Rize İyidere’de doğdu. Kendisini halk aydını olarak görmek gerek. Yıllarını ÇAYKUR’da çalışarak geçirdi. Son olarak ÇAYKUR Paketleme Fabrikası’ndan emekli oldu.

Nedenini pek kestiremediğimiz bir şekilde tası tarağı toplayarak Artvin’in Kemalpaşa ilçesine yerleşti. Bir nevi hanım köylü oldu. Gerçi kayınbiraderleriyle baktığı köpekleri kadar anlaştığı söylenemez. Lakin yine de Kemalpaşa’dan daire alarak bu güzide ilçenin mukimi oldu. Bu kişi İbrahim Taşçı.

O hayatını sokak köpeklerine adadı. Gününün büyük bölümünü onların bakımına vakfetti. Diğer köpekleri yokken Şila diye dişi bir köpeği vardı. Kahverengi tüyleri ile etrafına neşe veren bir hayvan.

Sonra Şila’ya başka sokak köpekleri eklendi. 

Ben köpek türlerinden anlamam. Her ne kadar üniversite tahsili yapmış olsam da köpekler konusunda Rizeli İbrahim’in eline su dökemem.

Sordum Şila adlı köpeğinin türünü. Bir başladı anlatmaya şaştım kaldım. Bütün köpek türlerinden soluksuz bilgiler verdi.

Minyatür Pinscher’den başladı sıraladı: Samoyed, Malta Terrieri, Bandogge Mastiff, Pekingese (Pekinez), Bichon Frise, Napoliten Mastiff, Havanese, Pomeranian, Kaniş, Pappilon, Podle, Bll Terrier, Chow Chow, Pug, Dogo Arjantin, Collie, Alaska Kurdu...

Yeter demesem devam edecek. Sen Şila’yı söyle deyince internetten aynı cins köpeği buldu ve gösterdi. Ne yazıyor? Ben okumadan yandan söze Ekrem Şerifoğlu karıştı. “Köpekoloji ilmine göre mi Rizeli diline göre mi söylesin” dedi. Ben de sevgisi Rize’den geliyorsa yöresel olsun dedim.

Başladı saymaya: Candaş, Kardaş, Sırdaş, Gözdaş ve Kandaş...

Bunlara nasıl bakıyorsun, maddi olanaklar seni zorlamıyor mu? dedim. Orasını bırak “Şila’nın babası sokak köpeklerini evlat edindi” yaz dedi. “Benim varlığım bunların neşesine armağan olsun” diye de ekledi.

İnanın böylesine saf, böylesine içten, böylesine candan bir sevgi görmedim. Hakikaten hepsine evlat muamelesi yapıyor. Yuvalarını evinin eklentisine kondurmuş. Çevre insanlar da onun bu sevgisine hayranlık duyuyor. Bir serzeniş yok bilakis herkes sitayişle ondan bahsediyor.

“Kemalpaşa’ya niye geldin?” sorumuza; “Şila’nın babası hayvanın duası için burada. Belki de bu hayvanları bakmak için beni Yaradan gönderdi. Gerisi hikaye” cevabını verdi.

Ben de “Helal olsun” diyerek klavyeme koştum. Köpek babayı anlatmak için. Umarım beğenmişsinizdir.