Reçete’nin Bu Haftaki  Konuğu  Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Fatma Yıldırım

Medical Park Karadeniz Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Fatma Yıldırım, günümüzde gittikçe yayılan depresyon, panik atak, uyku bozuklukları, sosyal fobi ve şizofreni hastalıkları hakkında önemli bilgiler verdi

DEPRESYON NEDİR?

Depresyon, duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren bir durumdur. En dikkat çekici belirtisi çökkün ruh hali ile ilgi ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir. Eskiden en severek yaptığı işler bile artık zevk vermez olmuştur. Kişi kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Kendisine ve çevresine ilgisi azalır.

Depresyon nasıl ortaya çıkar?

Bazı araştırmacılar  depresyonlarn biyolojik kökenli olduğunu ve beyindeki bazı kimyasal maddelerin yetersizliğine bağlı olduğunu öne sürerlerken; bazıları da, psikososyal nedenlere dikkat çekmektedirler .

En sık görülen belirtiler nelerdir?

* Çökkün duygudurum,* İştah azalması veya aşırı yeme,* Sürekli yorgunluk durumu,* Düşük benlik algısı,* Uyku bozuklukları,* Yoğun ümitsizlik duygusu,* Dikkat ve konsantrasyon kaybı,* Kararsızlık,* Yaşamdan zevk alamama ve intihar düşünceleri,* Cinsel güç ve istekte azalma,

Depresyon tedavi edilebilir mi?

Depresyon gayet iyi tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedavide atidepresan ilaçlar ve psikoterapi uygulanmaktadır. Bazı depresyonlar kronikleşebilir ve tedavi uzun sürebilir.

PANİK ATAK NEDİR?

Bazı bedensel duyumların, ani gelişen bir felaketin habercisi olarak yorumlanması sonucu ortaya çıkan, yoğun kaygı halidir. Atak esnasında kişi; basit bir kalp çarpıntısını, kalp krizi geçirdiği şeklinde yorumlayıp öleceği korkusuna kapılabilir; ya da kolundaki bir uyuşma hissini, beyninin kanayacağı ve felç geçireceği şeklinde algılayabilir.  

Panik Atak belirtileri nelerdir?
Atak sırasındaki endişeli duruma, bir takım bedensel belirtiler de eşlik eder. Bunun sebebi, stres hormonlarının devreye girmesidir. Çarpıntı, terleme, nefes almakta güçlük, baş dönmesi, bayılacak gibi olma, bulantı, karın ağrısı, göğüs ağrısı, sıcak basması, üşüme, ürperme, titreme, uyuşma, karıncalanma gibi belirtiler ortaya çıkar. Bunlar kalp krizi gibi bazı bedensel hastalıklarla karıştırılabilir.

Panik ataklarla kendini gösteren hastalığa “panik bozukluğu” adı verilir.

Panik bozukluğu genetik midir?
Yapılan genetik çalışmalar sonucunda 1. derece akrabasında panik bozukluğu olan kişilerde hastalığın görülme olasılığı artıyor. Panik Bozukluğu bazen kalıtımsal kökenli olabiliyor. Ancak  ruhsal hastalıkların genelinde olduğu gibi bu hastalıkda da biyopsikososyal süreçler rol oynar.

Panik bozukluğunun tedavisi mümkün mü?
Evet mümkün. Panik Bozukluğu, sık  görülen ve ciddiye alınması gereken bir rahatsızlık ve tamamen düzelebilen bir rahatsızlıktır. Öncelikle, tedavi için doğru teşhis gerekmektedir. Kişinin panik ataklarıyla başa çıkıp kalıcı olarak tedavi olabilmesi için ne yaşadığını anlamlandırması önemlidir. Tedavide bir kısım ilaçlar ve bilişsel-davranışçı terapiler uygulanır.

Panik Atak bir “delilik hali” midir?
Bazı panik atak hastalarına “acaba çıldıracak mıyım? aklımı kaybedecek miyim ?” gibi duygular eşlik ediyor. Bilinmesi gereken bir durum var, panik bozukluğu, bir akıl hastalığı değildir. Tamamen bir stres hastalığıdır.

Panik atağı yaşayan kişiye yakınları nasıl davranmalıdır?
Aileleri bilgilendirmek önemlidir çünkü ailelerin tutumu, tedavi sürecini olumsuz etkileyebilmektedir. “Bir şey olmayacak” yaklaşımı işe yaramamaktadır. Yakınların,  güven verici, başa çıkma konusunda yardımcı olma ve hastalığı büyütmeme konusunda desteği gerekir

Uykusuzluk nedir?

Uykuya dalma, uykuyu sürdürme ve sonlandırmaya ilişkin sorunlar, dinlendirici olmayan uyku, insomnia (uykusuzluk) karşılığı kabul edilmektedir. Gündüzleri yorgunluk hissi, duygu alanında değişmeler (huzursuzluk, hırçınlık gibi), verimlilikte azalma, hatta düşünsel işlevlerde bozulma tabloya eşlik edebilmektedir.

Uyku bozuklukları yaygın mıdır?

Uyku bozukluklarının genel populasyonda yaygınlığı % 15-35 civarındadır. % 10-20 oranında ağır ve kalıcı bir şekilde uykusuzluktan yakınanlar bulunmaktadır. İnsanların % 50’si yaşamlarının bir döneminde uykusuzluk çekmektedirler. Modern yaşantılar uykusuzluğu daha da artırmaktadır.

Yaşa ya da cinsiyete göre uyku sorunları değişir mi?

