Trabzon’da bazı resmi kurumlarda yaşananlar, insanlara bu kadarına da pes artık dedirtiyor.

Şöyle ki bazı birim amirleri, emri altındaki memurlara ‘sen hangi sendikaya bağlısın’ şeklinde sorular soruyor. 

Eğer birim amiri, memurun kendi sendikasına bağlı olmadığını öğreniyorsa ona göre tavrını alıyor.

Bazı birim amirleri, kendi sendikasına bağlı olmayan memurları ötekileştiriyor.

Hatta çalışanları arasında ayrımcılığa dahi gidebiliyor.

Peki böyle bir tutumun kime ne faydası var.

Böylesine nahoş bir tutum, dağıtmaktan, bölmekten başka ne işe yarar ki?

Böylesine bir tutumun olduğu bir kurumda hiç birlik beraberlikten söz edebilmek mümkün müdür?

O kurumda birlik beraberlik olmayınca, sevgi ve saygıdan bahsedebilmek mümkün mü?

Birlik beraberliğin, sevginin ve saygının olmadığı bir kurumda başarı hiç gelir mi?

Gelmesi çok zor.

Bu yüzden birim amirleri, emri altındaki memurların hangi sendikaya bağlı olduklarını sorgulamamalı, çalışanlarının işinde başarılı olup olmadıklarını, dürüstlüğünü ve ahlaki ilkeleri sorgulamalıdır.

Sonuçta hepimiz aynı ülkenin vatandaşlarıyız. Kimse birbirine düşman değil; aynı sendikadan değil diye tavır takınmak ne kadar doğru bir yaklaşım?

Herkesin aynı görüşten olabilmesi mümkün mü?

Herkesin ideolojisi, siyasi görüşü ve inancı farklı olabilir.

İnsanları ideolojisi, siyasi görüşü ve inancına göre değerlendirip ona göre muamelede bulunmak büyük bir hatadır.

Sonuçta herkesin ortak noktası var. Hangi görüşten olursa olsun hangi sendikaya bağlı olursa olsun vatanını ve milletine seven herkesin ortak amacı daha güçlü ülke, ilimde, bilimde, teknolojide, sanayide dünyada söz sahibi olabilmektir.

Bu yüzden resmi kurumlarımızda bazı birim amirleri, ‘sen hangi sendikaya bağlısın’ şeklindeki cahilane tutumlarından vazgeçmelidir.

Çalışanlara arasında ayrım yapmaktan vazgeçmeli, kriter sadece ve sadece liyakat, başarı, dürüstlük olmalıdır.

Sürekli söyleniyor; ‘liyakatsizlik yüzünden büyük acılar çektik, bedeller ödedik’ diye.

Madem acı çektik, madem bedel ödedik, o zaman insanları ötekileştirmeyi bırakalım da liyakata önem verelim.

Bırakın insanların hangi sendikaya bağlı olduğuna, yaptığı işi ölçü alın.

Bir de kurumlarınızda birini müdür veya müdür yardımcısı yapacaksanız, onların hangi sendikaya bağlı olup olmadığına veya sizin siyasi görüşünden olup olmadığına bakmayın, liyakat kurallarına uyup uymadığına bakın.

Sizin görüşünüzden olduğu için yetkili olarak atadığınız bazı beceriksiz, yeteneksiz kişiler ne yazık ki bağlı olduğu kuruma başarı yerine başarısızlık veriyor.

Bu yüzden adil olup herkese hak ettiğini vermek gerek.

Başta şehrimizdeki bazı eğitim ve resmi kurumlarımızda olmak üzere ülkemizde kişilerin vasıflarına, becerilerine bakılmadan ‘bu bizdendir’ deyip beceriksiz, yeteneksiz kişilere yetki verilmeye devam edildikçe, liyakat kurallarına uyan ama siyasi manada ters düşen başarılı, çalışkan insanlar arka plana atılmaya devam edildikçe her alanda başarının gelmesi de koskocaman bir hayalperestlik olur.