Önce aileni, sonra çevreni, sonra doğanı, sonra memleketini, sonra ülkeni. Sahiplenmek duygusu o kadar basit bir duygu değil.

Sen önce aileni sahiplenmezsen, sen önce işini çevreni sahiplenmezsen, sen önce vatanını ve bu vatanının insanını sahiplenmezsen, sen bu ülkenin değerlerini de sahiplenmezsin. Sahiplenmek demek içinden sessizce olmaz.

Bakıyorum çevremdekilere de ne kadar lakayt davranıyoruz bazı değerlerimize. Özellikle sosyal medyada görüyorum.

Sahiplenmeyi bırak, fikirsiz duyarsız insanlar gibi lakayt şekilde kaçamak yazılarla yorumlarla aradan sıyrılmaya çalışan lakayt insanları görüyorum.

Bu ülkeyi sahiplenen çok duyarlı insanlar var.

Bu ülke için canını feda eden şehitlerimiz var, gazilerimiz var. Bu ülke için çalışan çabalayan duyarlı insanlar var olduğu gibi bu ülke için kılını kıpırdatmayan duygusuz veya bana neci insanlar da var. İstanbul’da bulunan sivil toplum kuruluşlarının dışında kurulmuş olan Gümüşhaneli platform üyeleri benimde katıldığım platformla siyanür ile çıkarılan altın madenlerinin ülkemize bölgemize yararları ve zararlarıyla ilgili panel düzenlediler.

Katılımcı panelistlerden çok yararlı bilgiler aldık. Doğal zenginlikleriyle dolu gerek bölgemizde gerekse de ülkemizde bu madenlerin çıkarılması uğruna bazı holdinglerin para kazanma hırslarına ne canlar ne topraklar katledilerek ilkel metotlarla insan sağlığının hiçe sayıldığını maden çıkartılmak istendiğini de gördük öğrendik. Bu gibi duyarlı bilgilendirici panellerin ilgi görmediğini de gördük.

Böyle önemli bir panele katılım çok azdı.

Üzücü durum.

Okumayan, araştırmayan, sorgulamayan, sevmeyen bir toplum olduk. Bundan dolayı da okumadan bilmeden cahilce eleştiren eleştirilerle birbirimizi yıpratıyoruz. Değerlerimizi sevdiklerimizi sahiplenmez olduk.

Hatta sahiplenmediğimiz gibi menfaatimiz olmadığı zamanda en büyük değerlerimizi bile kırıp atabiliyoruz. Eskiden bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır derlerdi, acaba şimdikiler bu söze katılıyorlar mı? Bir de geçen hafta Fransa’da Dünya Şampiyonu olmuş bir takımla maç yaparak 1 puan alan ve yenilmeyen ve de ligin lideri olan milli takımımızın hocasına “Bu da hoca mıdır”, “Şenol Güneş hoca falan değil” diyen ahı gitmiş vahı kalmış, ne dediği de anlaşılmayan bir spor yorumcusunun söylediklerinden kim rahatsız oldu?

Ne yaptınız?

Bu ülkenin spor dünyasının 1 numarasına hakaretvari yorumlar yapıldı, kimin umurundaydı? Toplum olarak alışmışız, ölülere saygı sevgi göstermeyi, kardeşim sağlığında neden bu sevgi ve saygıyı göstermediniz diye sormazlar mı adama?