31 Mart seçimlerinin ardından özellikle el değiştiren belediyelerde ortaya çıkan/çıkarılan israf, usulsüzlük, rant vb. durumlara hep birlikte şahit olduk.

Kimileri saklanmaya çalışılsa da, kiralık araç israfından tutun da ATM işçilerine kadar pek çok açıdan kamu kurumlarının dingonun ahırı gibi kullanıldığını gördük.

Zaten tahmin ediyorduk ancak bu kez tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı.

Ama görmekteyim ki bu durumdan rahatsızlık duyan kimse yok.

Muhalif partilerin karşı tarafa çamur atmak için ileri sürdüğü birkaç iddia olarak görüldü hepsi anlaşılan.

Ortaya çıkaran suçlu, bu yanlışları, israfı, rantı, usulsüzlüğü yapanlar haklıymış gibi bir durum belirdi.

Vatandaş da, “Ya siz kimin parasını kime veriyorsunuz?” diye soracağına partizanca bir yaklaşımla, “Siz, sizin belediyelerde olanlara bakın” diye birbirine girince olanlar oluyor.

Aynı tas aynı hamam misali düzen devam ediyor.

***

Peki belediyeler, her istediğini yapma yetkisine sahip mi?

Belediyeler bu ülkeden bağımsız hareket eden mecralar mı?

Belediye meclisleri her aklına estiği kararı alıp uygulayabilir mi?

Rantı, şart, şurtu bir kenara bırakalım tamam...

Bir belediye meclisi şehrin adını belirleme yetkisine sahip midir?

Komünist Başkan Fatih Mehmet Maçoğlu tarafından yönetilen Tunceli’de belediye meclisi, belediye hizmet binasında bulunan tabelalarda yazılı ‘Tunceli’ ibaresinin değiştirilerek, yerine ‘Dersim’ ibaresinin yazılmasını oy çokluğu ile kabul etti.

Şehrin ismini değiştirebilmek belediye meclisinin yetkileri arasında mı?

Bunları denetleyen, iş işten geçtikten sonra değil anında müdahale ile böyle yanlışlardan döndüren Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kurumu, bir yetkilisi yok mudur?

Editör: Haber Merkezi