Medicalpark Yıldızlı Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Kadir Göde, boyun ve bel fıtıkları, kireçlenme, Prp, kök hücre konularında açıklamalarda bulundu.

BOYUN FITIĞI NEDİR?
Boyun fıtığı, boyun omurları arasındaki kıkırdağın omurilik kanalına doğru yer değiştirmesi sonucu kola gelen sinirlere ve omuriliğe baskı yapması ile oluşan hastalıktır. Boyun omurları omurga sisteminin en hassas omurlarıdır. Bu nedenle boynun her yöne hareketini sağlayan disk yapısında görülen kayma ve hasar boyun bölgesine zarar verir.

BOYUN FITIĞINDA RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Boyun omurları arasındaki kıkırdağın dejenerasyon dediğimiz yıpranması. Ani ve hazırlıksız boyun hareketleri yapmak.  Ağır kaldırmak, ani ters dönüşler yapmak. Baş öne eğik olarak uzun süreli çalışmak veya bilgisayar başında uzun süre aynı pozisyonda kalmak (masa başı işleri.) Özellikle emniyet kemeri takmadan araba kullananlarda ani fren yapılması veya trafik kazası. Geçirilmiş boyun travması, spor yaralanmaları.

BOYUN FITIĞININ TANISINDA KULLANILAN YÖNTEMLER NELERDİR?
En önemli tanı yöntemi hastanın klinik muayenesidir. Ayrıca tanıya yardımcı olan Servikal MR, bilgisayarlı tomografi, EMG’den de yararlanılır.

BOYUN FITIĞININ EVRELEMESİ NASIL YAPILIR?
Boyun fıtığı tanısı alan hasta aşağıdaki klinik durumdan herhangi birinde olabilir.  Şiddetli boyun ağrısı ve veya kola vuran ağrı. Orta düzeyde sık tekrarlayan ağrılar. Ağrıyla birlikte kolda kuvvetsizlik veya uyuşma gibi sinir hasarı bulguları. Ağrıyla birlikte kollar ve ayaklarda kuvvetsizlik ve uyuşma. Kürek kemiğine veya göğüs ön duvarına yansıyan ağrı. Kollar ve ayaklarda giderek artan güç kaybı ve uyuşma, ağrı ön planda olmayabilir (Tekrarlayan boyun fıtığı ataklarını takiben omurilik kanalında kireçlenmeye bağlı daralma.)

BOYUN FITIĞI TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Sadece ağrı varsa: İstirahat, ilaç tedavisi, boyunluk, fizik tedavi. Ağrı ve uyuşma varsa: Fizik tedavi , fizik tedavi, kaplıca tedavisi  boyun egzersizleri, uyuşmaya yönelik ilaçlar.  Güç kaybı varsa: Önce istirahat, boyunluk, ilaç tedavisi,  Tedaviye rağmen güç kaybında düzelme olmaz hatta daha da ilerlerse  cerrahi tedavi.

BEL FITIĞI NEDİR?
Bel fıtığı omurgalar arasında bulunan disk denilen elastiki kıkırdak dokunun omurgaların basısı nedeniyle etrafındaki lifleri yırtarak omurilik kılıfından çıkan ve bacağın çeşitli bölgelerine giden sinirleri sıkıştırmasıyla oluşur.

BEL FITIĞI KİMLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR?
Tıp dilinde disk hernisi olarak adlandırılan bel fıtığının toplum içinde rastlanma sıklığı onda bir gibi yüksek bir düzeydedir. Bel fıtığı en sık 35-50 yaş arasında ve her iki cinste de eşit olarak görülür.

BEL FITIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR?
Belde veya bacakta dayanılmaz ağrılar. Hareketlerde kısıtlılık. Topallayarak yürüme. Vücudun bir tarafa doğru eğilmeye başlaması. Bacaklarda uyuşmalar. Kuvvet kaybı oluşmaya başlaması. Bacakta incelme başlaması. Nadiren idrar yapamama. İdrar veya dışkı kaçırma.

BEL FITIĞI TANISI NASIL KONUR?
Tanı için yine en değerli yöntem hastanın muayenesidir. Günümüzdeki modern tanı yöntemleri manyetik rezonans (MR),  bilgisayarlı tomografi ile bel fıtığı teşhisi kolaylıkla konulmakta ve derecesi belirlenebilmektedir.

