Rahmetle anacağım ama, kendini  "ateist" olduğunu bildiren Türk mizahının büyük ustası Aziz Nesin'in  -ne kadar da isterdim- siyasette yaşadığımız şu kokuşmuşluk günlerini görsün.

Kim bilir, ne mizah öyküleri yazardı.

Ve yazacağı yeni eserleriyle  ne de çok alkış alır, ödüller toplardı.

Ne çok okunurdu.

Ne çok kahkaha attırırdı gülmeyi unutan insanlara...

Ülkemiz insanının şu günlerde öylesine mizaha gereksinimi var ki...

***

Bir önceki seçim döneminde muhalefet sözcüsünün seçmene yaptığı vaade "Bekara eş boşamak kolaydır" sözüyle karşılık verip gırgıra alan siyasetçi; şimdi ölçüp-biçmeyi, öyle konuşmayı yeğliyor ama...

Vaat çuvalının ağzı bir açıldı, pir açıldı bir kere...

Şimdi ne olacak?

Bir tarafta afaki, geleceğe yönelik umut dağıtımı postaları... 

Vaatler koli... Koli...

Diğer tarafta da; suyun başına geçildiğinde değirmene un öğütmeye gelenden gebic alınmayacağı vaatleri...

Yani, hepsi "eski usul" demode bir anlayışla müşteri ayartan çığırtkanlık rolleri...

Batıda böylesi dönemlerin nasıl yaşandığı hiç merak edilip araştırılmamış...

Araştırılmamış, çünkü oralarda seçim arifesinde bizdeki gibi tutarsızlıklar yaşanmaz  da... 

Bizde ki, balık avlama yöntemi gibi...

Yem önemli...

***

Batıdaki gibi, seçmen bilinçlendirilmediğinden...

Ve de ne layık görülürse; "Azdan veren candan verir" kanaatkarlığının ötesine varıp başka-başka isteklerde bulunmayı, varsa görüş belirtmeyi ayıp saydığından...

Ve de siyasetin kurulu dar alanında kısa paslarla paslaşanları hep seyretmeyi yeğlediğinden...

Böyle durumlarda  "partiye bağlılık, vefalılıktır önemli olan".

Sonra seçmenin de; "haddini bilmek" gibi bir konumda olduğunu unutmaması gerekir ayrıca.

Ama ya siyaset yapma hakkı?

***

Seçmenin siyaset yapma hakkını sadece "oy kullanma" olarak değerlendirip bunu şimdiye değin değiştirmeyi aklına getirmeyen siyasetçileri var bu ülkenin.

Demokrasi kültürünün toplumsal anlamda kökleşip yerleşmesi, gelişmesi, heyecanı, arzusu en başta siyasetçilerce duyulmalı, yaşanmalı...

Yoksa, daha çook kısır döngülü, küfürlü, aşağılayıcı, hakaret dolu seçim dönemleri yaşar, "-Demokrasiii!... Demokrasiii!.." der, dövünür, kendi kendimizi aldatırız.

***

Demokrasinin gereği olan seçimler; kimilerine "ikbal kapısı" olarak  görülmemeli.

Geçmişte bir siyasetçimizin; "Siyaset ateşten gömlektir" sözünü çoktaan unuttuk.