Tarih duygusal hareket edenleri değil, sabırlı ve akıllı planlar yapıp hedeflerini elde edenleri yazar ve unutmaz!

Esasında, M.Ö. çağlardan beri Revan Hanlığı adında kadim bir Türk toprağı olan Ermenistan ,her nasılsa, 2 milyonu biraz aşan, yarısı da yaşlı ve çoluk çocuktan ibaret küçücük nüfusuyla 10 milyonluk Azerbaycan ve 83 milyonluk Türkiye’ye kafa tutabilmektedir. Gelinen bu noktada, Ermenilerin akıllarını başlarına alma zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir.

Daha 1920’li yıllarda, Sovyetler birliği yöneticisi Lenin zamanında, Azerbaycanla, Nahçivan birleşikti.

Türklerin, eninde sonunda uyanıp, Orta Asya Türklüğü ile karadan kolayca işbirliği yapmasını önlemek için daha o zamanlarda Ermenistan’ın güneyindeki Azeri toprağı olan “Zenzagor” bölgesi Azerbaycan’dan alınarak Ermenistan’a verildi.

Böylece Nahçivan ile Azerbaycan birbirinden ayrıldı.

Gümrü anlaşması ile her şeye rağmen Nahçıvan ile 14 kilometrelik bir sınır komşuluğu kazanımımız oldu. Ancak bunu gören Lenin ileride Türklerin Orta Asya’daki Türk devletlerine ulaşımını engellemek için,

Zenzagor bölgesini Ermenilere vererek Türkiye İle Orta Asya Türklüğünün önünü böyle bir stratejik hamle ile kesmiş oldu.

Türkiye’nin, o günkü şartlarda bu gelişmeye karşı hamle yapabilecek gücü yoktu. İran ise kendi nüfusunun yarısı Türk olduğundan bu gelişmeye ses çıkarmayıp hatta Ermenileri destekleyen pozisyonlar  içerisine girmeyi kendi geleceği açısından çok önemli görmekteydi!

Şimdi bunu neden açıklıyorum söyleyeyim.
Bundan 30 yıl önce, dünyanın en zengin altın yataklarının olduğu Karabağ, uluslararası hukuk hiçe sayılarak özellikle Rusya ve Almanya’nın desteği ile Ermenilerce işgal edildi.

Canlarını kurtarıp oradan kaçabilen bir milyon Azeri Türk’ü, bu gün Bakü’nün varoşlarında 30 yıldır, ser-sefil bir hayat sürerek, bir gün mutlaka vatanları Karabağ’a dönme umuduyla yaşıyorlar. Ardından Hocalı’da 700 ye yakın savunmasız insan katledildi. 487 ağır yaralı, 150 kayıp ve 1275 kişi esir edildi. Şimdi ise Türkiye’nin enerji hatlarının geçtiği Tovuz kenti direk saldırıya uğradı. Bu açıktan bir savaş ilanıdır.

Bu savaşı tek başına Ermenilerin ilan etmesi elbette ki mümkün değildir. Rusya’nın bu gelişmelerin bir parçası olduğu gün gibi ortadadır. Ancak Türkiye, Suriye’de, Libya’da nasıl Rusya’ya ve Batı’ya rağmen inisiyatif kullanarak meşru çıkarlarını koruyorsa, Ermenistan’da da, çok daha haklı ve meşru gerekçeler ile bunu pek ala yapabilir. Kendi soydaşlarının, ikide-bir Ermeni katillerince katledilmelerine artık göz yummamalıyız.

Azerbaycan bu haksız ve vahşi saldırılara karşı, öncelikle kendi vatan toprağı Zenzagora bölgesini kendi vatanı Nahçivan ile birleştirme hamlesini planlamalıdır. Türkiye’nin böyle bir olayda, Azerbaycan’a stratejik akıl yanında, özellikle İran’ı da ikna ederek diplomatik bir destek vermesi geleceğimiz açısından çok önemlidir.

Azerbaycan’ın böyle bir hamlesi ve saldırıya uğradığı Karabağ ve Tovuz bölgelerinde de savaşa hazır olduğunu göstermesi, Ermenistan’a akıl ve destek verenlerin akıllarını başına getirmeye yetecektir.

Burada, Türkiye’nin Azerbaycan ile işbirliğinin boyutu önemli olacaktır.

Şimdi Ermenistan’ın bu hain saldırılarına karşı, son olarak Tovuz bölgesindeki alçaklığına karşı, Türkiye’nin elindeki koz;^Karabağ, Hocali ve Tovuz’a karşı Zenzagor bölgesi olmalıdır. Çünkü olayların gelişmesi,

Kafkaslarda gerçek hedefin Azerbaycan değil, Türkiye olduğunu gün gibi ortaya koymaktadır.

Hatta dünyaya karşı güçlü bir stratejik hamle kararlılığı göstermek için; Türkiye ile Azerbaycan bir an önce birleşme görüşmelerine başlamalıdırlar!

Akıl önemli bir silahtır, unutulmamalıdır!

Tarihten ders alarak böyle bir planlamada, aklı öne duyguları arkaya koyarak hareket etmeliyiz ve artık asla gecikmemeliyiz!