“Benim planlarıma hizmet edecek çok şey biliyorum ve genç, zengin, talihi yaver biri olarak hem Sezar’ı, hem İskender’i, hem Serhas’ı geride bırakmak emelindeyim.” Kayser-i Rum Fatih Sultan Mehmed Han.

***

Sultan Mehmed’in en büyük rüyası bildiğimiz gibi İstanbul’a sahip olmaktı. Donanmasını İstanbul’da tutarak dünyaya hâkim olma düşüncesi onu tüm zamanların en güçlü komutanı yapacaktı. Bilgisini, becerisini, siyasetini, matematiğini, mühendisliğini kısacası her şeyini Fetih için kullanıyordu. Ordusunun ümitsizliğe düştüğü dönemde bile strateji üretmekten geri kalmayarak, ağır şeyleri çekmekte sanat sahibi mühendisler ve denizcileri kullanarak gemileri karadan yürüttü. Fetih başarısını ritüellere bağlamayıp, ulemanın “Fetih evliyanın eseridir” sözlerine karşı “Konstantiniyye’yi kendi kılıcımla alıb-dururın kimesnennüzden himmet ve inayet olmamıştır” ifadesini kullandı. Sultan Mehmed, İstanbul’u aldıktan sonra harap olan şehri yeni baştan imar ederek Türk- İslam şehri yaptı.

***

Fetih ile batı dünyasının kalbine korku salan Sultan Fatih, imparatorluğunu kanunnameler ile güçlendirdi. İmparatorluğun neredeyse tüm ömrü Fatih’in çıkardığı kanunlar ile yönetildi. Nizam ve intizam ile kurulan sistemin bir bölümünü bürokrasini size örneklemek istiyorum…

Temeli kâtiplerden oluşmaktadır. Kâtipler, kıdemli kâtiplerin yakınlarından seçilirdi. Şagird (çırak) loncalarında yetişir edebiyat, resmi inşa dili, hattatlık, hukuk, tarih, felsefe, coğrafya, tarihleme yöntemleri, topografya ve tarım alanlarında eğitim görürlerdi. Verilen bu eğitimlerle atanan katipler başarılarına göre derece alır ve makam yükseltirdi.

Birçok mevki gibi Nişancı’lıkta kâtiplikten gelirdi ve Divan-ı Hümayun üyesi olarak divan toplantılarına katılırdı. Hatta başarılı olanlar arasında vezir ya da vezir azam olanlarda vardır. İmparatorluğun başarılı şekilde işleyen bürokrasi sistemi Fatih’i dış devlet ilişkilerinde, ticari ve iktisadi faaliyetlerde çok geliştirmiştir. Saltanatının son yılında devlet kasasında olan 2,5 milyon altın ve 48 milyon akçe işleyen devlet sisteminin sonucudur.

***

Büyük Türk Sultan Mehmed Han; edebiyat ile ilgilenen, kadim tarihi genç yaşında öğrenen, rivayete göre 8 lisana hâkim Türk imparatoru. 32 yıl, 1 ay, 19 gün içerisinde 18 ülke fetih eden muzaffer komutan. Yeni bir çağ başlatan, İstanbul’un fethi ile imparatorluğunu kuran, belirlediği siyaseti muhakkak uygulayan padişah. Analiz yapan, strateji üreten ve “Sırrıma sakalımın bir tek telinin vâkıf olduğunu bilsem, onu yolar atarım” diyecek kadar otoriter bir hükümdar.

***

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’un fethinin 566. Yıl dönümü kutlandı. Her yıl gibi yine lazer gösterileri, fişek gösterileri, canlı yayınlar, çeşitli konuşmalar ve kapanış. Bu aktivitelere yetişemeyen ya da uzak kalan halkımız yılın geri kalanında ticari kaygılar ile üretilen, tarihten uzak senaryolarıyla evlerimize giren dizilerle yetinecek.

Demem o ki; bu yılda Fatih Sultan Mehmed Han’ı anlayamadık, bu yılda onun kudretinin ulaştığı yerlere hayallerimiz bile ulaşamadı.