Hani tabiatta gün geçtikçe Dünya’nın başına bela olmaya başlayan bu naylon poşetler meselesi 1 Ocak’ta başlamış.  Hükümet ‘bu işe bir yerden başlayalım’ diyerek poşet sarfiyatını en aza indirmek için poşeti paraya bindirip 25 Kuruş fiyat koydu.

Hem de zorunlu.

Tabii bir sürü mülahaza.

Kimi ‘marketler kazanacak’ kimisi ‘hiçbir faydası olmaz’ bazı arkadaşlarda ‘efsane file ve zembil ufuktan gözüktü’ gibi şaka ile karışık eleştiriler getirdi.

Gelin bu işi şakadan kurtarıp ciddiye alalım.

Derim ki bu bir başlangıç.

Yukarıda arkadaşların itirazlara rağmen bu tedbir poşet kullanımını bir miktar düşürür.

Bazıları da der ki, ‘madem para vereceğim, marketin logosunu gözüm görmesin neden reklamını yapacağım(!)?’ o da doğru.

Bendeniz bundan üç yıl önce Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Gümrükçüoğlu’na bu konuda, ‘Market ve bakkallarda kese kâğıdı kullanımı yarı zorunlu yarı teşvik edip başlatın. Adınız tarihe geçer’ dedim.

Başı sağ, sorun isterseniz.

Bana bu konuda teşekkür etti.Bir yıl önce tekrar gündem yaptım, fakat sayın Gümrükçüoğlu başkanımız bana bu sefer kemençe çaldı, duymadı bile.

Eee, n’oldu şimdi?

Değil mi, başkan amca?

Paralı, parasız, zembil, file vs. hep biri kenarda dursun.

Bu efsanevi kese kâğıdı marketlerde şart olmalı.

Canım; adam şeker, un, pirinç alacak niye poşete para versin.

Bakkalın, marketin işi ne?

Müşteri gıcığına gidip, ‘Para vermem, pirinci cebime doldur’ derse, al sana tantana.

Yok poşet kullanımı sınırlamasına veya yasağına eyvallah, fakat bu para ödeme işi az da olsa saçma.

Hadi bunları geçtik.

Sebze, zerzavatı fileye, zembile doldurduk.

Peki,  pirinç, zaire, şeker, zeytin, peynir ne olacak?

Arkadaşın biri dedi ki balıkçı ne yapacak?

Hadi sen bir yol buldun, fabrikaların ürettiği krakerler ve bisküvilerin koyulduğu naylon süslü poşetler ne olacak? Değil mi?

Yani hep vatandaşa ‘vur tevekkele’ olmaz.

Fabrikadan çıkışında kontrol ve engel olmalı.

Onlar da kâmilen ürettikleri malları tabiatta yok olabilecek kâğıt selüloz tabanlı maddelere ambalajlamalıdır.

Bu 25 Kuruş işi fasa fiso!

Kaliteli kâğıt keseler meydana çıkmalı.

Tabii bu işi peşinden bir sürü itham, ihtikâr ve münakaşaya sebep olacak.

Birisi oradan başını uzattı.

O zaman da kâğıt kullanımı artacak ağaç katliamı ziyade olur (!) demesin mi?

Öp babanın elini.

Boşa koyduk dolmadı, doluya koyduk almadı.

Peki, n’olacak şimdi?

Ha, n’olacağını zaman ve uygulamalar gösterecek. Göreceksiniz kese kâğıdı efsanesi gündem olacak.

Kese kâğıdı deyince, eskiden yolumuzu bulmak için evdeki eski gazetelerden hamurla kese kâğıdı yapıp kilosu 40 Kuruş’tan mahallemizin bakkalı Ali Dayı’ya satardık.

Tabii gazete kâğıdı hep zarar.

Bakmayın o zaman milletin aklı bir şey kesmez zararlılara karşı bağışıklık sahibi idi.

Sonuçta, ortaya atılan niyet doğru.

Kimsenin itirazı yok.

Fakat metot nasıl olacak?

Bu zamanla oturacak.

İtirazlar, öneriler, uygulama sonuçları eğer tırsıp, bezip fikirden dönülmez ise bu iş çözülecek.

Ama file, ama zembil, ama kâğıt, fakat sorun Dünya’nın tabiatı ise sadece Türkiye ile bitmez bu tedbir.

Avrupa ve Dünya çapında tedbir olmalı.