Trabzon’da işsizlik en önemli sorunların başında geliyor. Bunu kimse inkar edemez.

Belki şehrimizde insanlara iş de beğendiremiyoruz; özellikle de gençlere. Bu doğru.

Ama şehrin dinamikleri kalıcı olarak ne kadar bu gençlere iş imkanı sunabiliyor.

İşte bu tartışılır. İŞKUR, kısa vadede işsizliğin önüne geçebilir. Ama elbette yeterli değil.

İŞKUR’un faydalarını inkar edemeyiz. İnsanların ve gençlerin meslek öğrenmesine olanak sağlıyor. Eğitim kursları düzenleniyor. Sertifikalar veriliyor. İyi ama yetmez.

Üç aylık, altı aylık veya dokuz aylık belediyelerde, resmi kurumlarda geçici olarak işe de yerleştiriyor İŞKUR. Fakat sonrası yine hüsran, yine işsizlik. Kalıcı olarak devam eden var mı? Bir elin on parmağını geçmez.

Dayısı olan, torpilli olan bir şekilde kalabiliyor. Ama Allah’tan başkası kimsesi olmayanlar ise kapı dışarı.

Daha geçenlerde bir kez daha şahit oldum. İŞKUR vasıtası ile bazı belediyelere geçici olarak alınan kişiler, sözleşmesi bittiği için işten çıkarılmış.

Bu kişilerin birçoğu da evli barklı olan kişiler. Bir umut olarak giriyorlar, kalıcı olacaklarını sanıyorlar lakin sonu hiç de öyle olmuyor. Üç ay, altı ay veya dokuz ay çalışıyorlar.

Sonra iş bitiyor; sözleşme yenilenmiyor. Evde ise çoluk çocuk mağdur oluyor.

Tekrar iş ara. Bulabilene de aşk olsun. Hele de bir meslek öğrenemedikten sonra iş daha da zorlaşıyor.

İŞKUR, geçici olarak kısa vadede bulunmaz nimet, ancak uzun vadeli olarak düşünülmemeli.

Ama birçok insan İŞKUR’u uzun vadeli olarak ekmek kapısı olarak görüyor fakat yanılıyorlar.

İŞKUR, aslında insanları bazen tembelliğe sevk ediyor. Nasıl olsa İŞKUR var deyip meslek öğrenmemek olmaz.

İŞKUR’dan çok daha güzel bir şekilde faydalanılabilir. Şöyle ki kısa vadeli işlere girmek yerine İŞKUR’un eğitim programlarına katılıp bazı meslekler öğrenilebilir. Bunun çok daha faydalı olacağını düşünüyorum.

En azından iş arayacağınız zaman işverenlere ‘Elimde sertifikam var; mesleğim var’ diyebilirsiniz.

Bu yüzden işsiz gençlerimize tavsiyem şudur ki kısa vadede İŞKUR’un sizlere bulduğu işlerden ziyade meslek edindirme kurslarına katılın. En azından bir meslek öğrenmiş olursunuz. Belki meslek öğrendikten sonra hemen iş bulamayabilirsiniz ama bir gün muhakkak faydasını görürsünüz.

Şimdi birazda şehrimizin idarecilerine, dinamiklerine, siyasilerine de iş düşüyor.

İnsanları İŞKUR’a yönlendirmek yerine onlara kalıcı olarak çalışabilecekleri ortamların oluşturulması lazım.

Nasıl mı? Aslında şehrimizin dinamikleri bizden çok daha iyi biliyorlar. Şehrimizde istihdam alanlarını artırarak.

Bakın daha geçtiğimiz aylarda Mobilya Kent Projesi’nin Arsin’de yapılması Ankara’da onaylanmıştı. Bu projenin hayata geçirilmesi için detaylı olarak çalışmaları devam ediyor. Orada bine aşkın kişi ekmek sahibi olacak. İşte bu ve buna benzer istihdama yönelik projeleri hayata geçirdiğimizde şehrimizin refah seviyesi de yukarılara çıkacaktır.

Evine ekmek getirebilen insanlar daha mutlu olacak.

Yine şehrimizde fabrikalar yapabilirsek hem istihdama hem de üretime katkı vermiş olabileceğiz. Ama fabrikalar kurabilmek için tuttuğunu koparabilen siyasilere ihtiyaç var.

CHP Trabzon Milletvekili Av. Haluk Pekşen, Trabzon’da çikolata fabrikasının kurulması için bas bas bağırıyor.

Pekşen, geçtiğimiz aylarda da AK Parti Trabzon milletvekillerine çağrıda bulunarak ‘Gelin birlik olup bunu Meclisten geçirelim’ dedi. Neden olmasın? AK Partili milletvekillerimizde Pekşen ile şehrin menfaatleri için el ele verip bu fabrika neden şehrimize kurulamasın ki?

Artık şehrimize kalıcı eserler bırakmak için Ankara’da şehrimizin milletvekillerine de büyük iş düşüyor. Hem unutmamak lazım her defasında ‘Yeter ki bana projeyle gelin’ diyen bakanımız var. İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu Trabzon için büyük bir fırsat.