BEL FITIĞINDA NELER DİKKAT EDİLMELİDİR?
Hareketsiz bir iş ve hayat tarzı da bel fıtığı için risktir. Daha çok oturarak çalışmak risklidir. Şişmanlık risktir. Biliyorsunuz şişmanlık neye risk değil ki? Spor yapıyorum diye rastgele hareketler yapmak risktir. Ağır şeyleri kaldırmaya çalışmak risktir. Yanlış duruş ve oturuşların tamamı risktir. Huzursuz bir ortamda ve stres içinde yaşama. Uzun süre otomobil sürmek. Bedensel faaliyetlere ısınmadan başlamak da risktir.

BEL FITIĞI TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Hasta eğitimi, belini nasıl kullanacağı, riskli hareketler, egzersizlerin önemi mutlaka anlatılmalı ve varsa endişeleri giderilmelidir. Akut dönemde yatak istirahati ve ilaç tedavisi. Ağrı azalmaya başlayınca Fizik tedavi, egzersizler, yüzme, ilaç tedavisi. Kronik dönemde basit ağrı kesiciler, uyuşmaya yönelik ilaçlar, egzersiz ve yüzmeye devam. İdrar veya dışkılama sorunları varsa veya genital bölgede süvari yaması şeklinde uyuşma varsa, ilerleyen güç kaybı varsa acil cerrahi tedavi uygulanmalıdır.

KİREÇLENME “ARTROZ” NEDİR?
Halk arasında kireçlenme olarak bilinen hastalık ya da tıbbi adı ile “artroz” veya “osteoartrit” eklemlerde meydana gelen aşınma ve yıpranma sonucu ortaya çıkar. Kemiklerimizi birbirine bağlayan eklemlerimizde, karşılıklı kemik yüzeyleri üzerini kaplayan ve ağrısız ve kaygan hareketi sağlayan eklem kıkırdağı bulunur. Yıllar içinde bu parlak ve düzgün yüzeyli doku aşınır, yıpranır ve yer yer eklem aralığına dökülerek altındaki kemik ortaya çıkar.

EN ÇOK HANGİ EKLEMLERİ TUTAR?
Artroz en sık yük taşıyan eklemlerde görülür. En fazla diz eklemi olmak üzere, kalça, el parmaklarının uç eklemleri ve elde baş parmağın kök eklemi ve omurga sık olarak tutulur.

BELİRTİLERİ NELERDİR?
Artrozun en önemli bulgusu ağrıdır. Önceleri eklemi kullanmakla artıp dinlenmekle geçen ağrılar, hastalık ilerledikçe kalıcı hala gelebilir. Eklemlerde şişlik, kemik çıkıntılar ve şekil bozuklukları ortaya çıkar. Kemik yüzeylerin birbirine sürtünmesi sonucu karda yürümeye benzeyen kıtırtı şeklinde sesler duyulabilir.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Artroz için en önemli risk faktörü yaştır. 65 yaşın üzerindeki kişilerin üçte birinde röntgen grafileri ile saptanan artroz bulguları vardır. Obezite en önemli faktörlerden birisidir. Yaştan bağımsız olarak obez kişilerde artroz riski erkeklerde 2 misli, kadınlarda 3 misli artar. Ağır ve zorlayıcı işlerde çalışma bir diğer risk faktörüdür. Bilinmeyen nedenlerden dolayı kadınlarda artroz erkeklere oranla iki misli daha sık görülür.

KORUNMAK İÇİN NE YAPILMALIDIR?
Eklemlerde artroz oluşmasını önlemek için en önemli faktör obeziteden kaçınmaktır. Yürüme sırasında vücut ağırlığının 3 ila 6 misli diz eklemine biner, bu nedenle bir kilo fazla bile olsa bu dize 6 kg olarak yansıyacaktır. Aşırı kiloların eklemde oluşturduğu anormal yükler, kıkırdak dokusunda geri dönüşü olmayan hasarlara yol açar ve beklenenden çok daha erken yaşta artroz görülmesine neden olur.

PRP NEDİR?
PRP (platelet rich plasma), platelet/trombosit hücrelerinden zengin kan demektir. PRP uygulamasında kişinin kendi kanından elde edilen platelet hücreleri ve büyüme faktörlerinden zengin plazma kullanılır.

