Hırsın ve ihanetin belgesi niteliğinde olup, tarihe ve yurt sevdalısı yüreklere not düşüren; İngiliz sevdalısı Damat Feritlerin ve ardılı bir sabık Genel Kurmay başkanının 1958’li yıllarda İzmir’in SIXATAK ( Amerikan 6.ncı Taktik Hava Kuvvetleri ) karargahında… Amerikalı generallere;

-Bu memleket bizim değil sizindir…

Diyebilecek denli, gözünü ve yüreğini karartmış zavallıların Millilik şalı altına saklanıp, bir ulusun geleceğini hayasızca pazarlamaya çalışmaları, anlık ya da bir zamanlık zafiyetin  sonucu değil, özellikle  kurgulanıp, özenle hazırlanmış bir büyük projenin uygulama aşamalarından sadece bir kesittir!...Yeraltı – Yerüstü kaynakları, İnsan potansiyeli ve Jeopolitiği nedeniyle Türkiye bütün zamanlarda Emperyal iştahları açan değişmez Hedef ülke konumunda olmuştur.

Emperyalist sinsi savaşların pek çok safhasında Psikoloji Bilimi başat rol oynamaktadır. Bu kirli oyunda sapmasız uygulanan yöntem;

-Bir ulusun Ulusal bilincini,

-İstenç ve Ulusal onurunu,

-Ulusal reflekslerini… Kırıp sönümlendirmektir.

Bu uygulamanın denenmiş, sonuç alınmış dünya menüsünde daha binlerce si  hazır ve nazır rezerv beklemededir!  Örneğin;

Tehdit ve Engel algısı yaratıp son zamanlarda özellikle varlığını hissettiren operasyonlarla,  Cumhuriyetin kurucu değerlerini başta Mustafa Kemal Atatürk  olmak üzere  sürekli hedefe taşıyıp,  hadsiz ve ahlaksız sorgulamalarla yıpratmaya çalışırsanız, o milletin tarihsel varlık nedenini tartışmaya açmış oluşunuz ki, bu da sizi … bu toprakların suyunu içip, havasını solumuş. Cumhuriyetin her türlü olanağından yararlanmış ama psikolojik olarak vatandaşlık bağını koparıp pusuya yatmış! Size çapkınca göz kırpan hainlerle buluşturacaktır.

Hasret ve özlemle beklenen bu mudur? Kaldı ki, Godot’u bekler gibi bir dala tüneyip beklemeyi daha başka neye yorabiliriz ki?

Ünlü fizyolog- psikolog ve hekim İvan Petroviç  Pavlov’un Refleks Kırılması tezi, umarım yukarıdaki sorunsalın izahına yanıt olabilecektir. Pavlov köpekler üzerine yaptığı klasik koşullanma deneyleriyle ünlüdür;

Köpeğe ilk olarak birkaç kez zil çalınır. Fakat köpek tepki vermez… ardından et verilir, köpeğin salyaları akar. Sonra et ile birlikte zil çalınır.

Daha sonra et verilmediği halde zil çalınır ve köpeğin ağzının suyu aktığı gözlemlenir. İşte bu şartlı reflekstir.

Hayvanın doğasında olmayan bir uyaran(zil sesi) onu doğasında var olan eti görmüş gibi heyecanlandırmaktadır. Ancak sürekli olarak zil çalar ama hiç et göstermezseniz, bir süre sonra şartlı refleks söner.

Süreklilik kazanması adına, arada bir et gösterilerek refleks pekiştirilmelidir.

Bir gün Pavlov’un Enstitüsünü su basar ve köpeklerin bir kısmı boğulur, bir kısmı da günlerce korkuyla titreşir… çünkü ölümden kıl payı kurtulmuşlardır.

Kurtarılabilenler tekrar Enstitüde toplanır.

Pavlov zil çalar fakat gelin görün ki köpeklerde tık yoktur.

Ve müthiş sonucu yakalar Pavlov;

Ağır travmalar, şartlı refleksleri ortadan kaldırmaktadır…

Pavlov, bu alandaki çalışmaları nedeniyle 1904 yılında Nobel Fizyoloji ve Tıp ödülü kazanmıştır.

Olabildiğinizce soluklanabileceğiniz Güzel bir hafta sonu dileklerimle.