Medical Park Karadeniz Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Hasan Turgut, taş hastalıkları, kapalı böbrek ameliyatı, prostat kanseri ve Ramazan’da oruç tutanlar hakkında önemli bilgiler paylaştı.

BÖBREK TAŞI NEDİR?
Böbrek taşı böbreklerin içerisinde çeşitli maddelerin kristalizasyonu ( taşlaşması) sonucu oluşan maddelerdir.

BÖBREK TAŞI  KİMLERDE OLUR?
Erkeklerde kadınlara göre daha sıklıkla oluşur ( oran 3:1). Dünyada her yerde ve her iklimde görülebilmektedir. Sıcak mevsimlerde daha sık oluştuğu gözlenmektedir ( vücudun su kaybının daha fazla olmasına bağlı olduğu düşünülmektedir). Diyetin taş oluşumunda önemli bir faktör olduğu kabul edilmiş olmakla beraber bazı taşların oluşumunda daha fazla olarak önem kazanabilmektedir.

NE GİBİ  ŞİKAYETLER OLABİLİR?
Böbrekte yerleşmiş bir taş dayanılmaz derecede ağrı yapabileceği gibi hiç veya çok az da ağrı yapabilir. Taş üreter borucuklarına düşebilir ve bu durumda şiddetli ağrı yapma ihtimali daha artmaktadır. Hangi taşların daha az hangilerinin ise daha fazla ağrıya neden olabileceğini tahmin etmek zordur.

ÜRETEROSKOPİK TAŞ TEDAVİSİ  NEDİR?
Bu teknik, idrar borusunda mesaneye ve buradan da dar olan üreterlere teleskop ile girilerek direk görüş altında, buradaki taşın parçalanması veya direkt olarak çıkarılması işlemidir.

KAPALI BÖBREK TAŞI AMELİYATI(PNL) PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİ NASIL YAPILIR?
Perkütannefrolitotomi ya da PNL orta yada büyük boydaki taşların (2 cm ve daha üzerindeki taşlar) böbreklerden alınması amacıyla yapılan endoskopik bir operasyondur. Operasyon için hastanın sırt bölgesinde 8-9 milim bir kesi yapılarak buradan böbrek içerisine nefroskop adı verilen optik enstrüman geçirilir. Böbrekteki taş parçalara ayırılır ve parçalar aynı kesiden dışarı çıkarılır.

(PNL) İŞLEMİNİN AMACI NEDİR?
PNL operasyonundaki amaç böbrekteki taşı çıkartmaktır. Bu sayede taşa bağlı olarak böbrekte meydana gelen ağrı, enfeksiyon ve idrar yollarında kanama varsa ortadan kalkar. Böbrekte oluşan taşlar kristal taneleri kadar ufak yada bir tenis topu kadar büyük olabilir.

Genel olarak bakıldığında böbrekte oluşan taşların çoğunluğu (%80) kendi kendine hasta tarafından düşürülebilmektedir.

Birçok taş çeşidi vardır. Taşların %80’ini kalsiyum oksalat taşları, %5 kadar olanını ürik asit taşları, %2 kadarını ise sistin taşları oluşturur.

TAŞ OLUŞUMUNDAKİ RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
*Erkek cinsiyeti (3-4 kat daha fazla risk) *Ailede taş bulunma öyküsü ,(özellikle 1. dereceden akrabalarda taş olması, taş oluşturma riskini çok arttırır),*30 yaş civarıDiyet (yüksek protein ve oksalat içerikli yiyecekler), *Dehidrasyon (az miktarda Sıvı alımı, çok terlemesi olan insanlar konsantre idrar üretirler. Bu kişilerde idrarda kristal oluşumu ve taş oluşumu artar.), *Bazı metabolik hastalıklar vücuttan sıvı atılımını azaltabilir, idrar içerisindeki tuz atılım miktarını arttırabilir ya da kalsiyum oksalatın bağırsaklardan emilimini arttırabilir.

PROSTAT BEZİNİN EN SIK RASTLANAN HASTALIKLARI NELERDİR?
BPH olarak adlandırılan İyi Huylu Prostat Büyümesi , Prostat Kanseri ve prostat bezinin iltihabi hastalıkları(prostatit) en sık rastlanan prostat hastalıklarıdır.

PROSTAT BEZİ İLTAHAPLARINDA(PROSTATİT) ŞİKAYETLER NELERDİR?
Ürogenital yakınmalarla ( idrar yaparken yanma , batma , sık idrar çıkma , gece idrar kalkma, zorlanarak idrar yapma , bel ağrısı , apış arasında ağrı ve yorgunluk vs. ) başvuran hastaların % 25 ine prostatit tanısı konmakta ve erkeklerin % 50 si yaşamlarının herhangi bir döneminde prostatit nedeniyle incelenmektedir.

