MHP, içinden her şeye burun kıvıran önemli bir kitleyi attı. Rahmetlik liderleri Başbuğ'a bile bayrak açmış bu tepkisel kitle, solun iflah olmaz "istemezükçü" duygularına ram olmuş bir dile sahipti.

Dr. Devlet Bahçeli'nin liderliğİni bir türlü içselleştiremedikleri her hallerinden belli olan "karnı tok sırtı pek" bu insanlar, Türkiye'nin terörle amansız mücadelesine dahi dudak ucuyla takdir gönderiyor, içten içe aslında bir zaaf yaşanması için başarısızlık dualarını içlerinde çalkalıyorlardı.

Bahçeli bir yere kadar bu tavırlara tahammül etti. Sonra fırsatı ele geçirince de pek de hukuki olup olmadığına bakmaksızın hepsini kapının önüne koydu.

Kopan bu kitleye, ben de iyi analizler yapmadan bir ara destek verdim, niyetlerinin ülkücüleri iktidara taşımak olduğunu zannederek. Sonraki okumalarımda bunların tek argümanının sözümona ülkücülerin "ihalelerden" istifade edemediği saptamasına saplanıp kaldığı yönünde oldu. Yok efendim Ak Parti malı götürdü de bize bir şey koklatmadı cinsinden dünyevi tahliller yapmaya başladılar.

Anladım ki ülküler üstüne inşa edilmiş menfaatlerden uzak bu hareket, bunların nazarında "ihale mağduru" olarak tariflendi.

Bahçeli de aynı gerçekleri siyaseten iyi okuyunca "siz yolunuza biz de yolumuza" diyerek kesin bir hat çizdi. Belki biraz zayıfladı, güçsüzleşti lakin ülkülerin selameti anlamaında daha da güç kazandı.

Bugün halk nezninde Bahçeli'nin güvenilirlik oranı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan az değil. Oy olarak çok aşağılarda olsa da kalplerdeki hüsnü kabulü gerçekten fersah fersah yukarılarda seyrediyor.

Bir ara yolu ülkücü camidan geçmiş insanlar bu ocaktan kopup çok farklı yerlere savrulduklarında Bahçeli'yi "namaz niyazdan uzak megaloman bir tip" olarak tanımladılar. Bir başka grup ise "O MİT'in adamıdır" gibi absürt yaklaşımlarla kamuoyu önünde zırvaladılar.

Araştırdık öğrendik ki Bahçeli dine diyanete düşkün, öyle gizli ilişkileri olmayan, gördüğümüz gibi dümdüz bir insan.

Hatta Yavuz Donat bundan birkaç hafta önce Osmaniye izlenimleri üzerinden Bahçeli'yi anlattı. Orada ne kadar yardımsever, millevekili maaşının tek kuruşuna dahi dokunmadan onu sosyal hizmetlere aktaran bir kişi olduğunu yazdı. Hatta "Bahçeli kızacak ama bu güzel gerçekleri de gizleyemem" diye ilave etti.

MHP 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi seçimleriyle Meclis'i belirleme seçimlerine kadar gönderdiklerinin yerini dolduracak genç bir kitleyi bünyesine katmak için Ülkü Ocakları ile koordineli çok verimli çalışmalar yapıyor. Özellikle MHP, üniversiteyi yeni bitrmek üzere ya da bitirmiş milyonu bulan bu genç cenahın umutlarını gerçekleştirecekleri fırsatlar barındıran bir siyasi organizasyon olarak kendini lanse ediyor. Bu tanıtım çok da kabul görüyor.

Yani önümüzdeki dönemde MHP'ye çalışan insanlar hem ülkülerin gerçekleşmesinde görev alacaklar hem de devletin bir daha çakallara bırakılmaması noktasında ön alacaklar.

Sadece devlete çalışacak kadro yetiştirmede ülkücülerin üstünde bir anlayış yok. Çünkü Bahçeli her konuşmasında "Önce ülkem ve devletim sonra partim ve biz" ilkesini nakaratlaştırmış bir lider.

Benim derin alemlerle müzdeviç Tufan diye bir arkadaşım var. Hani depremi önceden bilen tiplerden. Tufan hoca, Bahçeli tam bir devlet adamı, Başkanlık'ta Reis'e Meclis'te Bahçeli'ye oy vereceğim" diyor. Tufan ağabey diyorsa inanın milyonlar da aynı şeyi söylüyordur.

Oy oranını da "%56 Erdoğan, kalanı diğerlerine şeklinde hissettiğini, bunun depremi hissetmede mahir bir bedenden geldiğini unutmayın" diyor.

Demek ki MHP kendini öz dinamikleri üstünden yeniden büyütüyor. İttifak MHP'yi hem kurumsal manada güçlü kılıyor hem de kendini büyütmede fırsatlar sağlıyor.