Araştırmalar kadınların daha fazla uykusuzluk yakınması bulunduğunu göstermektedir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte uyku ihtiyacı da azalmaktadır. Gençlerin daha çok uykuya dalma güçlüğü çektikleri, yaşlıların ise uykuyu sürdürmeye ilişkin sorunlarının ön planda olduğu dikkati çekmektedir.

Uykusuzluk insanı nasıl etkiler?

Uykusuzluk, hasta için uyuyamamanın ötesinde anlam taşımakta, psikososyal, mesleki alanlarda da sorunlara yol açmaktadır.

Uykusuzluk nedenleri nedir?

Uykusuzluğa, uyarılmaya yol açan tüm faktörlerin neden olabileceği söylenebilir. Bu nedenle kaynağında kısa süreli ya da kalıcı psikolojik/biyolojik değişmeler yer alabilir.

SOSYAL FOBİ NEDİR ?

Sosyal ortamlarda başkaları tarafından inceleme altında tutulduğu korkusu, performans gösterilmesi gereken durumlarda eleştirilme yada küçük düşme korkusunun yaşanmasıdır.Ve kişi bu korkunun yaşanmasından kurtulamak için bu tür sosyal ortamlara girmekten kaçınır. Kaçınma nedeniyle kişinin sosyal mesleki yada aile yaşamı etkilenir.

 Sosyal fobide en sık görülen belirtiler nelerdir?

Sosyal fobik hasta sıkıntı yaşadığı, ya da yaşayacağını düşündüğü ortamlarda panik belirtiler hisseder.

 Belirtiler şunşardır;


* Çarpıntı,* Titreme,* Terleme,* Kaslarda gerginlik,* Midede rahatsızlık hissi,* Göğüste sıkıntı hissi,* Sıcak yada soğuk basması,* Başta ağırlık hissi, başağrısı gibi belirtilerdir.

ŞİZOFRENİ NEDİR?

Şizofreni, alevlenme ve yatışma dönemleriyle kendini gösteren kronik bir psikiyatrik hastalıktır. şizofreni de migren ya da epilepsi gibi beyin hastalığı olmakla beraber gerek ortaya çıkmasında gerekse nasıl bir gidiş göstereceğinde çevresel, psikolojik ve sosyal etkenlerin de rolü vardır. Diğer psikiyatrik bozukluklara göre şizofreni kişinin mesleki ve sosyal işlevselliğinde daha ciddi kayıplara yol açabilmektedir

Şizofreni belirtileri nelerdir?

Şizofreninin alevlenme ve yatışma dönemlerinde farklı belirti ve bulgular ön plana çıkar. Alevlenme döneminde özellikle düşünce ve algılama bozuklukları ön plana çıkar. Örneğin kişi çevresindekilerin kendisine düşman olduğuna, izlendiğine, herkesin kendi hakkında konuştuğuna ya da çevresinde tam anlayamadığı” bir şeylerin döndüğüne” inanabilir. Bu düşünce bozukluğu sarsılmaz, değişmez derecede güçlüyse ” hezeyan ” olarak tanımlanır. Kişinin çevresine karşı tutumu da bu hatalı düşüncelerden etkilenir.

Korku ya da öfke duymak gibi, insalardan kaçınmak ya da kavgacı olmak gibi.ya da kişi ortada bir ses, görüntü olmamasına karşın bunları varmış gibi algılayabiliyor (Halüsinasyonlar ). Eğer sadece kendinin duyduğu bu seslere yüksek sesle yanıt verirse dışarıdan kendi kendine konuştuğu izlenimi verebilir.

Şizofreni en sık hangi yaşlarda görülür?

Şizofreni genellikle genç yaşta, sıklıkla 18-25 yaş döneminde başlar. Bu aralığı 15-45 yaş olarak genişletmek de mümkündür. Ancak hastalığın erken belirtileri aylar hatta yıllar önce ortaya çıkar.

Şizofreni tanısı nasıl konur?

Tanı koymak için sadece hastanın yakın dönemdeki durumunu değerlendirmek yeterli olmaz. Pek çok psikiyatrik bozukluğun belirtileri birbiriyle örtüştüğünden tanı koymakta aceleci olmak hatalı sonuca yol açar. Tanı, psikiyatristin başında olduğu bir ekibin, muayene,aile görüşmesi,psikolojik test sonuçları,diğer laboratuar incelemelerinin sonuçlarını değerlendirmesiyle konur. Konan tanının geçerliliğini test etmek için hastanın birkaç ay izlenmesi uygundur.

Şizofreni tedavi edilebilir mi?

Şizofreni tedavi edilebilir bir hastalıktır. Şeker hastalığı,astım yada yüksek tansiyon da kronik hastalıklardır. Bu hastalar hekimlerinin önerilerine uyar, tedavisine, diyetine dikkat ederse hastalıklarıyla birlikte çalışabiliyor, eğleniyor, tatil yapıyor. Şizofreni hastası da tedavi ekibiyle ilişkisini kesmez, ilaçlarını aksatmazsa durumuna uygun bir işte çalışması, çevresiyle ilişkilerini geliştirmesi mümkün olacaktır.

Şizofreni hastası tümüyle eski haline dönebilir mi?

Şizofreniyi ortaya çıkaran nedenler ve belirtiler hastadan hastaya değiştiği gibi hastaların seyri de farklılık gösterir. Tam ya da tama yakın düzelme hastaların yaklaşık 1/3’ü hafif derecede bozukluk gösterse de hayatını devam ettirebilir. Yine 1/3’e yakın bir grup orta derecede gerilemeye uğrarken yardımsız yaşaması mümkündür. Ancak hastaların %40-60’ında tek başına hayatını kazanmasına ya da devam ettirmesine engel olacak düzeyde yeti kaybı olmaktadır.

Hazırlayan:TURAN SAKA

Editör: Haber Merkezi