Tarih, kültür, sanat ve turizm şehri olarak vasıflandırılan Trabzon’umuza geçmiş yıllarda nasıl ihanet edilmiş bir kez daha gördük.

Evet, Trabzon hakikaten tarih ve kültür şehridir; ancak medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve her noktasında tarihi mekanlar bulunan bu şehre birileri sanki bile bile kötülük etmiş geçmiş yıllarda.

Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen Pazarkapı Kentsel Dönüşüm çalışmaları esnasında ortaya çıkan fotoğraf, bu şehre ihanet vesikasıdır.

Çalışmalar esnasında yıkılan binanın altından tarihi köprünün ortaya çıkması hepimizin canını acıttı.

Pazarkapı’da içimizi acıtan bu fotoğraf, Trabzon’un utanç vesikası olarak tarihteki yerini almıştır. Bu utanca sebep olanları ise Trabzon affetmeyecek.

Bir kez daha gördük ve şahit olduk ki bu kente geçmiş yıllarda birileri bir kez daha ihanet etmiş. Nasıl oluyor da tarihin üzeri derme çatma ve çarpık binalarla örtülür akıl alacak gibi değil.

Hadi örtülüyor diyelim, bu katliam geçmiş yıllarda yapılırken hiç kimse buna itiraz edememiş mi? Herhangi bir yetkili, tarihin üzeri örtülürken bunu görememiş mi?

Açıkçası bu rezalet hangi tarihte ve kimler tarafından yapıldı merak ediyoruz. Bunun da araştırmasını yapmaya çalışacağız. Gerekli uzman kişilere, yetkililere soracağız.

Umarız yetkililerimiz, bizi ve kamuoyunu doğru bilgilendirirler!

Bu sorumsuzluğu ve ihaneti yapanlar, gün gelir Trabzon tarihinde adları kara listeye yazılır.

Hangi aklıselim kişi bina, dükkan yapılacak diye tarihi köprünün üzerinin örtülmesine izin verebilir! Bu nasıl bir zihniyet anlayabilmekte zorluk yaşıyoruz.

Oysa bir başka şehirde bırakın tarihin üzerini örtmeyi, tarihi köprüyü ve kalıntılarını turizm alanına çevirmek için çalışmalar yapılır.

Bunu da şehre gelen turistlere en güzel şekilde gösterebilme çabası içerisinde olurlar.

Ama bizim şehrimizde bırakın tarihi alanların gün yüzüne çıkarılmasını işte bu şekilde ancak üzerini örterler. Hayret doğrusu.

Bu arada sadece geçmişte mi bu tür katliam ve ihanetler yapılmış şehrimizde.

Tabii ki hayır. Zamanı gelmişken söyleyelim.

Yine günümüzde şehrimizdeki tarihi surların üzerine gecekondu gibi kurulan evler de bir utanç vesikası değil midir? Kalelerimizi ‘Kalekondu’ya yine çevirenler bizler değil miyiz? Bir başka şehirde veya ülkede tarihi kalelerin, surların üzerine evler yapıldığı görülmüş müdür merak ediyorum.

Ayrıca yine kalelerimizin üzerinde biten otları, sarmaşıkları temizleyebilmeyi bile akıl edemiyoruz günümüzde.

Hiçbir yetkilimizde bu kalelerimizi daha güzel bir şekilde turistlere sunabilmek için bir gayret içerisine giremiyor.

Şöyle ki kalelerimizin üzerinde çirkin görüntülere sebebiyet veren bu evleri kaldırmak için orada evleri bulunan vatandaşlarımızla anlaşma yoluna giderek o evleri kaldırmak için uğraş vermiyor.

Sadece kalelerimiz mi, bir de bizim şehrimizin çeşitli yerlerinde tarihi hamamlarımız da var, Bunlardan bazıları kaderine terk edilmiş gibi. Şehirde birçok vatandaşımıza sorsak bu hamamların yerini bilmez. Ayrıca eminim ki şehrimizin altında da üstünde bir tarih var. Ama bulabilene aşk olsun.

Bu yüzden sadece geçmişte değil, günümüzde de tarihi şehrimize tam manasıyla sahip çıkamıyoruz.

Tekrar başa dönecek olursak Pazarkapı’da yıkılan binaların altından ortaya çıkan tarihi köprünün üzeri bir bahane bulunup yine örtülecek mi yoksa kalıntıları bulunup turizme mi kazandırılacak? Umarız ikinci söylediğimiz olur…