Bendeniz hasta siyasetçi değilim. Fakat yapılanlarla yapılamayanları veya yapılmak istenip te başarılamayanları hep alt alta getirip icmalini alıp sonra muhakeme ederim. Tam taraf olup ta gözümün solunu veya sağını kapatmam. Fikr-i sabit kafa ile hiçbir konuyu değerlendirmem.

Tarafımda olmayıp ta beni, fikrimi veya birisini eleştireni dinler fikrini ve itirazını tartışır sonuca mantıki olarak varmaya çalışırım.

Bu günlerde mahalli seçim dolayısı ile ortalık toz duman.

Tabii muhalefette Başkan ERDOĞAN hedef.  Her siperden ona taş atılıyor. Atılsın bana ne. Ben kimsenin komandosu değilim.

Menfaat bekleyeni de değil. Ancak yaptıklarını taktir veya tenkid ederim. Geçen hafta “HÜKÜMETE NASİHATİMDİR” Diyerek mevcut iktidarın dahilde yapması gerekenleri bir eleştiri paketi ile yayınladım. Ha beni kazırlar kazımazlar, bana da vız gelir tırıs gider. Ben kemençemi çalmaya devam ederim. Yoksa artıyı eksiyi hesaba katmadan tenkit etmek “Bozuk akortlu kemençe ile millete Akçaabat horonu oynatmaya benzer”.

Fakat bu gece oturup kendi kendime Türkiye’nin RTE saiki ile içerisinde bulunduğu durumları ve yapılanları bir icmale tabi tutup gözden geçirince bu yazıyı yazmaya kendimi borçlu hissettim.

Adamın İsrail başbakanına “One minute” çektiğini unutmam mümkün mü? Ama ordan birisi kalkıp ta meseleye güneş gözlüğü ile bakıp Dünyasını kör etmiş te halâ kafayı “Bir tutam ithal samana takmış ise bana ne” .

Peki Suriye meselesinde ABD'ye’karşı yürüttüğü başarılı politikaları nasıl görmezden geleyim. Söyleyin bakalım. Ben  ABD’li IMF’li bir kıytırık adam Türkiye’ye gelince erkân-ı hükümetin hava alanında sıraya girdiğini unutmadım ki. Peki Afrin ..vs çıkışları ile buraların temizlendiği elde edilen zaferlerin siyasi arenada da onaylatıldığının emeğine kör gibi mi baksa idim? Daha beş yıl önce ülkenin her karış toprağında teröristlerin bombaları patlarken bugün Raman dağında petrol arayan  ekipleri, ağrıda kayak yapan turistleri görmezden nasıl gelirim. Peki daha on yıl önce şehit olan polis, asker, korucu istihbaratçı eşleri çocukları babaları aradan çıkınca perişan ve bi ilaç ortada kalmış iken bu gün hepsinin ailelleri maaşa bağlanıp yüklü tazminatla bazı devlet imkânlarında öncelik verilmesi taktirden hali olur mu? Keşke daha çok verilebilse.

Bu güne kadar hangi devlet adamı bırakın Türkiye’de BM’de dahi çıkıp ta “Dünya  beşten büyüktür” diyecek cesareti gösterip ABD’nin Kudüs elçiliği meselesini ofsayta atarak onu don gibi meydanda bırakabildi?  Bu gün de kesin ve kararlı tavırları ile ABD ile Rusya arasında Dünya’ya parmak ısırtacak derecede denge kurarak Suriye’de İDLİB te muhtemel katliamlara ve göçlere “Dur diyebilecek” yüreği ortaya nasıl koyduğuna gözlerimizle şahit olup ta inkâr etmek hangi vicdana sığar?

Evet son yılda bir miktar ekonomik sarsıntı geçirdik fakat Türkiye %200 lük enflasyondan %5’lik enflasyona geldi de %10’dan % 2-3 gelmesi çok mu zor? Elbette umarım onu da başarırlar. “Umarım” derken bu bir temenni ve beklentidir. Devletimin, milletimin vatanımın selameti için.

Yoksa şunun bunun oy getirisi şu satırlarda bana uymaz.