Esnaf ve tüccarın zekâtı
Üretim yapılan tezgah, ticaret için olmadığı, yani satılık olmadığı, eşya imal edildiği için zekâtı verilmez. İsterse değeri milyarları bulsun. Ne kadar kıymetli olursa olsun, demirbaş eşyanın da zekâtı verilmez. Sanat sahiplerinin, imalatçıların ham maddelerinin veya işlenmiş eşyalarının zekâtı verilir. Koltuk satan bir tüccar, mevcut koltuklarının zekâtını verir. Sattığı koltuklarından iki takımını kullanmak üzere evine alsa, zekâtını vermez. Zeytinyağı satan bir tüccar, senede iki teneke zeytinyağı yese, bu iki teneke yağın zekâtını vermez. Ticaret için olan diğer bütün gıdalardan bir senelik ev ihtiyacı için ayrılmış olanların da zekâtı verilmez. Yani nisaba dahil edilmez.

Ziynet eşyalarının zekâtı
Kadınların altın ve gümüş hariç, başka ziynet eşyaları, ne kadar çok olursa olsun, zekât nisabına dahil edilmez. Fakat kurban nisabına dahil edilir. Yani nisabın üstünde ziynet eşyası olan kadın zengindir, kurban kesmesi vaciptir. Altın miktarı yarıdan az olan karışımın zekât hesabı, ağırlığıyla değil, kıymetiyle yapılır. Nisaptan miktarından düşüldüğü zaman zekât af olur.

Alacakların zekâtı
Çok alacağı olan ama ne zaman alacağı belli olmayanların zekatlarını şimdi vermeleri şart değildir. Şimdi verilmezse, ele geçince, geçmiş yılların zekâtı da verilir. Kayıp olmuş, gasp olunmuş, gömüldüğü yer unutulmuş mal ve inkâr olunan alacaklar, nisap hesabına katılmaz ve ele geçerlerse, önceki senelerin zekâtları verilmez.

Sığırın zekâtı
30’dan az sığırı olan, bunların zekâtını vermez. 30 sığır için bir tane, bir yaşını aşmış erkek veya dişi buzağı verilir. 39’a kadar hep böyledir. 40’tan 59’a kadar sığırı olan, bir tane, iki yaşını bitirmiş, erkek veya dişi dana verir. 60’tan 69’a kadar sığır için, iki buzağı verilir. 70 sığır için, bir dana ile bir buzağı verilir. 70’ten sonra, her 10 tane için, böyle hesap edilir.

Koyun ve keçi zekâtı
nisabı 40 tanedir, 40’tan az koyunu olan, bunların zekâtını vermez. 40’tan 120’ye kadar koyunu olan, yalnız bir koyun verir. 121’den 200’e kadar koyun için, iki koyun verilir. 201’den 400’e kadar, üç koyun verilir. 400 için dört koyun, sonra her 100 koyun için bir koyun artar.

RAMAZAN 4 TRABZON
İMSAK 03:05 GÜNEŞ 04:53 ÖĞLE 12:24 İKİNDİ 16:19 
AKŞAM 19:42 YATSI 21:23

PAYLAŞMA VE YARDIMLAŞMA İBADETİ
Zekat ve sadaka
Kur’an-ı kerimde, çok yerde namazla zekât beraber bildiriliyor. (Namazı kılın, zekâtı verin) buyuruluyor. Zekât vermeyene, Allah lanet eder. Kıtlıklara maruz kalır, temiz malını kirletmiş olur, o mal telef olur.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (En faziletli ibadet namaz, sonra zekâttır.) [Taberani]

(Hastayı sadakayla, malı zekâtla koruyun!) [Deylemi]

(Allahü teâlâ, malınızın temizlenip güzelleşmesi için zekâtı farz kıldı.) [Hakim] (Zekât vermeyenin namazı kabul olmaz.) [Taberani]

(Zekât vermemek haram olduğu için, böyle günahkârın kıldığı namaz, sahih olup borcu ödenirse de, namazdan hâsıl olacak sevaba kavuşamaz.)

(Zekât vermeyen, temiz malını kirletmiş olur.) [Taberani]

(Zekât vermeyen kimse, kıyamette ateştedir.) [Taberani]

(Zenginlerin zekâtı fakirlere kâfi gelmeseydi, Allahü teâlâ fakirlerin rızkını başka yollardan verirdi. Aç kalan fakir varsa, zenginlerin zulmü yüzündendir.) [El-Askeri] (Eli ayağı tutup da çalışabilenlerin zekât istemesi haramdır. İstemediği halde kendisine zekât verilirse, alması günah olmaz. Zekât, nisaba malik olmayıp çalışamayacak kadar hasta, sakat olanlara ve çalışıp da güç geçinenlere verilir. Allahü teâlâ böyle fakirleri milletin içinde kırkta bir oranında yaratmıştır.)