PRP’NİN FİZİK TEDAVİDEKİ UYGULAMA ALANLARI NELRDİR?
Diz eklemi kireçlenmesi-aşınması (osteoartrit).  Dizde menisküs yırtıkları. Dizde ön çapraz bağ ve iç çapraz bağ yaralanmaları. Erken yaş kıkırdak aşınmaları. Omuz ekleminin kronik tendinitleri. Topuk dikeni (Plantar Fasiit). El bileği tendiniti. Tenisçi dirseği. Kırık iyilişme sorunları (Kaynamama). Sporcularda iyileşmeyen stres kırıklarının tedavisinde. Ayak bileği iç ve dış yan bağ yaralanmaları.

PRP NİN YARARLARI NELERDİR?
Ağrıları azaltır. Eklem kireçlenmelerini yavaşlatır. Eklem fonksiyonlarını iyileştirir. Vücudun hasarlı dokuları kendi kendini tamir etmesini sağlar. Doğal ve güvenli bir yöntemdir. Kişinin kendi serumu kullanıldığından allerji sorunu bulunmamaktadır.

PRP HANGİ DURUMLARDA UYGULANMAZ?
Pıhtılaşma bozukluğu olanlarda, trombosit sayısı düşük olanlarda, tedavi edilecek bölgede enfeksiyonu olanlarda, ateşli hastalıklarda, kronik karaciğer hastalıklarında, heparin ya da warfanin gibi kan sulandırıcı kullananlarda, kanser hastalığı bulunanlarda uygulama yapılmaz.

PRP-CGF-CD+34 KÖK HÜCRE NEDİR?
Hastanın kendi kanı kullanılarak hasarlı dokuların iyileştirilmesi yöntemidir. Doku hasarlarında iyileşmeyi sağlayan kanın ana elemanları trombositler (kan pulcukları) ve bunlardan salınan Growth faktörlerdir. (büyüme faktörleri). İyileşmenin bu mekanizması bazı doku hasarlarında  yetersiz kalabilir ve kronik hastalıklar ortaya çıkar. Örneğin kronikleşmiş bel fıtıkları, sinir hasarları, eklem kireçlenmelerinde durum aynen bu şekildedir.  Bu durumlarda trombositler, growth faktörler ve kanda az miktarda bulunan kök hücrelerin(CD34) konsantre edilip hasarlı dokulara verilerek iyileşme sağlanabilir.

KARIN YAĞINDAN KÖK HÜCRE NEDİR?
Karın yağının alınması için hastadan anestezi altında küçük bir müdahale ile doku alınır. Hücre ve doku merkezinde, yağ dokusu birçok işlemden geçerek milyonlarca saf kök hücre elde edilir. Sonrasında elde edilen bu kök hücre açısından zengin hücre konsantrasyonu, klinikte hastanın şikayeti olan bölge veya bölgelere iğne yardımıyla zerk edilir.

KÖK HÜCRE HANGİ HASTALARA UYGULANIR?
Bel- Boyun: Fıtıklar, sinir basıları. Diz Ve Kalça Kireçlenmelerinde: Dizdeki ve kalçadaki  kireçlenmelerde, bağ ve menisküs yırtıklarında, kıkırdak zedelenmelerinde, tendon iltihaplarında. Omuz: Omuzda sık görülen tendon iltihaplanmalarında, travmatik yaralanmaya bağlı sekellerde, eklem kireçlenmelerinde. Dirsek-el: Tenisçi ve golfçü dirseği, tendon iltihaplanmaları. Ayak: Topuk dikeni, tendon iltihaplanmaları. İyileşmeyen yara tedavilerinde.

KÖK HÜCRE KAÇ SEANS UYGULANIR?
Hastalığın durumuna göre 2-3 ay aralarla uygulanan 1-4 enjeksiyon yeterli olmaktadır.

YAN ETKİSİ VAR MIDIR?
Kişinin kendi kanından hazırlandığı için sterilite koşullarına uyulduğu takdirde enjeksiyon sonrası hafif ağrı dışında ciddi bir yan etkisi yoktur. Uygulama yapıldıktan sonra, ağrı olursa buz uygulaması ve parasetamol türevi ağrı kesicilerin kullanılabilir. Non-steriod anti-inflamatuar ilaçlar (voltaren, naproksen, majezik gibi) Uygulamanın etkinliğini azaltacağı için önerilmez. Uygulama sonrası zorlayıcı egzersiz ve spor önerilmez. Basit germe egzersizleri yapılabilir, ancak ağır dirence karşı ağırlık çalışmalarından kaçınılmalıdır. Bandajlar uygulanabilir.

Hazırlayan: Turan SAKA

Editör: Haber Merkezi