Öncelikle unutulması kolay bir acı değildir. Kardeşim Ünal hocaya sabırlar, Hakk’a yürüyen annemize de Allah’tan rahmet dilerim.

Trabzonspor için bir viraj dönüşümü olan Akhisar maçının ilk dakikalarında rakibe göre maça daha iyi konsantre olmuş az da olsa daha baskılı oynayan taraftı. Bilinmesi de gerekir ki bu ligde her takım her takımını da yener.

Maçın başlarında Trabzonspor, bire bir markaj değil de alan savunmasını iyi yaparak rakibe de fazla oynayacak alan bırakmadan oyunu Akhisar sahasına yıkan takımdı.

İşte burada bir gerçek var ki bu işi herkes anlıyor da benim gibi anlayan spor severlerin gözleri ve temennileri Sosa’nın gösterecek olduğu performanstaydı.

Çünkü orta alandan çıkacak isabetli paslar onun ayağından çıkarsa Burak Yılmaz ve de Rodallega oyunun içinde olacak Akhisarspor’un defansı da oyuna öyle elini kollunu sallayarak çıkamayacaktı.

Çünkü kazanan takım her zaman çözümün bir parçası olacak kaybeden takım ise her zaman kendi içerisindeki problemlerin bir parçası olacaktır.

Trabzonspor arzulu başladı. Hata yapmayı gönüllü olarak kabul etmedi. Akabinde de Sosa ile 1-0 öne geçmeyi başardı. Çalışılmış güzel bir varyasyondu. Yine akabinde Trabzonspor’un bir atağı derken penaltı Burak Yılmaz’la beraber beklenen tablo Bordo-Mavililer skoru 2-0 yapmayı başardı.

Bunu derken ilk yarı tempoyu arttıran tempoyu ayarlayan takımda Trabzonspor’du.

İlk yarı futbolcular ne yaptılar diye düşünürsek Trabzonspor rakibini futbol adına yargılarken topa burun kıvırmadılar. Futbolcular zamanın geçmesine de öfkelenmediler. Her biri sahada kazanma adına kavgalarını sürdürürken kendileriyle de barışık oldular. Maç bu şekilde devam ederken ikinci yarının ilk başlarında Akhisar tehlikeli ataklarla gelmeye başladı. Tabii ki rakip daha doğrusu 2-0 mağlup durumda olan takım futbolunun kanunudur, ilk 30 dakika risk alacaktır. Akhisar saldırdı saldırmasına da işte bu arada Trabzonspor üçüncü golü bularak büyük bir avantaj yakaladı.

Önceden belirttiğim gibi önemli bir virajdı, geçmişte olduğu gibi Trabzonspor, Akhisar sahasına kimliğini bırakmadı. Kimliğini koydu, kendini tanıttı.

Bu maça sevindim sevinmesine de eski bir yönetici olarak ta belirtmek isterim ki yöneticilik bu kadar kolay bir iş değil. Zira bizim zamanımızda Trabzonspor bu kadar büyük meblağ borç altında değildi. Benim aklım arkadan gelen borçların yeni viraj döndüğümüz bu maçtan sonra yönetim kurulunun hakkını yemeyelim, alacaklılarla baş başa kalmasın.

Dışardan konuşmak kolaydır, bu süreçte kolay bir süreç değildir. Çoğu spor sever oynanan maça bakar artık Trabzonspor yönetimi de gelecek icraya, ödenecek paranın nereden geleceğine bakar. İşin gerçeği budur. Kazanmak güzel. Ne aradığımızı bildiğimiz için ne bulduğumuzu da anladık.