Defne yaprağından damlayan habbeler gibi o berrak gözyaşları eteklerine düşüyordu. Büyük bir acı yüreğini kaynatmış, kemikleri etini yakacak kadar korlaşmıştı. Bu derdin bir kısmını dışarı atmazsa yaşayamazdı.

Elemi büyük insanlara söz ile temas etmek ne kadar da kifayetsiz geliyor. Bir şey demek ihtiyacı duyuyorsunuz ama dudağınızdan çıkan sözler bu acıya merhem olabilir mi diye düşündüğünüzde ziyadesiyle tıkanıyorsunuz.

Bu gel gitler içinde "Allah sabırlar versin" diyebildim. Yüzüme öyle acı acı baktı ki "Başın sağ olsun" yerine Hakk'ı koyarak taziye dilememin bir şark kurnazlığı olduğunu hissettirir gibiydi o bakışlar. Yine de "Evlatlar sağ olsun" demeyi ihmal etmedi.

Vatana bir aslan yetiştirmişti. Kader ona şehitlik yazmıştı. Geri kalanlar yeisin en nemlisini yaşasa da "şehitlik" makamının bir vakarı olduğunu yine de hissettiriyorlardı etraflarına vücut dilleriyle.

Hakkari'de, vatanın en sarp dağlarında emperyalizmin pususuna düşmüşlerdi. Tetiği çeken bir Kürt haini olsa da aslında o tetiğin çok uzaklardaki bir el tarafından düşürüldüğü malumumuzdu.

Dünyanın en güzel topraklarının sahibi olmak günbegün bedel istiyor anlaşılan. Geri kalanlar rahat yaşsın, ırzlarını, namuslarını muhafaza ederek bir hayat sürsün diye daha zürriyeti meyve vermeden solan güllere biz borcumuzu bir baş sağlığı ile ödeyebilir miyiz!

Aydınlarımız bu hakikati idrak edebilmiş mi!

Öz evlatlarına acımak yerine uzak diyarların zıdıklarına ağıtlar yakanlar utansın.

Biz acının üssüne dönelim...

Evlat acısını yaşayan o annelere sözle teskinlik verebilir miyiz! O anneler de şehit aslında. Yaşayan şehitler onlar. Zaten şehit olan evlatlar için yüce dinimiz "Şehitlere ölü demeyiniz onlar diridirler" dememiş miydi?

Yıllar evvel şehit olan sıra arkadaşımın şehit annesini kaybettik geçen günlerde. Aslında onlar bu dünyaya göz kapayıp ebedi dünyaya göz açan insanlar. Onlara bu nedenle öldüler diyemiyorum. Onlar aslında ölümü öldürdüler. Ebedi hayatı kazandılar.

Şehit annemin cenazesine gidemedim. Uzakta olmamızın ve haberdar edillmeyişimizin ıstırabı içindeyim.

Neyse zaten onlar ölü değiller, mekânlarına sonradan da varsam belki sitem edebilirler ama o vatasever ruhlarıyla yine de "hoş geldin" derler.

Lisemizin adını arkadaşımın ismiyle değiştirdiklerinin üstünden 30 yıl geçti. Artık onun diri olduğunu lisemizi her ziyaretimde görüyorum.

Hakkari'nin tapu kaydı olan arkadaşım, birilerine mesaj versin isterim. Kerkük'te tapu kayıtlarını yakan korsanlara "Kağıt tapuları yakabilirsiniz ama Türk'ün kanıyla yazdığı tapuları asla yok edemezsiniz" . Hakkâri’nin tapusu benim arkadaşımda... Varsa itiraz eden "Halep ordaysa arşin de burada" diyorum.