Atatürk tarafından görevlendirilen, teşkilat-ı mahsusa üyesi Yarbay Şefik Bey’in aziz hatırasına saygıyla. O ki, haziran 1922 ile mayıs 1923 arasında Musul’u İngilizlere daretmişti.
Kerkük’ün kimliği ve tapusuna ilşkin küçük bir araştırma yaparsanız karşılaşacağınız cevaplar şaşırtıcı olacaktır.
Dört ayrı kaynaktan kimlik ve tapu sorgulaması:
I-Sözde güncel ve bağımsız kaynaklarda Kerkük;
- İç savaş çıkması beklenen ve yıllardır etnik kışkırtma kuşatması yaşayan kent.
- Ortadoğu halklarına bırakılamayacak kadar değerli, dolayısıyla istibarat örgütlerinin cirit attığı kent.
- Aynı dinden olmalarına rağmen üç ayrı halkın şehrin tapusu ile ilgili savaş hazırlığı yaptığı ve radikal örgütlerin sürekli sahne aldığı kent.
***
II- Kürtlere göre kerkük;
- Elbette kürt kentidir.
- Körfez savaşının sonucu deyin, Amerika ve İsrail projesi deyin ne derseniz deyin Kerkük kürttür.
-Arap ve Türkmen varlığı onları tapu sahibi yapmaz.Dünya bizimle, kerkük kürt şehridir.
***
III-Araplara göre;
-Tartışılması bile abes ,kerkük bir Arap kentidir.
-Saddam Hüseyin’in katkıları ortada, burası bir Arap coğrafyasıdır.
***
IV- Kerkük Türküne göre ise;
Unutuluşun ve acının adresidir
Arif Nihat Asya bu gerçeği şöyle tanımlıyor:
Perdeleri örtük
Lambaları sönük
Sırtında yıllar yük
Hatıraları kırık dökük
Bir yer olacak orada
Adı KERKÜK
Kerkük’em kereliyem
Ciğerden yaralıyam
El diyer bizim Kerkük
Bilmem men haralıyam.
Ne yazık ki coğrafyamız; savaşlar, kumpaslar, göçler ve acılarla yoğrulmuş. Sanırım Türkiye, bu çok kırılgan zeminde; I. Dünya savaşını, Lozan Barış Anlaşmasını, 1926 Ankara anlaşmasını, mezhep ve tarikat gerçeklerini, etnisite ayrışımını ve destekçilerini güncelleyerek konumunu alacaktır.
Kerkük’ün kapısını
Biz kurduk yapısını
Dünya sel olup gelse
Vermeyiz tapusunu
Okuyucularıma öneriyorum, artık dinleme zamanıdır;
- Cem KARACA’dan ya da Kıraç’tan KERKÜK ZINDANI ağıtı
ve
-Mehmet ÖZBEK-Abdurrahman KIZILAY türküleri.
İlaç gibi gelir...