Bir can kaybının dahi acısı tarifsiz ancak korona virüsle mücadelede görüyoruz ki ülkeyi dünyaya kıyasladığımızda çok da kötü durumda değiliz.

Kısa sürede prangalarımızı söküp özgürlüğe kavuşmak istiyorsak tedbiri elden bırakmayıp, rehavete de kapılmamalıyız.

İşte o zaman bu işin üstesinden gelebiliriz. Hepsi kendi elimizde yani.

O yüzden çok önemli bir işimiz yoksa yasak falan beklemeden evde kalmaya devam.

Başka çaremiz yok çünkü.

AKSİNİ YAPMAYALIM
Hafta sonu sokak yasağının sürece olumlu katkılarını gördük.

Bunu konunun uzmanları söylüyor.

Lakin iki gün yasakla evde kaldık diye diğer beş gün tam aksini yapıp sokağa çıkmayalım, durumu da tersine çevirmeyelim.

O beş gün özgürlük anlamına gelmiyor. Sakın ama sakın bunu yapmayalım.

KUL HAKKI!
Ben/sen evde otururken öyleleri var ki sokakta tabiri caizse cirit atıyor.

Tüm çağrılara kulak tıkayıp işi olmasa da gezip tozuyor.

Böylelikle sadece kendini değil hepimizi de tehlikeye atıyor.

Hani; hepimiz inanıyoruz ya kul hakkı var diye.

Biz evde otururken gereksiz yere sokağa çıkanlar kul hakkına girmiyor mu peki?

Bunu cevaplamak için ilahiyatçı olmaya gerek yok. Pekâlâ giriyorlar.

Günahı boyunlarına.

AŞAĞILAMAK NİYETİNDE DEĞİLİM
Bilen de yorum yapıyor, bilmeyen de.

Kimseyi aşağılamak niyetim yok ama herkes her konuda konuşmak zorunda değil!

Yok efendim, bayram namazı ile süreci sonlandırabilir bayram sürecinde de üç gün boyunca çektiğimiz sıkıntıyı üzerimizden atmak için gezip dolaşabilirmişiz.

Bunu bazı çok bilirler yazıp çiziyor.

Bekleyin!

Daha önümüzü görmedik.

Bu gaflete düşmek telafisi olmayan sıkıntıyı başımıza getirebilir.

Bakanlık tarafından sürecin normale döndüğü belirtilmeden bu yorumları yapmak çok da sağlıklı değil.

Fazla değil biraz sağlıklı düşünelim, sonrasında klavyenin başına oturup yazıp çizelim.

Bilinçsiz yorumlardan kaçınalım.

Zor değil bu, kaçının.