Staj ve çıraklık adı altında çalışan çocuk işçi sayısındaki artışla birlikte yaşanan iş kazaları da Türkiye'nin gündemine gelmeye başladı. Konuya ilişkin gazetemize açıklamalarda bulunan Eğitim Sen Trabzon Şube Başkanı Muhammet İkinci, şu ifadelere yer verdi: “Çocuk işçilik yasal ve meşru hale getiriliyor. MESEM’lerde eğitim alan çocuk sayısı 900 bine yükseldi. Patronlar için bu, ücret pazarlığı yapamayacak, ücreti eksik yatırdığında susturabileceği veya şiddet uygulayabileceği çocuk işçi ordusu anlamına geliyor. MESEM kapsamında işletmeler ile yapılan protokoller öğrencileri örgün eğitimden çıkararak işçileştirmektedir. Öğrenciler MESEM bünyesinde haftada 4 gün ucuz bir şekilde istihdam ediliyor. Ekonomik anlamda yoksullaşmanın getirmiş olduğu bir tablo ile karşı karşıyayız. Aileler yoksullaştıkça çocuklarını MESEM bünyesine aldırıyorlar. Bakanlık eliyle çocuklar, işçiliğe itiliyor. Bakanlık aslında mevcut haliyle zorunlu eğitim süresini de Anayasa’ya aykırı olarak uygulayarak suç işliyor. Bu çocuklarımızın ihtiyaçları karşılanarak kamucu bir anlayışla sosyal, duygusal, akademik, mesleki gelişimlerini çocuk işçileşmeden sürdürebilecekleri bir eğitim modeli üzerine tartışmamız ve kurmamız lazım.”

ÇOCUKTAN İŞÇİ OLUR MU?

Trabzonspor üçüncülük için avantaj peşinde Trabzonspor üçüncülük için avantaj peşinde

“Çocuklarımızın yaşamını sermayenin çıkarı uğruna tehlikeye atıyoruz. Özellikle meslek liselerinde çalışan öğretmenlerden aldığımız bilgi MESEM kapsamına alınan öğrencilerin işverenler tarafından okula gönderilmek istenmediği, devletin öğrencilerin masraflarını karşılayıp işverene masraf olmaması nedeniyle işverenler tarafından tercih edildiğini görüyoruz. AK Parti iktidarı, mesleki eğitim merkezleri (MESEM) ile çocuk işçiliğine kılıf uydururken bu kapsamda çalıştırılan öğrenciler ya iş kazalarında yaralanıyor ya da iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. MESEM kapsamında çalıştırılan öğrenciler, uzun mesai saatleri, ağır çalışma koşullarının altında hayattan kopartılıyor. Haftada bir gün okula dört gün ise işyerine giden öğrencilerin çalıştırıldıkları şantiye, oto tamirci gibi birçok işyerinde ise denetimsizlik kol geziyor. Uzun saatler ve ağır koşullarda çalışma sonucu oluşan yorgunluk kazalara davetiye çıkarıyor. İşletmelerin imzalanan protokollere uyup uymadığı konusunda yapılan denetimlerde eksiklik var. Yüksek sesle sormalıyız! Çocuktan işçi olur mu? Olmaz. Çocukların yeri okullardır işletmeler, fabrikalar değil. Onların adı çocuk. 18 yaşının altındaki çocuktur, yeri okullardır. Öğretmenlerinin yanıdır. Bunu unutmamamız gerekir.”

Kaynak: Merve Altuncu - Karadeniz'de Sonnokta