Yahya Kemal'in Süleymaniye'de Bayram Sabahı şiirinde "Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı" diye tarif ettiği bu ordu; mazlumlara, pınar olmak için sefere çıktı.

Türkiye'yi basiretsiz, beceriksiz, yalandan cüretkarlık yapan bir devlet olarak görenler Barış Pınarı Harekatı'nın başlamasıyla ağız değiştirdiler. Şimdi ABD'nin çizdiği sınırlarla, onun emir ve talimatlarıyla hareket ettiğmizden bahsetmeye başladılar.

Yani bir türlü Türk'ün gücünden bahsetmeye dilleri cevaz vermiyor.

Ben yıllardır; "Türk bir şeye karar verirse onun önünde duracak bir güç yoktur. Özellikle bölgemizde böyle bir gücün olduğuna inanmıyorum" derdim.

Bu görüşüme milliyetperverliği sulanmış bazı arkadaşlar "Yahu abartıyorsun, Türk, falan devlet izin vernezse tuvalete dahi gidemez" derlerdi. Bunu söyleyenler arasında tarih tahsili yapmış kişiler de vardı. Hangi şuurla bunlara berat verilmiş orasını bilemem ama kendi milletini böylesine acz içinde görmeyi bir diplomayla da açıkçası ilişkilendirmek istemiyorum. Bu biraz tıynet meselesi deyip geçelim.

Burada ta Serv'den beri öncelikle bir Kürt devleti sonra ise bu devleti Büyük İsrail'in payandası yapma isteği olageldi. Hatta acemi bir şekilde iktidara gelen bugünkü hükümet güneyimizdeki mayınlı arazileri İsrail'e ihale ile veriyordu. O zaman FETÖ'nün de karar süreçlerinde etkileri vardı. Çok şükür ki devletimizin zinde gücü MHP ayağa kalktı, bu aymaz girişim ülkücülerin direnciyle akamete uğratıldı. Burada Vatan Partisi'nin de duruşunu takdirle yadetmem gerekir.

Sonra hükümet yıllar geçtikçe tecrübelendi. Bazı safralardan da arındı. Vesayet odakları ile FETÖ devreden çıkınca da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan naturasında var olan milli ve yerli politikalara var gücüyle sarıldı.

Ben yıllardır yazdım. Dedim ki "Ne Abdullah Gül'e, ne Hüseyin Çelik'e, ne de Bülent Arınç'a Türk milleti güvenle yaslanmamalı".

Niye bunları söyledim. Bu ve bunlara benzeyen şahıslar benim şahsi muarızlarım değil. Hatta içlerinden Hüseyin Çelik üniversitede iki yıl hocalığımı yaptı. Oradan tanırım ben onu. Onun milli çizgiden çok uzak, daha çok dini ve etnik, gayrı unsurlara sempatik davrandığını ben yaşayarak gördüm. Onu Mİlli Eğitim bakanı yaptıklarında "eyvah" demiştim. Nitekim Cumhurbaşkanı FETÖ darbe girişiminden sonra bu tür bu milletten yana netliği olmayanları postaladı. Ben de o günden sonra Ak Parti'ye mesafeli duruşumu kaldırdım. Zaten süreç içinde milliyetçi duruşa yakınlaşan bir iktidar ortaya çıktı.

Barış Pınar'ı Harekatı gerçekten bende büyük bir özgüven yarattı. Aynı özgüveni milletimizin ekseriyettinde de görüyorum.

Harekatın askeri ve siyasi hedeflerine varmasını diliyor, kahraman ordumuza muzafferiyetler diliyorum.