İnsanı insan kılan en temel özelliklerinden birisidir duygular… ve bu insanal duyguların en anlamlılarındandır SAYGI. Bir biçimiyle; Önem vermek, değer vermek ve bu değer verişi sözleriyle, hareketleriyle açıklamak değil midir saygı duymak, saygı göstermek?

Saygı bizim coğrafyamızın en önemsenen değer yargılarından birisi, hatta en fazla öncelleneni! Sevgi toplumsal yapı içerisinde ne denli ötelense de, Saygı tam tersine baştacı kılınmıştır. Sevgiye değer vermemişken, saygıyı yüceltmişiz sürekli.

Toplumuzda sevgi hep bir şefkat, bir acıma duygusuyla özdeş sayılmış, pek önemsenmemişken saygı mutlak bir görev olarak duygusal eğitimimizin başat ilkesi olmuştur.

Çoğu kez içimizden gelmese de mutlaka göstermek zorunda olduğumuz davranışlar biçimini alan saygı, yüzyıllar boyunca özünü kaybetmiş, içi boşalmış, sadece yapmak zorunda kaldığımız için yaptığımız bir biçimcilik durumuna gelmiştir. Böyle olduğu için de duygusal bir davranış olduğu halde, duyguları gizlemekte kullanılan bir perde olmuştur.

Böyle olunca da Saygı sözcüğü, asıl anlamının tam tersinde uygulanmaya başlanmış; Yaranma, yaltaklanma, ikiyüzlülük gibi erdemsizlikleri temsil eder duruma getirilmiştir. Bu bağlamda saygı kavramını toplum olarak da, birey olarak da yeniden öğrenip, öğretmemiz gerektiğine inanıyorum. Saygı eğitimi, çok geç olmadan toplumca yapmak zorunda olduğumuz yeni bir eğitim kavramıdır;

-İnsanın Kişiliğine Saygı Duymak: İnsana insan olduğu için saygı duymak gerekir. Her insanın ayrımsız saygı görmek hakkı vardır. Din, dil, ırk, renk, cins, sınıf, siyasal fark, yaş ayrımı yapmaksızın onların kişiliklerine saygı duymak ve bunu uygulamak görevdir.

-İnsan Haklarına Saygı Duymak: İnsanın hayatına, varoluşuna, yaşamak hakkına saygı duymak… bunu özümsemek, biçimsel saygının yerine özde saygıyı koymak demektir. İnsan haklarına saygı duymadan, ne birey ne de toplum olarak kimsenin başkasından saygı beklemek hakkı yoktur.

-İnsanın Düşüncesine Saygı: Bizim gibi düşünmeyen birisinin düşüncesine saygı duymak. Belki bir gün bizim gibi düşünür diye beklemeden saygı duymak. Düşünceye saygı’ yı önce biz öğrenmek, sonra da çocuklarımıza öğretmek zorundayız.

-İnsan Emeğine Saygı Duymak: Görünüşte insan emeğine saygılı olduğumuz söylense de, gerçekte böyle olduğu kanısında değilim. İnsan emeğine saygı duyulan bir toplumda nasıl kazanıldığına bakılmadan para kazanan kişi saygıya değer bulunmaz. Oysa bugün toplumumuzun getirildiği noktada para en kutsal meta olmuştur, paranın sahibi de en büyük saygıyı görmektedir. İnsan emeğine saygı duymak, insan bilincinin vardığı en üst noktadır. Bu saygı, ilk insandan başlayarak insan emeğinin tarihine saygı duymak demektir

-İnsanın Doğru Mücadelesine Saygı Duymak: Kuşkusuz insanın yaşarken nasıl yaşadığı, neler için yaşadığı, neler için mücadele ettiği önemlidir. Bunu doğru, tutarlı, içtenlikli yapan insanların hayatı saygıya değer olandır. İnsan hayatı denilen süreç, salt yılların akıp gitmesi değil. Bunu nasıl yaşadığımız, yaşarken neler için uğraş verdiğimiz, yeterliliklerimiz ve yetmezliklerimiz çok önemlidir. Hayatı anlamlı kılmak, hayata iyi-doğru güzel şeyler katabilmek önemlidir. Saygı duyulacak olan da budur.

El etek öpmek kavramından el etek öperek saygı göstermek kültürüne uzanmış bir toplumda saygı göstermek eylemini; yaltaklanmak, yaranmak, ikiyüzlülük eyleminden ayırabilmek için saygı duymamak ve bunu göstermek hakkı da öğretilmelidir. Kişiliğimizin ezildiği, haklarımızın çiğnendiği, düşüncelerimizin suçlandığı, duygularımızın yaralandığı ve emeğimizin sömürüldüğü zamanlar, tüm bu olup bitenlere Saygı duymamak ve bunu göstermek hakkımız vardır. Bu hakkı hem bilmeli hem de kullanmalıyız…

Bilmemiz gereken en önemli kavramlardan biri de Saygının Hak Edilmesi Gerektiğini Bilmek: Saygıyı hak etmek için, insanların kimlik ve kişiliğine saygı duymak, İnsan haklarına saygı duymak, İnsan düşüncesine saygı duymak, İnsan duygularına saygı duymak, İnsan emeğine saygı duymak, İnsana, insan yaşamına saygı duymak gerekir. Tüm bunların ayırdına varmamış, saygı duymamış kişilerin saygı beklemek hakları olamaz.

Saygıyı böyle algılayıp, böylesi içselleştirdiğim için… bugünün menfaat dünyasında uygulanış biçimi ile saygı sözcüğü bana hayli itici geliyor…

İlkokulumu ve her gün ilk dersin başında hep bir ağızdan söylediğimiz Türküm Doğruyum la başlayan Andımızda ki Büyüklerimi Saymak, Küçüklerimizi Korumak ödevimizi anımsayıp özlüyorum çoook…