Yu n a n l a r ı n malum Megali İdea adıyla Anadolu’yu, Makedonya’yı ve Akdeniz’i ele geçirip Bizans adını verdikleri Doğu Roma’yı diriltme hayalleri bulunmaktadır. Bu kapsamda Doğu Karadeniz ve Trabzon özelinde de yoğun Pontosçuluk faaliyetleri yürütmektedirler. Dünyada 200’ün üstünde Pontosçu dernek vardır ve bunlar bir yandan ABD ve Avrupa parlamentolarında kulis ve lobi çalışmalarıyla 19 Mayıs tarihini sözde Pontos Soykırımı ilân ettirme ve diğer yandan da Doğu Karadeniz insanı üzerinden etnisite meydana getirme gayretindedir. 2000’li yıllara kadar siyasî söylemlerle alenî Pontosçuluk yapan ve tarihî delillere dayanmadan çeşitli rivayet ve hikâyeler yoluyla amaçlarına ulaşmaya çalışan Pontosçular bölge insanında bekledikleri etkiyi yaratamamıştır. Ancak 21. yüzyılda teknolojideki hızlı yükseliş, sosyal medyanın kullanımı ve beraberinde insan hayatında farklı yönlerin ön plana çıkması Pontosçuluk propagandalarına yeni bir boyut getirmiştir: Siyaset üzerinden sert üslupla algı oluşturmak yerine sanat kollarını kullanarak Pontosçuluğu sempatikleştirme.

Sanat yoluyla yapılan Pontosçuluk propagandasında aktör olarak ise bölge insanından olup kemençe çalan, şarkı türkü söyleyen ve ideolojik olarak sol düşünceli bazı kişiler etki derecesini yükseltme adına seçilmektedir. Horonun ve kemençenin kendilerine ait olduğunu iddia eden Yunanlar böylece bölge insanıyla sanat üzerinden ortak duygular yaratmaya çalışmaktadır. Bu kişiler ayrıca sıkça Yunanistan’a gitmekte ve orada bir kısım insanla irtibat hâlinde olmaktadır. İşin acı tarafıysa bu kişilerden bazılarının Pontosçuluk hakkında bilgi sahibi olmadıklarından sadece sanat icra ettiklerine inanmalarıdır. Bazıları ise bunun farkında ve bilinçli olarak Pontosçuluk yapmaktadır. Zira bunlar tepki çekmemek adına fazlaca dillendirmek istemese de kendilerini zaten Türk olarak görmemektedir.

Sanat yoluyla Pontosçuluk yapanlar yayınladıkları albümlere Doğu Karadeniz’de etnisite yaratma gayretlerinin ürünü olarak Romeika dedikleri ve antik Yunanca olduğunu iddia ettikleri dilde şarkıları bilinçli şekilde koymaktadır. Bunlar Kürtlere ve Ermenilere de ayrı önem vermektedir. Romeika dili konuşan Rumların, Kürtlerin ve Ermenilerin ortak kaderlerinin ve tarihî acılarının olduğu vurgusuyla Romeikaca, Kürtçe ve Ermenice şarkılar da kardeşlik projeleri (!) kapsamında söylenmektedir. Ortak kaderden ve tarihî acılardan kast edilense sözde Ermeni soykırımı, Pontos soykırımı ve Kürt mezalimidir. Dolayısıyla vurgulanmak istenenler bellidir.

Bu konu hakkında söylenmesi gerekenler buraya sığmayacak kadar çok olsa da vurgulanması gereken önemli bir husus her şeye karşın sanat çeşnili Pontos propagandasının belirli küçük bir kesim haricinde Trabzonlularda karşılık bulamamasıdır. Trabzon insanının milliyetçi duruşu bu tip faaliyetlerin önüne set çekmektedir. Dolayısıyla bunun farkında olanlar da Trabzon’u ve Trabzonluları sanat düşmanı yobaz ve faşist ilân ederek küçük düşürmeye çalışmaktadır.

Şehrin idarecilerine de bu doğrultuda büyük sorumluluk düşmektedir. Üzerine sanat çeşnisi dökülüp Trabzonlulara sunulmak istenilen Pontosçuluk propagandaları karşısında çok dikkatli olmak gerekmektedir. Trabzonlulara “Rum, Pontos” diyen siyasî birkaç kendini bilmez hadsize verilen sert tepki unutulmamalıdır. Eline kemençeyi alıp, diline sevgi ve barış sözcüklerini dolayıp, Romeikaca şarkı söyleyen her kişi masum değildir. Tarihin tecrübesi bizlere bunu göstermektedir.