BRÜKSEL- Hep geçmişten, hep tarihten söz açarak yazmak... Ama başka çarem yok. Çünkü ortaya attığınız bir savı/iddiayı bir yerlere dayatmanız, kaynak göstermeniz gerekiyor.

1950'ler... DP iktidarda...

Başbakan -Rahmetli- Adnan Menderes, yurdu adım adım dolaşıp Türkiye'nin sanayileşmesi, kendi deyimi ile "nurlu ufuklara" kavuşması için mitingler düzenliyor, yurttaşlara umut dağıtıyor.

Umut dağıtıyor, ama yapıyor. Çünkü ABD, "ileri karakol" görevi verdiği Türkiye'nin Sovyet Rusya karşısında dik durmasını istiyor ve ufak-tefek sanayi hamlelerini destekliyor.

DP'nin 10 yıllık iktidar döneminde çeşitli alanlardaki sanayi hamlelerinden en çok dikkat çeken ve yurttaşları mutlu eden üretime açılan şeker fabrikaları oldu.

Çünkü İkinci Büyük Savaşı'n “kıtlık yılları”nı yaşayanlar sağdılar ve ekmek, şeker, tuz, gazyağı gibi yaşamsal ihtiyaç maddelerini bulup alamamaktan ötürü çok sıkıntı çektiler.

İşte Menderes ve arkadaşları, muhalefette bulundukları 1946-1950 Mayıs'ı öncesi şeker konusunu da dile getirerek seçmenin güvenini kazanıp iktidar oldular.

İktidara gelmek "ateşten gömlek giymektir" ya; DP iktidarı döneminde 1950-1955 aralığında güllük/gülistanlık bir iktidar anlayışıyla işler iyi gitti. Ardından ABD destekte kısıtlama yapınca hizmetlerde de aksamalar yaşandı.

Cumhuriyet'in ilanı ile 1950 yılı arasında; yokluklar içinde dört; 1953-1956 döneminde DP iktidarı zamanında yurdun çeşitli illerinde 11 şeker fabrikası yapıldı.

Bu hamle, artan nüfusun ihtiyacı olan şekeri karşılamak içindi. Nitekim bu hamle, Ankara ve Kastamonu, ardından Afyon, Muş, Ilgın, Bor, Ağrı, Elbistan, Erçiş, Çarşamba, Çorum, Kars, Yozgat ve en sonuncu olarak 2001 yılında Kırşehir şeker fabrikaları açıldı.

Demem o ki; şeker pancarına dayalı üretim yapan bu fabrikaları kuruluşu/üretime açılışı bundan 17 yıl önceye değin devleti yönetenlerce öngörüldü. Kurulup üretimde bulunması Devlet Planlama Teşkilatı'nca uygun bulundu.

Peki, şimdi ne oldu 17 yıl içinde de bu fabrikalar gözden çıkarıldı? Özelleştirilmek suretiyle niçin satılmak isteniyor?

Bu soruların yanıtını AKP Çorum Milletvekili Salim Uslu şöyle yanıtlıyor.

"Şeker fabrikaları içinde zarar edenler var ama, onlar satış kapsamında değil. Satılan yerler genelde kar eden yerler. Ben bürokratların hükümeti yanılttığını düşünüyorum.

Örneğin, istihdam artacak diyorlar, bana bir tane işletme gösteremezler ki, o işletmede işçi sayısı arttı. Öyle bir şey yok. Sonra işveren niye (işçi) alsın, madem fabrika zarar ediyorsa, maliyetleri yüksekse?.."

"Sadece şeker fabrikalarının değil, gıda sektörünün özelleştirilmesini doğru bulmuyorum. Buralar illa özelleştirilecekse, işletmeleri özelleştirilmeli ve devletin malı olmaya devam eder."

"Ben kanserojen etkiden nişasta bazlı (NBŞ) şekerden anlamam, doktor değilim. Ama o konularda arkadaşlarımızın çok haklı itirazları var. Dikkate alınmadı gerekir."

***

Milletin vekili böyle diyor, ama...

Şeker de ekşiyecek, öyle görünüyor.