Sanayi ve fabrika kıtlığı çeken Trabzon bu konudaki ender değerlerinden TONYAKOOP’a da sahip çıkamadı.

Hem Trabzon’un hem de Tonya’nın marka değerini parlatan fabrika üretimini durdurdu.

Öyle bir marka değeri ki; Kültür Oscarları Yarışması’nda Türkiye birincisi seçilecek kadar.

Ancak, Trabzon ve Trabzonlu bu değeri hiçe saydı.

Yetersiz üretim ve maddi sıkıntılar nedeniyle fabrika kepenk indirmek zorunda kaldı.

Hem de Trabzon’un dört bakanı ve o bölgeden seçilmiş iki vekili olmasına rağmen.

Doğup, oy alıp, vekaletini üstlendikleri yörenin sorununa sessiz kaldı Trabzon’un bakanları ve o bölgenin vekilleri.

O vekiller sosyal medyadan fotoğraf paylaşıp, “AK Parti Trabzon Milletvekilleri olarak verimli bir istişare ve değerlendirme toplantısı gerçekleştirdik” demek yerine keşke bu sorunun aşılması adına verimli bir enerji tüketselerdi.

Ama dedim ya, keşke...

***

TURİZM BALTALANIYOR
Şehirde yıllardır Sümela Manastırı kapalı.

Üstüne üstük bir de Trabzon Müzesi tadilata alındı, ne zaman açılacağı da belli değil.

Şimdi de Ayasofya’nın tadilata gireceği dillendiriliyor.

Açıkça görülüyor ki; ‘turizm şehri’ apoleti ile övünen Trabzon’un bu özelliğini baltalamak için büyük bir mücadele veriliyor.

Birçok tarihi ve kültürel değer hiç edilmişken, bu tadilatların da üst üste gelmesinin ‘baltalamak’tan başka bir açıklaması olamaz.

Öyle bir açıklama olsa da buna kimse inanmaz.

***

ADAY DEĞİLİM AMA…
Bu moda da yeni çıktı.

Yerel seçim yaklaşınca ismi adaylık için geçenlerin dillerinde hep benzer cümle; “Aday değilim ama Genel Merkez görev verirse elimi taşın altına koymaktan imtina etmem.”

Bir şehir veya bir ilçe için elini taşın altına koymaktan imtina etmeyecek olan her kimse çıkıp ‘adayım’ demeli.

Bu dik duruşu ve erdemi göstermeli!

Demokrasinin gereğinde olduğu gibi, kimseden icazet beklemeden kendi öz benliği ile göreve talip olmalı aday olacak olan.

İşte o zaman, vatandaşı da inandırırsınız.

Yoksa samimi olamazsınız.