PROSTAT BEZİNİN İYİ HUYLU BÜYÜMESİ ( BPH ) NEDİR?
60 yaşın üstündeki erkeklerin % 50'si, 70-80 yaşlarındaki erkeklerin % 80'i, prostatın kanser olmayan büyümesi ya da tıbbi terimi ile "Benign Prostat Hiperplazisi" (BPH) problemi yaşar. Gerçekte ise büyüyen prostat değil, "adenom" adı verilen bir kısım hücre grubudur.

BPH ‘da NE GİBİ ŞİKAYETLER OLMAKTADIR?
Prostat bezinin yaşlanmayla birlikte büyümesi ve idrar kanalına baskı yapmaya başlaması, çeşitli şikayetlere sebep olur.

Prostat büyümesi;
*sık idrara çıkmak,
*geceleri idrar hissi ile uyanmak,
*idrara başlarken bir süre beklemek,
*idrarı kesik kesik boşaltmak,
*idrar yaparken zorlanma,
*idrarın çatallı çıkması,
*mesaneyi tam olarak boşaltamama,
*tuvaletten çıktıktan çok kısa bir süre sonra tekrar idrar hissi duymak,
*ani idrar sıkışmaları hissetmek,
*bazen idrarı tutamamak belirtileriyle kendini gösterir.

Prostat kanseri biyopsi tekniği nasıl olmalıdır?
Prostat biyopsisi, Transrektal Ultrason (TRUS) eşliğinde en az 10-12 odaktan yapılmalıdır. Ultrason eşliğinde makattan girilerek prostattan parça alınma işlemidir. Lokal anestezi altında yapılır, genellikle genel anestezi kullanılmaz. Biyopsi sabahı lavman ile bağırsak temizliği yapılır ve bu işlem için hastanede yatmak gerekli değildir.

PROSTAT KANSERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ?
Suçlanan ana unsurlar şunlardır;

*Aile hikayesi,*Yaşlanma *Erkek , eğer yeterince uzun yaşarsa örneğin 100 yaşına kadar yaşanabildiği takdirde ; hemen hemen tüm erkeklerde prostat kanseri gelişir. *Yaş arttıkça prostat kanseri gelişme riski artar. *Prostat kanserlerinin %85'i 65 yaşın üzerindeki erkeklerde saptanır. *Ayrıca ağır metal sanayinde kullanılan kadmiyum elementi de bilinen risk faktörlerindendir.

PSA NEDİR ?
PSA ( Prostat Spesifik Antijeni ) adlı kan tetkiki ile BPH ile prostat kanseri teşhisi arasında ayırım yapmaya çalışılır. Bu tetkik hem teşhis koyucu hem de prostat kanseri tedavisinin seyri hakında bilgi verir.

PSA, prostat bezi hücreleri tarafından üretilen bir proteindir ve meninin sıvılaşmasını sağlar.

Normal şartlarda total PSA 4 ng/ ml değerinin altında olmalıdır. Hatta bazen bu değeri 2.5 ‘a kadar indirenlerde vardır.

PSA , prostat kanserine özgün bir madde değildir. Başka patolojilerde de PSA artabillir. Ancak kan PSA düzeyi ne kadar yüksekse, kişinin prostat kanseri olma olasılığı da o denli yüksektir.

PSA yüksekliği değerli bir tanı metodu ise de tek başına kanser tanısı koymada yetersiz kalabilir ve diğer tanı metodları ile koordine edilmelidir.

BÖBREK HASTALIĞININ EVRESİNE GÖRE ORUCA YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
HEMODİYALİZE GİREN HASTALARIN ORUÇ TUTMALARI MÜMKÜN MÜDÜR?

Hemodiyalize giren hastaların oruç tutmaları mümkün değildir. Çünkü hiç idrarları yoktur, vücuttan atılmayan zararlı maddelerin oluşturduğu ağız kuruluğunu özellikle de uzun yaz günlerinde su içmeden geçirmek mümkün değildir. Diyalize girdiklerinde kanları yabancı maddelerle temas ettiği için oruçları da sayılmaz. Biz hiçbir diyaliz hastasının oruç tutmasını önermiyoruz.

