Nedenini bilmesem de tiyatroya karşı hep bir önyargım olmuştur.  Tercihimi her zaman sinemadan yana kullanmışımdır. Tiyatroya gidenler anlatırdı ama bana hiç cazip gelmezdi. Merak ederdim lakin bir türlü gitme fırsatı bulamazdım. Ya da bulmak istemezdim…

Velhasıl geçtiğimiz akşam şeytanın bacağını kırdım. Trabzon Devlet Tiyatrosu Haluk Ongan Sahnesi’nde perdelenen ‘Leblebici Horhor’ adlı oyunu izlemeye gittim.

Salona girdiğim ilk anda bu ne kalabalık dedim. Sürekli gittiğim sinema salonları genelde bu dolulukta olmazdı.

Oyun başladığında, sahne olsun, oyuncuların kıyafetleri olsun, arkadaki orkestra olsun yüzümde bir tebessüme sebep olmuştu. Müzik eşliğinde sahne performansı çok güzeldi. Kanun ve çok sevdiğim klarnet çalmaya başlayınca ‘bitmesin devam etsin’ diye kendimle konuşa durdum.

Yaklaşık bir buçuk saat süren oyunu genel hatlarıyla beğendim. Güldüren sahneleri de bir hayli fazlaydı. Bazı sahnelerde ise müzik sesi oyuncuların sesini bastırınca kaçırdığımız, duyamadığımız yerler oldu. İlk deneyim olarak salondan mutlu ayrıldım.

Uzun lafın kısası, hemen yanı başımızda duran devlet tiyatrosunun sadece önünden geçmek yerine arada bir içine de girseymişiz hiçte fena olmazmış.

Biliyorsunuz Trabzon Devlet Tiyatrosu Haluk Ongan Sahnesi’nin yıkılması gündemde. Mevcut sahne yıkılıp yenisi yapılacakmış. Ben Trabzonluları tiyatrolarına sahip çıkmaya davet ediyorum. Evet, ben tiyatroya gitmek için geç kalanlardanım ama bir kez sahne tozunu yuttum artık iflah olmam.