaka ve yeteneklerine göre yapılınca tarihte olduğu gibi muasır medeniyetler seviyesine çıkacağımız aşikardır.