31 Mart seçimleri artık kapıya dayandı.

Başkan adayları sahada dolaşıyor ancak onlar dahi net bir tablo göremiyor.

Genel siyasetin etkileri yerel siyaseti de bir hayli etkilemiş gibi duruyor.

Sahada bir hayli zamandır edindiğim izlenim, bu yerel seçimlerin kaderini hem ülkenin genel siyasi iklimi hem de AK Parti seçmeninin karar(sız)lığı belirleyecek.

Gördüğüm şu ki, seçime çok kısa bir süre kalmasına rağmen özellikle AK Parti seçmeninde bir sandığa gitmeme eğilimi var.

Ancak yine AK Parti seçmeni ‘başka bir partiye de oy vermeyeceğim’ diyor.

Bundan iki sonuç ortaya çıkıyor.

1-) AK Parti politikaları ve gösterdiği adaylar artık vatandaşın onayını almıyor.

2-) Muhalefetin adayları da toplumun kabul edebileceği bir seviyede değil.

***

İlki için çözüm var ancak ikincisi adına artık çok geç.

Yani AK Parti, daha önce kendisine destek vermiş seçmenin gönlünü kalan zaman içerisinde yeniden kazanabilir. Anlaşılan kalpten kalbe giden yolda bir kopukluk oldu.

AK Parti’nin, “Belediyecilik işi gönül işi” söylemi de buradan çıkmış da olabilir.

Ne kadar etkili oldu derseniz, bugüne kadar şehrine, ilçesine çok da fazla hizmet etmemiş, gönüllere girmek seçim sürecinde akıllarına gelen kişiler ne kadar, “Belediye işi gönül işi” dese de o iş olmaz. Vatandaş, “Gönül de olacak hizmet de” ya da, “Hizmet yoksa Tayyip Erdoğan sizi daha fazla taşıyamaz” diyor çünkü.

Tüm bunlara ek, her ne kadar ekonomi iyi yolda mesajları verilse de vatandaşın gündeminin de mutfak olduğu görülüyor. Bu faktör de karar veya kararsızlıkta etkili olabilir.

Kısaca seçmen ya ait olduğu partiye zoraki oyunu verecek ya da sandığa hiç gitmeyecek. İkna etmeyi başaran ise ipi göğüsleyecek. 

***

Öte yandan kullanılan dilin de seçmende bıkkınlık oluşturduğunu görüyoruz.

Daha önce pek çok seçimde AK Parti’de var olan küskünlük eğilimi çeşitli söylemlerle geçiştirildi. Ancak vatandaş 31 Mart’ın bir yerel seçim olmasından ötürü, “Biz artık hizmete oy verelim” diyor. Ancak ülkenin genel siyasi kurgusu ‘Beka’ üzerine olunca ister istemez, “Altı üstü bir yerel seçim bunun ne alakası var bekayla” savunması karşımıza çıkıyor.

Belki İstanbul, Ankara, İzmir için beka sorunu var ancak Trabzon’un ilçelerinde bekanın bir sorun olduğu düşünülmüyor.

Bu yüzden vatandaş adaylar kadar kullanılan dil sergilenen tavırlara da bakarak kararını verecek.

Sert bir dil kullanmak, kanunsuz, hukuksuz, etik dışı adımlar atmak yerine “Gönül dili” ve “Hizmet dili” kullanmak tek başına bile kazandırır.

Eğer tek başına “AK Parti belediye başkan adayı” olmanın bile kazandıracağı yerlerde seçim kritikse birilerinin kendilerini sorgulaması gerekir.

Editör: Haber Merkezi