Trabzon’da zaman zaman vatandaşlar ve mahalle muhtarları bizleri arayarak mahallelerindeki sorunları anlatırlar.

Yetkili kurumlara, belediyelere sitemlerini dile getirerek sorunların çözümü noktasında duyarsız kalındığını ifade ederler.

Sorunlara çözüm bulabilmek için de yazılı ve görsel medyada çareyi ararlar.

Ancak bazı kurumlar, belediyeler, sorunlarını basına anlatan vatandaşlara ve muhtarlara ne yazık ki çatarlar.

Şöyle ki ‘Sen bizi nasıl basında eleştirirsin. Kamuoyunun önüne nasıl atarsın’ diyerek çıkışta bulunurlar.

Adeta sorunlarını anlatanlar, günah keçisi ilan edilirler.

Ancak unutulan bir durum var tabii.

Sorunlarını gazetecilere anlatanlar, çözüm için belki de ilgili kurumlara ve belediyelere sıkça gelip gitmiştir. Sıkıntılarını, sorunlarını basına servis etmeden önce defalarca belediyelerin ve ilgili kurumların kapısını aşındırmıştır.

Ama sorunlarının çözümü için son çareyi artık basında bulmuştur.

Bir kere şunun özellikle altını çizmek isterim. Bizler, mahalledeki yol sorununu, su sorununu, elektrik kesintilerini, kaldırımların işgal altında olmasını, bazı mahallelerde kanalizasyon sorununu yazmaktan hiç ama hiç hoşlanmıyoruz.

Bu böyle biline. ‘Aman belediyelerin resmi kurumların bir açığını bulalım da onları eleştirelim’ mantığıyla hareket etmiyoruz. Birçok gazeteci arkadaşımızda eminim ki bu mantıkla hareket etmiyordur.

Ancak sorununa bir türlü çözüm bulamayan vatandaşlarda topu bize atıyorlar. ‘Siz nasıl gazetecisiniz, nasıl sesimizi duyurmazsınız’ diye.

Biz de kamu menfaati için haber değeri taşıyan konuları art niyetsiz olarak haberleştiriyoruz. Hiçbir kurumumuzu ve yetkilimizi karalamadan…

Gönül isterdi ki biz böyle ufak sorunları değil de gazetemizde daha çok mega projeleri, şehrimizin markalaşmasına katkı verecek muntazam çalışmaları ve yatırımları yazalım.

Teknolojik gelişmeleri takip edip onlara daha çok yer verelim. Zaten bu tür çalışmalar olduğunda sıkça sayfalarımızda yer veriyoruz. Katkısı olan herkese de kamuoyu adına teşekkür ediyoruz.

Fakat bizim şehrimizde hala ufak tefek sıkıntılardan bir türlü kurtulamıyoruz. Kaldırımlar işgal altında, bazı yollar bozuk, şehir içi trafik sorunu bir türlü çözülememiş. Yıllardır taşınması gündemde olan ve artık şehrimize hiç yakışmayan Otogar hala Değirmendere’de. Taşınacağı söyleniyor ama yıllar geçiyor hala aynı yerinde. Doğalgaz sorunu tam manasıyla çözülememiş. Bu sorunları daha da artırabiliriz.

Muhtarlar, mahallelerindeki sorunlardan şikayetçi. Elbette bütün sorunlar anında çözülemez. Belediyelerimizin veya diğer kurumlarımızın her mahalle muhtarına aynı anda yetişebilmeleri mümkün de değil. Bunun da farkındayız. Ama sorunları çözmek için bir yerden başlanabilir.

Mesela ‘O muhtar senin adamın, bu muhtar benim adamım’ mantığıyla değil de her muhtara eşit davranılmalı. Ve sorunların aciliyetine göre çözümler üretmeli ilgili belediyeler. Yanlış anlaşılmasın sözümüz şehrimizdeki bütün belediyelerimiz içindir.

Ne yazık ki resmi kurumlardan bazı birim amirleri ise sorunları çözmek yerine muhtarları küçümseyici söylemlerini şahit oluyoruz. Bunlar kulağımıza geliyor.

Biz de bu tür bakış açısına sahip olanlara şunu hatırlatıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhtarlara verdiği değer ortada. Onlarla zaman zaman Külliye’de toplantı yapıyor sıkıntılarını, sorunlarını dinliyor. Hal böyle iken nasıl oluyor da bazı kişiler muhtarları çok fazla kaale almak istemiyor!

Son sözümüzde bazı muhtarlara, bazı belediye başkanlarına yaranmak için susmayı tercih edenler ve şakşakçılar var. Siz böyle devam ettiğiniz sürece mahallenize ihanet ediyorsunuz.

Bu sözümüz, mahallesindeki sorularaa hakkıyla çözüm arayan muhtarlar için değildir.