Şöyle bir bakıyorum da son zamanlarda çalıştığı işte sızlananların sayısı bir hayli artmaya başladı. Gün geçmiyor ki birileri yeni girdiği işi bırakmasın.

Eminim ki kendi yakın çevremizde bu tür olaylara sıkça rastlıyoruzdur.

Daha işe yeni girmesine rağmen bir takım bahaneler uydurarak sebepsiz yere işini bırakanların sayısı azımsanamayacak kadar fazla.

Bu kişiler, girdikleri işlerde sebat etmedikleri için meslekte öğrenemiyorlar.

Kendilerini geliştirip vasıflı eleman olamıyorlar. Böyle olunca da bazı meslek grupları ne yazık ki vasıflı eleman bulamıyorlar. Bu durum şehrimizin kanayan yarası.

İş beğenmeyenlere çağrımız şu ki eğer bir iş yerinin patronu işçisinin hakkını sömürmüyorsa, kaçak işçi çalıştırmıyorsa, elinden geldiğince işçilerine yardımcı olmaya çalışıyorsa o iş yerini bırakanların aklından şüphe etmek gerekir.

Unutulmamalı ki günümüzde diplomalı ve diplomasız birçok kişi işe girebilmek için kırk takla atıyor. Ekmek artık aslanın ağzında değil midesindeyken ayağınıza gelen fırsatı tepmek açıkçası şükürsüzlük ve nankörlük oluyor.

Eğer çok daha iyi şartlarda iş bulabiliyorsanız mevcut işinizi bırakın ama bulamıyorsanız sebat edip işinize devam edin.

İş beğenmeyip iş bırakan özellikle genç arkadaşlarımıza söylüyorum.

İşsiz kaldığınızda ailenizin sırtını yük olduğunuzda daha mı mutlu olacaksınız?

İşsiz kaldığınız için çevrenizde mahalle baskısı olduğunda rahat mı edeceksiniz?

İşsizlik yüzünden güzel, mutlu bir geleceğin adımlarını atamayınca daha mı huzurlu olacaksınız? Bu olumsuzlukları daha da artırabiliriz.

Bu yüzden sebepsiz yere iş bırakıp sokaklarda boş boş gezmek yerine sebat edip kendinizi yetiştirip vasıflı eleman olmaya çalışın derim. Böylece hem kendinize hem ailenize hem şehrimize hem de ülkemize katkı vermiş olursunuz.

Şehrimizde bazı meslek dallarında vasıflı eleman açığını da kapatmış olursunuz.

Şu da unutulmamalı ki bazı meslekler, vasıflı eleman yetişmediği için ölmek üzere.

BİZ İŞİMİZİ YAPIYORUZ SİZ DE YAPIN!
Çal Mağarasının içler acısı halini geçtiğimiz günlerde haberleştirmiştik.

Oradaki eksiklikleri tek tek gazetemize taşıdığımızda siz değerli okuyucularımızdan çok olumlu geri dönüşümler alırken ne yazık ki bir kaç STK temsilci ise tepki gösteriyor.

İtirazları ise şu “Turizm mevsiminde bu tür olumsuz haberleri neden yapıyorsunuz, turizm zarar görür” diyorlar.

İyi ama Çal Mağarası başta olmak üzere bazı turizm merkezlerimiz perperişan vaziyette olsa daha mı iyi?

Turistler, o turizm merkezlerinin rezil halini görse çok daha mı güzel olacak?

Ne yani biz haber yapınca turist oraya gitmeyecek de o perişan halini görünce mi gidecek?

Şundan emin olun ki yerli ve yabancı turistler, turizm merkezlerinde o nahoş görüntüleri görünce şehirlerine veya ülkelerine dönünce bu çirkin görüntüleri anlatacaklar.

Ülkelerinde en iyi veya en kötü reklamı kendileri yapacaklar.

Bu yüzden diyoruz ki şehre akın akın gelen turistler, turizm merkezlerinde istenmeyen görüntüleri görmemek için daha güzel hizmet alabilmeleri için eksiklikleri yazmak, ilgili yetkililere hatırlatmak bizim görevimizdir.

Biz şehrimizin marka değerini artırmak, gelişimine katkı vermek adına işimizi yapmaya gayret ediyoruz; bence siz de kabahatinizi başkalarına atmaktansa işinizi yapmaya gayret edin. Yapıcı eleştirilere kulak tıkamak yerine olumsuzlukların ortadan kaldırılması için çabalayın.

Bu arada Trabzon Büyükşehir Belediye Meclisi’nde Çal Mağarasının olduğu bölgede eksikliği hissedilen turizm tesisinin de önünde engel kalmadı. Çal Mağarasına yakın bölgede yer alan 2252 numaralı parsel turizm alanı olarak 1:1000’lik plana işlendi. Meclis üyeleri oybirliği ile kabul etti. Bu atılan olumlu adım için teşekkür ediyoruz.

Umarız en kısa sürede turizm tesisi yapılır.