Tarih,  insanlara ait önemli olayların bir göstergesidir.

Tarih, öyle fevkalade bir örnek aynasıdır ki, düşünen her birey, tarih sahifelerine yaratılışın sırlarını, evrenin değişikliklerini, beşeri bilgilerin cereyan ve inkişaf tarzlarının açık bir surette görülebilir.

Bunun için tarihin çok büyük bir önemi vardır.

İnsan toplulukları  maziye bağlıdırlar.
Geçmişteki hadiselerden bir takım yaslar çıkararak, sonra bunları yaşadığı zamana ve geleceğe uyarlayarak, cemiyet hayatına mutlu bir yön vermek sorumluluğunda bulunmuştur.

Bu sorumluluktan dolayıdır ki, eski devirlerden beri her millet, kendi bilgisi dahilinde tarih ile ilgilenmiştir.

Tarihi olayları kayda çalışmış, hele en önemlisi mukaddesatına, muhterem        bildiği kişilere dair  tarihi bilgiler ile çok ciddi bir şekilde meşgul olmuş, dimağında bunları tutarak bir sonraki gelecek nesillere  taşımıştır.

Örneğin; yazının meydana çıkması insanların bilgilerine büyük değer                  vermiş; yalnız muhatapları ile değil, dünyanın çeşitli kıtalarında bulunan ve sonraki yıllarda gelen insanlar ile de iletişim fikir alışverişine imkan vermiştir.

Artık maziye ait olaylar sade hafızalarda kalmak ve çeşitli renklere girerek efsane  haline gelmek tehlikesinden kurtarılmış ciltler dolu sahifeler üzerine yazılmaya başlanılmıştır.

Bilhassa, siyasi, ahlakı, dini, felsefi, edebi bir hayli meseleler kitap ve risale       tarzında yazılmıştır.

Bu sayede geçmişlere ait olaylar, hatıralar, sonraki milletlere intikal etti.

Bu zaman zarfında da “Yazılı Tarih” devri meydana çıkmış olur.

Bütün bunlardan sonra, tarih ilmi,  gelişmiş ve kitlelere hitaben çok                     genişlemiştir.

Bunun sonunda, genel tarih; dini, edebi, felsefi, iktisadi, siyasi vs. kısımlara ayrıldığı gibi, bunlardan her biri önemine göre ayrı ayrı dallara ayrılmıştır.

En önemlisi bu ilmi en mükemmel hale getiren de Müslümanlar olmuştur. Araştırılıp bakıldığında ilk defa Müslüman tarihçileri, eserleri delillere dayandırılmıştır.

Olayları analiz etmişken tarihi gerçekten bir fen haline  getirmişlerdir. Günümüz Müslümanlardan da aynı anlayışı ve çalışmayı beklemekteyiz.