Bir duruşu olmalı insanın; her yaşta, hayatının her anında.
Çünkü insan dediğin, anakonda yılanı gibi kıvırmamalı gövdesini yaşadığı sürece göre.
İnsan dediğin, ay çiçeği misali gibi de günün getirisine göre boynunu eğmemeli güneşe.
Öyle ya; bir duruşu olmalı insanın, dün ‘kara’ dediğine, bugün ‘ak’ dememeli.
Hele hele de insan dediğin, dün tu kaka ettiğine bugün göbekten bağlanmamalı.
Bir duruşu olmalı insanın, yola çıktığını da yolda bulduğuna değiştirmemeli.
Duruş bu; şaşarsan olmaz!
Olur da duruşundan şaşar eğilir bükülürsen, ne lafının ederi ne de kimliğinin bedeli kalır.
İşte ondandır ki duruş bu, şaşmamak lazım.
Herkeste olmaz belki ama olmalıdır herkesin bir duruşu.
Duruşundan şaşarsan ne mi olur?
Dün altını oyanla bugün kol kola girersin.
Dün ‘aynı yoldan bile geçmem’ dediğinin bugün kasesine kaşık sallarsın.
Dün hakaret yağdırdığına bugün iltifat dizersin.
Dedim ya duruş bu; herkeste olmaz belki ama olmalıdır herkesin bir duruşu.
En çok da bizim mahallenin ihtiyacıdır duruş sergilemek.
Ancak medyaya bakınca görüyoruz ki duruş falan hak getire. 
Hani diyor ya şair, “İnsan olmak kuruş ile değil duruş ile ölçülür” diye.
İşte o hesap.
Demem o ki, insanoğlu duruşunu üç beş kuruşa satmamalı.
Satanları görüyor, kendi adlarına üzülüyoruz.
Ama herkesin de ederini öğreniyoruz.
***
İyi bayramlar…