Öfff!

Olmuyor, yani insanın aklı almıyor.

Bunca çalış çabala bir de gel arkadan kırk tane düğüm at, bir şeyler yapmaya çalışan kimseleri yerden yere vur. İşte ben sevgili başkan Gümrükçüoğlu’na öyle yaptım. Helâllik istesem mi acaba?

Elbette sayın başkanımı sık sık eleştirdim, belki de bazen keyfine limon sıktım, ama hiç ikiyüzlülük yapmadım.  Kalan üç aylık görev süresin de de yakalarsam vallahi eleştireceğim.

O da, ben de son ana kadar görevimizin gereğini yapacağız.

Ha, bunlar; yani eleştiriler, sıkılan limonlar Trabzon’un daha iyi olması adına elbet.

Bir de sayın başkanımın kendisini eleştiren bir makalem üzerine bana bizzat el yazısı ile yazdığı teşekkür mektubunda bahsettiği ‘yol gösterici tarzımız’  üslubu beni beynimden vurduğu ifadesi idi.

Mektubunu ulak’tan alınca, ‘Eyvah, görüyor musun başkan beni fırçalayacak’ dedim.

Amma ne gezer, bilakis bana tam bir beyefendi tarzı ile teşekkürlerini okuyunca yıkıldım.

Keşke bana sayıp dursa idi.

Peki ben şimdi sevgili başkan gidince kime takoz olup eleştiri yazacağım.

Yazsam da acaba bu üslubu muhatabımda bulabilecek miyim?

Ayrı konu.

Sevgili başkan.

Makamlar geçici fakat kalan dostluklar ömür boyu bakidir.

Sizi unutmak, hatırdan geçirmemek hiç mümkün değil. Yapmak istediğiniz ve yapamadığınız. 

Güzel yapmak istediğiniz ama belki de güzel olamamış, diğer taraftan elbette bir sürü güzel yapıtlarınız hep Trabzon’un geleceği ve iyiliği için olduğundan asla şüphe yok.

Ama ne yazık ki size, ‘Bu işi yaptın ama helâl olsun’ diyemedik veya demedik, ne kötü.

Neyse, Cumartesi günü apartmanımız kapısında asılı duran ‘Büyükşehir Haber’ adlı dergiyi alıp eve girdim. Dergiyi baştan aşağıya tek tek inceledim.

Keşke incelemeyip kapıdan pas geçse idim.

Bunları görüp okuyunca, ‘Ulan ne nankör herifmişim’ dedim kendi kendime.

Bunca yapılan güzel şeyleri görme, kıyıdan bucaktan çalı çırpı noksanlara sebep başkanımızın keyfine limon olduk.

Var mı bunun delikanlılık kitabında yeri.

Yok, başkanım tutmayın beni sizden, ‘Bana hakkını helâl et sayın başkan’ demek zorundayım.

Bu kelâmı etmek üzerime farz-ayin olmuştur.

Vaka gidişine üç ay gibi epey zaman var.

Fakat yine de hakkınızı helâl edin demek isterim.

Meğer neler yapmışsın da bizim gözümüzün iyiyi gören  tarafı kör olmuşta farkında değilmişiz.

Olmadı demek bu yol da burada bitiyormuş.

Ne yapalım.

Allah sizin de bizim de gelecekte hakkımızda hayırlısını nasip etsin.

Saygılarımla.