Milli Eğitim Bakanlığı’nın, her yıl bir takım yeni kararlar alıp, bunları basın-yayın organlarından iddialı bir şekilde duyurup, sene sonu gelmeden uygulanmasını yeterince denetlemediği için bu kararların kendiliğinden ortadan kalktığına çokça şahit olmuşuzdur. Bu yılda bakanlığın yeni bir kararının duyurulduğunu hepimiz gördük, işittik, televizyonların haber programlarından seyrettik. Bu eğitim-öğretim yılı itibari ile okul kantinlerinde logolu ürünlerin satılacağı, bunun dışında ürünlerin satılamayacağı, öğrencilerimizin sağlıklı besinlerle beslenmesinin çok önemli olduğu, bunun için sağlığa zararlı ürünlerin okul kantinlerinde satılamayacağı Milli Eğitim Bakanlığı’nca duyuruldu. Veliler gibi hepimiz bu habere ve karara sevindik. Öyle ya artık çocuklarımız obez olmayacaktı, sağlıksız ürünler yerine, kontrol edilmiş, güvenilir, sağlıklı ürünlerle besleneceklerdi, bunu kim istemezdi ki!

Ancak gelin görün ki; kısa süre sonra bakanlık ikinci bir duyuru yaparak, şirketlerin ürünleri ayırt edici damgalama işlemlerinin hazır olmadığı, bundan dolayı uygulamanın gelecek yıla ertelendiği duyuruldu. Yani bu karar daha uygulanmadan ortadan kalktı. Bir kere ürünlerin okul kantinleri için damgalanmasının veya logolu ambalajlarda sunulmasının öyle bir yıl ertelemeye sebep olacak büyük bir çalışma gerektireceği kanaatinde değiliz. Muhtemeldir ki, şirketler bu dönem için ürünlerini bu kararın alınması tarihinden önce çoktan hazırlayıp stoklamışlardı. Bunların yeniden ambalajlarının değiştirilmesi maliyetli olabileceği için uygulama bir yıl ertelenmiştir.

Ne diyelim, demek ki; bakanlığın açıklamasına göre, 20 milyona yakın öğrencimiz bir yıl daha sağlıksız yiyeceklerle beslenecekler! Bakanlık bürokratlarının bu kadar hayati bir konuda bile, okullara ürün hazırlayan firmalara danışmadan, alınacak kararın uygulanabilirliğini ölçmeden, “mal bulmuş mağribi” gibi hemen kamuoyuna açıklama yaparak neyi hedeflediklerini anlamak gerçekten çok zor!

Kaldı ki, ülkemizde sağlıklı beslenmek sadece 20 milyon öğrencinin değil, geriye kalan 60 milyon insanımızın da en temel hakkıdır. Beslenme bozukluklarının sebep olduğu hastalıkları tedavi etmek için devlet akıl almaz paralar harcamaktadır. Bu nasıl bir iştir ki; sadece şirketler para kazansın diye sağlıklı yiyeceklerin kontrolünü devlet gereği gibi yapamıyor ama ayni devlet bunun sonucunda milyarlarca dolar değerindeki sağlık harcamalarını vatandaşı için yapabiliyor. Doğrusu kalkınmış medeni ülkelerde olduğu gibi, devletin en önemli görevinin toplumun sağlığı olduğu gerçeğinden hareket edilerek, üretimden tüketime bütün gıda ürünlerini devlet olması gereken gibi sıkı bir denetime tabi tutmalıdır. Bu açıklamada da olduğu gibi; kimine sağlıklı yiyecekler, kimine gelişigüzel yiyecekler önererek, toplumsal ayrıştırma yapmamalıdır.

Kanaatimize göre devlet sadece sağlıklı yiyecekler konusunda toplumun bütününü hedef alan bir sistematik ile hareket edip, uygulamayı hayati derecede takip ederse, hem toplumumuz sağlıklı ve mutlu olur ve hem de devletin kasasındaki, sağlıksız yiyeceklerin sebep olduğu hastalıklara harcanan milyarlarca dolar para ülkenin kalkınması için kullanılır.

Yetkililere önerimizdir, yazıktır, günahtır, ayrıca bu işin vebali vardır, bilmiş olalım.