TRT 1’de yayınlanan ‘Payitaht Abdülhamid’ dizisinin tanıtım videosunda geçen şu ifade tartışma konusu oldu: “Yanımızda, yöremizde su verdiklerimiz diken olmaya meyletmişlerse sonunda mutlaka budarız!..”

Biz toplum olarak dizi, seri, film, illizyon gibi işleri fazla önemsiyoruz.

FETÖ’nün ‘Hocaefendi’ olduğu dönemlerdeki ‘Sırlar Dünyası’ izlenme rekorları kırardı.

Tıpkı Zaman Gazetesi’nin rekor satması gibi.

Diziler, seriler üzerinden verilen mesajlara bu kadar kapılmamak gerektiğine inanırım.

Çünkü o kadar algısı açık, o kadar cin fikirli, o kadar ince düşünen bir izleyici kitlesine sahip olmadığımızı hepimiz biliyoruz.

Öyle olsa, Tosuncuklar parayı vurup kaçmazdı bu ülkeden.

Öyle olsa, bugün ‘Hain’ dediklerinizin ‘Sırlar Dünyası’ saçmalıklarında hüngür hüngür gözyaşı dökmezdi bu millet.

***

Sözün doğruluğunu, güzelliğini, yerindeliğini tartışmayacağım bile.

Sonuçta, “Tarihteki gerçek şahsiyet ve olaylardan ilham alınarak hazırlanmıştır” diye başlayan bir dizi Payitaht Abdülhamid.

Dizideki güllü, dikenli mesaja tepki gösteren AK Parti 25. ve 26. Dönem Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu, “Yazık gerçekten yazık. Reis’e ve ülkeye en büyük kötülüğü bu zihniyet yapıyor. TRT bu diziyi derhal yayından kaldırmalıdır” dedi.

Bu sözlerden yola çıkarak ne Köseoğlu’nun kadınlığı kaldı, ne Trabzonluluğu ne de AK Partililiği...

Dizide politik bir mesaj mı verildi, sadece ülke gündemine mi denk geldi bilemem ancak olay bambaşka yerlere gitti.

Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la karşı karşıya geldiği bu günlerde mesajın direkt onlara verildiğinden de bahsedildi.

Dizinin yapımcısı, “Biz senaryoları haftalar öncesinden hazırlıyoruz. Gündeme ilişkin bir mesaj söz konusu değildir” mealinde bir açıklama yaptı.

***

Toplum pusuya yatmış birbirini kollar hale gelmiş.

Herkes bir açık yakalama peşinde.

Kimse kusura bakmasın ama bu bir FETÖ alışkanlığından başka bir şey değil.

Arkasında, geçmişinde yığınla pislik olanlar bugün basit bir eleştiriden birilerine pislik bulaştırma girişimleri mide bulandırıyor.

Dizide geçen basit bir repliği alıp siyaset sosuna bandırıp, birilerini düşman, diğerlerini kahraman ilan etmeye hiç gerek yok.

Çoğunluk gibi düşünmeyenlere ‘FETÖ’ ya da ‘Hain’ yaftası yapıştırmak boş bir çaba.

Artık asmak, kesmek, vurmak, kırmaktan da başka şeyler konuşmalıyız.

Her taşın altından çıkan ‘Dış güçler’ kara deliği fotoğraflamayla uğraşırken, dünyanın en büyük teknoloji firmalarına sahip ülkeler iletişim araçları ile dünyaya meydan okuduğu bir evrende biz hala eften püften meseleler üzerinden birbirimizi yemenin gayretindeyiz.

Birileri birileri ile hesap görecek diye, birileri REİS’e şirin gözükecek diye, birileri alttan alta FETÖ’ye hizmet etmesine rağmen herkese FETÖ’cü yaftası yapıştıracak diye, birileri birilerinin yerini alacak diye haktan, doğrudan, düşünceyi açıklamadan uzak durmak asıl ihanettir.

Hani, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandı ya.

Siz konuşandan değil, susandan korkun.

Siz tepki koyandan değil, sinsilik yapandan sakının.

Budanacak çok diken var bu ülkede ancak gülün gölgesinde kaldıklarından dokunulmuyor olabilir kendilerine.

Kısaca at izi it izine karışmış ki herkes birbirine at ve it rolünü yüklemeye çalışıyor.

Editör: Haber Merkezi