(Zekât vermeyen bir toplum, rahmetten, iyilikten mahrum kalır. Hayvanlar da olmasa, hiç rahmet görmezlerdi.) [Taberani]

(Zekâtı verilmeyen mallar, karada, denizde telef olur.) [Taberani]

(Zekâtını veren o malın şerrinden korunmuş olur.) [Beyheki]

Resulullah efendimiz, (Zekâtı verilmeyen mallar, ejderha olup sahibinin boynuna sarılır) buyurup şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu:

(Hak teâlânın ihsan ettiği malın zekâtını vermeyenler, iyi ettiklerini, zengin kalacaklarını zannediyorlar. Hâlbuki kendilerine kötülük etmiş oluyorlar. O mallar Cehennemde azap aleti olacak, yılan şeklinde boyunlarına sarılıp baştan ayağa kadar onları sokacaktır.) [Âl-i İmran 180]

Bu acı azaplardan kurtulmak için, malların zekâtını, tarla mahsullerinin, sebze ve meyvenin uşrunu vermek şarttır. Zekât kırkta bir, uşur onda bir verilir. Kur’anı kerimde, (Malı, parayı biriktirip zekâtını vermeyene çok acı azabı müjdele! Zekâtı verilmeyen mal, para, Cehennem ateşinde kızdırılıp, sahibinin alnına, böğrüne, sırtına mühür gibi basılacaktır) buyuruldu. (Tevbe 34, 35)

Namaz kılmayan, oruç tutmayan bir Müslümanın da zekât vermesi gerekir.

Zekât vermemek ve borcunu ödememek haramdır. Din kitaplarında, (Haram işleyenin, haram yiyenin duası kabul olmaz) ve (Farz borcu olanın nafileleri kabul olmaz) buyuruluyor. Zekât vermeyen zengin, binlerce fakirin hakkını gasbetmiş olduğu için ve Allahü teâlânın emrini yapmadığı için, bunun hiçbir hayratı, hasenatı kabul olmuyor. İmkânı varken borcunu ödemeyen de, böyle haklar altında kalmaktadır.

Fakire verilen altın, onu zengin edecek kadar fazla olmamalıdır. Borçsuz fakire nisap miktarı veya daha çok zekât vermek, mekruh olarak caizdir. 10 gr altın kadar borcu varsa, 100 gr altını alması mekruh olmaz. Altınla gümüş, ne niyetle saklanırsa saklansın ticaret eşyasıdır. Nisap miktarıysa zekâtı verilir.

Bir günlük yiyeceği olanın, zekât veya sadaka istemesi haramdır; fakat istemeden verilen sadakayı, zekâtı alması caizdir. Zekâtı muhtaçlara vermelidir.

BİR SORU BİR CEVAP
SUAL: Sadaka-i cariye ne demektir?

CEVAP Öldükten sonra da, amel defterimize sevap yazdıran sadakadır. Sadaka-i cariye, cami, çeşme, yol yapmak, ağaç dikmek, faydalı ilmi eser bırakmak gibi insanlara faydası dokunan her çeşit iyi işlerdir. Bir hadis-i şerif meali:

(İnsan ölünce, üç şey hariç ameli kesilir: Sadaka-i cariye, faydalı ilmi eser bırakmak veya ona dua ve istigfar edecek salih evlat.) [Müslim]

Herkes cari sadaka olarak cami yaptıramaz, ilmi eser yazamaz. Ama kolayı var. Faydalı bir eserin dağılmasına sebep olmak da, o kitabı yazmak gibi sevap getirir.

Bir hadis-i şerif meali: (Mümine, öğrenip yaydığı ilmin sevabı, ölümünden sonra da devam eder.) [İbni Mace]

Osmanlı'nın unutulan inceliği: SADAKA TAŞLARI
Osmanlı döneminde şehirlerin belirli noktalarına konulan "sadaka taşları", İslam dininin, insanlar arasındaki gelir eşitsizliklerinin giderilmesi için emrettiği yardımlaşmanın, büyük bir incelikle yerine getirilmesini sağlıyordu. Osmanlı döneminde şehirlerin belirli noktalarına konulan "sadaka taşları", İslam dininin, insanlar arasındaki gelir eşitsizliklerinin giderilmesi için emrettiği yardımlaşmanın, büyük bir incelikle yerine getirilmesini sağlıyordu.

Osmanlı döneminde yaygın bir gelenek olduğu bilinen "sadaka taşları", günümüzde işlevini tamamen kaybetmekle birlikte, tarihi camilerde ayakta kalan az sayıdaki örneğiyle Osmanlı kültürünün zenginliğini ortaya koyan önemli nişaneler konumunda bulunuyor.

Editör: Haber Merkezi