BÖBREK TAŞI OLANLARIN UZUN SÜRE SUSUZ KALMASI  NELERE YOL AÇAR?
Böbrek taşı hastalığı olanlarda susuz kalmak taşın ağrı yapmasına sebep olabilir. Biz, taş ve üriner enfeksiyon hastalarına bol su içmelerini, idrarını tutmamalarını öneririz. Ancak küçük bir taş veya böbrekte hiçbir sorun çıkarmadan yıllardır bekleyen bir taş veya böbrek fonksiyonlarını bozmayan bir taş oruç tutmamak için bir sebep değildir. Şiddetli taş ağrısı olursa en yakın sağlık merkezinde iğne yaparak ağrı giderilmelidir. Oruç bozulabilir. Susuzluğun olumsuz etkilerini azaltmak için yemeklerin tuz miktarının azaltılması çok yararlı olur.

TEK BÖBREKLİ OLANLAR VE BÖBREK VERİCİLERİ TUZ VE SU TÜKETİMİNE DİKKAT EDEREK RAHATLIKLA ORUÇ TUTABİLİRMİ?

Böbreklerde basit kist, bir veya iki böbrekte hafif küçülme, üriner enfeksiyon, ailesinde böbrek hastalığı olanlar, sorunsuz tek böbrekli olanlar veya böbrek vericileri rahatlıkla oruç tutabilirler. Bu kişilerin tuza ve içtikleri suyun miktarına dikkat etmeleri yararlı olur.

TUZ VE TUZLU GIDALARDAN UZAK DURULMALIMIDIR?

Böbrek yetmezliği gelişmiş ise yıllar önce uygulanan proteinden kısıtlanmış diyet artık uygulanmamaktadır. Hangi safhada olursa olsun hastaları normal proteinli beslenebilirler. Bu hastalar için en önemi sorun tuzdur. Çünkü tuz vücutta beraberinde suyu tutarak tansiyon yüksekliği, kalp yetmezliği, akciğer yetmezliği gibi sorunlara yol açar. Mutlaka tuz ve tuzlu gıdalardan (turşu, salamura besinler, dondurulmuş gıdalar, tuzlu kuruyemişler, tuzlu peynir ve zeytin) uzak durulmalıdır.

ORUÇ TUTMAK İSTEYEN BÖBREK HASTALARININ DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR NELERDİR?
1- Gündüz alınamayan sıvı iftar-sahur arasında telafi edilmelidir. (ortalama 2-2.5 litre ancak bireysel olarak farklılık gösterir)
2- Uzun açlıktan sonra iftarda aşırı yemeden sakınılmalıdır.
3- Sıvı kaybını artıracağı için özellikle sıcak günlerde güneş altında kalmaktan veya aşırı terlemeye yol açacak durumlardan sakınılmalıdır.
4- Hastalarımızın önemli bir kısmında hipertansiyon olduğu için tuz diyetinin bozulmaması hatırlatılmalıdır.
5- Sıcak havalarda aşırı terleme ile su ve tuz kaybı artacağı için kan basıncı haddinden fazla düşebilir. Bu hem genel sağlık hem de böbrek sağlığı için tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
6- Oruç tutulan dönemde düzenli tansiyon takibi ile bu olumsuz durumlar önlenebilir. İhtiyaca göre tansiyon ilaçları azaltılabilir veya düzenlenebilir ya da bu dönemde bir miktar tuz alımı artırılabilir.
7- Tüm önlemlere ve yakın takibe rağmen kan basıncı dengesinin sağlanamaması ciddi sonuçlar doğurabileceği için oruç tutma kararı gözden geçirilebilir.
8- Gün içinde ilaç kullanması gereken, ikiden çok bölünmüş dozda ilaç kullanma zorunluluğu olan veya şiddetli yan etkilere sahip ilaç kullanan börek hastalarının oruç tutmaları sakıncalı olabilir.
9- Kan şekeri dengeli olmayan veya insülin kullanan böbrek hastalarına oruç tutmaları önerilmez iken, kontrol altında erken evre şeker hastalığı olanlarda yakın takip ve hekim kontrolünde olmak şartıyla oruç tutmalarına onay verilebilmektedir.
10- Akut (kısa süreli) böbrek hastalığı olan bireylere hastalık süresince oruç tutmaları önerilmemektedir.
11- Sıvı kaybına neden olabilecek ishal durumlarında hastalık düzelene kadar oruç tutmamaları gerekmektedir.
12- Kalp hastalığı gibi ek hastalığı olan böbrek hastalarının ilgili branş uzmanından görüş alması hatırlatılmalıdır.
13- Genel olarak diyaliz aşamasındaki böbrek hastalarına ve böbrek nakli yapılmış bireylere oruç tutmaları önerilmemektedir.

HAYIRLI RAMAZANLAR DİLİYORUM

Hazırlayan: Turan SAKA

Editör: Haber Merkezi