Sarıkamış; kabına sığmayan komutanların hüsranı.

Günümüzden 106 yıl önce ülkemizin doğu topraklarında içimizi halen yakan ve bizleri halen duygulandıran bir askeri harekât gerçekleştirildi. Abartıları, duygusallıkları veya karalamaları bir tarafa bırakarak meseleyi anlamaya çalışalım. Osmanlı Devlet’i I. Dünya Savaşına girmiştir ve ülkenin başına 1687 yılından beri bela olan Rus Çarlık İmparatorluğu tarihi bir rakip olarak savaştığımız karşı cephede, “İtilâf Devletleri” yanında yer almaktadır. Kars-Ardahan anavatandan koparılmış 36 yıldır Rus esareti altında kurtuluşu beklemektedir.

Sadece kurtuluşu bekleyen Kars-Ardahan değildir, onlarca yıldır Rus esareti altında kalan bizlerle; dili, dini ve soyu bir kardeşlerimizde bu kutlu günü beklemektedirler. Bu heyecanı ruhunun her bir köşesinde hisseden ve kabına sığmayan heyecanların komutanı olarak tanınan, Osmanlı Genel Kurmay Başkanı Enver Paşa, gençtir, toydur, sabırsızdır. Osmanlının I. Dünya Savaşındaki müttefiki olan Almanya,  doğu cephesindeki yükünü hafifletmek istemektedir. Bunun için Rusya’ya güneyden açılacak bir cephe Rusların kuvvetlerini ikiye bölmesine yol açacaktır ki, bu da Almanya’nın işini bir hayli kolaylaştıracaktır. Bu nedenle Osmanlı Devlet’ine bu cephe mutlaka açtırılmalıdır.

İşte bunun için Enver Paşa, Genelkurmay İkinci Başkanı Hafız Hakkı Bey'i durumu incelemesi için Kafkas Cephesi'ne gönderir. Hafız Hakkı Bey 2 Aralık'ta Erzurum Köprüköy'e gelir. Burada Hasan İzzet Paşa ve kurmaylarıyla görüşür. 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, 10. Kolordu Komutanı Ziya Paşa ile 9. Kolordu Komutanı Ahmet Fevzi Paşa o koşullarda bir harekâta karşı çıkarlar. (Ali İhsan Sabis, Harp Hatıralarım, II, s.268.) Bu raporu beğenmeyip durumu yerinde incelemek isteyen Enver Paşa, Alman Bronzard Paşa ile birlikte 13 Aralık'ta 3. Ordu Karargâhının bulunduğu Erzurum Köprüköy'e gelir. 15 Aralık'ta Sarıkamış Harekâtı için bir toplantı yapar. O toplantıda Hasan İzzet Paşa’nın: Enver Paşa’ya “3. Ordu, Sarıkamış'ta Ruslara karşı bir harekâta hazır değildir. Ordu zayıftır, eksikleri çoktur. Yiyeceği yoktur. Askerlerin çoğu yazlık elbiselidir. Her yer karla kaplıdır. Soğuk sıfırın altında 40 dereceyi buluyor. Askeri mahvederiz.”  dediği rivayet edilir.

Bunun üzerine, Enver Paşa Kolordu Komutanı Ziya Paşa'yı derhal emekli eder. Onun yerine Hafız Hakkı Bey'i “Paşa” yapıp bu göreve atar. O bölgeleri çok iyi tanıyan 9. Kolordu Komutanı Ahmet Fevzi Paşa'yı da emekli eder ve onun yerine de Ali İhsan Paşa'yı getirir. 11. Kolordu Komutanlığı'na ise Abdülkerim Paşa'yı atar. Bölgeyi çok iyi tanıyan cephe komutanlarının bir bir görevden alınması üzerine 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, 18 Aralık gecesi istifa eder. Enver Paşa 19 Aralık'ta, 3. Ordu Komutanlığı'nı bizzat kendi üzerine almak zorunda kalır. Taarruz planına göre 9. 10. ve 11. kolordular 25 Aralık'ta Sarıkamış'ta buluşup hep birlikte Ruslara saldıracaktı.

22 Aralık'ta Sarıkamış Harekâtı başladı. 11. Kolordu Aras Vadisi'ndeki asıl Rus kuvvetlerine saldırdı. 9. Kolordu Bardız, 10. Kolordu Oltu yönünde güçlükle ilerledi. Enver Paşa da 9. Kolordu'yla birlikte Oltu'ya ve Bardız'a girmeyi başardı. Ancak Hafız Hakkı Paşa'nın komutasındaki 10. Kolordu planlandığı gibi 25 Aralık'ta Sarıkamış'a ulaşmayı başaramadı ama 25 Aralık'ta Enver Paşa, az bir kuvvetle de olsa Sarıkamış önlerindeydi.

Beklemeye tahammülü olmayan Enver Paşa, gece karanlığında, iki alay askerle Sarıkamış'a saldırdı. Hafız Hakkı Paşa hızlı yürüsünler diye askerlerine sırt çantalarını attırdı. Buna rağmen 10. Kolordu ancak 27 Aralık'ta Sarıkamış'a gelebildi. Hafız Hakkı Paşa, Ruslardan kalan ve dağları, tepeleri değil, sadece yolları gösteren bir haritayla 15 km daha kuzeyden, Kotor-Kars yönünden Sarıkamış'a gitmeye karar vermiş, yolu uzatmıştı. Ayrıca haritada görünmeyen Allahuekber Dağları’nı da aşmak zorunda kalmıştı. İşte geride bırakılan sırt çantaları askerlerin hayatta kalabilmeleri için yaşam malzemeleri demekti. Cephede donarak şehit olan askerlerin büyük bölümü işte bu 10. Kolorduya mensup askerlerdi. Rus General Yudaniç, 1 Ocak 1915'te Bardız-Sarıkamış üzerinden bir kuşatma harekâtı başlattı. Enver Paşa ise 9. ve 10. kolorduları birleştirip Hafız Hakkı Paşa'nın emrine verip cepheden ayrıldı.

Rus, Alman ve Türk kaynaklar, Sarıkamış Harekâtında Ruslarla göğüs göğüs’e savaştığımızı ortaya koyuyor. Harekât sırasında iddia edildiği gibi ne 90, ne de 60 bin asker öldü. Harekâtta şehit sayımızın 35 bin civarında olduğu, Genelkurmay kaynakları incelendiğinde anlaşılmaktadır. Bunlardan donarak şehit olan asker sayımız ise 7000 kadardı. (Zaten Resmi belgelere göre ATASE Arşivi, Kls.2, Dos. 8-B, F. 4, 4-2.) Kafkas Cephesindeki mevcut ordu birliklerimiz; Jandarma ve menzil birlikleri hariç, 97 bin kişi kadardı. Taarruza katılan askeri gücün 75 bin kişi olduğunu ve bu savaşın 18 gün sürdüğünü düşünürsek ortaya atılan bu rakamların matematiğe ve mantığa aykırı olduğunu görürsünüz.

İki yıldan beri değerli akademisyen dostlarımızla katıldığımız “Sarıkamış Şehitler Yürüyüşü ”bizi bir kere daha bu gerçekleri düşünmeye sevk etti.

Sonuç; iyi bir planlama yapılmadan yapılacak bir taarruzun sonunun daima hüsran olduğunu göstermektedir. Tarih bunun için vardır ve tarih, devlet adamlarına ve askerlere yol gösteren en iyi kılavuzdur.